Son zamanlarda kiminle konuşsam hayattan zevk almıyor "Nasılsın?"diye sorunca, hep aynı cevabı alıyorum: "Tadım tuzum yok, kedimle birlikte yaşayıp gidiyorum işte!"
Çoğunun maddi durumu iyi; istediğini alabiliyor, istediği gibi yiyor, içiyor ve geziyor ama o his var ya o his; kene gibi yapışmış, bir türlü yakalarından düşmüyor: YALNIZLIK!
"İçim bomboş, bu boşluğu ne yapsam dolduramıyorum." diyor farkında olanlar.
Boşluk!
Bir çoğumuz, zaman zaman da olsa bunu hissediyoruz. 
İşte o zaman hiç bir şeyden tat alamıyoruz.
Yıllardır özendiğimiz o batı ülkelerini sollamış durumda olduğumuzu belirtmek isterim.
Nerden mi biliyorum?
Gazetelerden, kitaplardan, filmlerden...
Gelin şöyle bir geçmişe dönelim:
Eskiden AİLELERİMİZ vardı. Günde en az bir kez yemekte bir araya gelir; hüznümüzü mutluluğumuzu paylaşırdık.
Şimdi bu kavram bize o kadar uzak ki; 18 yaşına gelmeden çocuklarımız evden ayrılıp, kendini özgür ortamlara burakıyor ve ebeveyn olarak bizler onların bu şekilde daha mutlu olacakları kanaatiyle buna izin vermek zorunda kalıyoruz.
Eskiden arkadaşlarımız, dostlarımız vardı ve biz onlara güvenir, onlarla birlikte olmaktan, her şeyimizi onlarla paylaşmaktan zevk alırdık.
Çeşitli yollarla beynimize güvenmemeyi, korkuyu işlediler; karşımıza çıkan herkesten şüphe eder olduk. Şimdilerde alelerimize bile güvenimiz kalmadı.
Eskiden romanlar, filmler, şarkılar sevgiyi, aşkı anlatırdı bizlere. Şimdi dalavere, yalan, riyayı anlatıyor.
Her şey pahalı bu hayatta ama duygular öyle ucuzlamış ki; "Canım sevişmek istiyorsa, karşıma çıkan biriyle bu ihtiyacmı gideririm, sorun yok." diye düşünen kadınlar erkekler gittikçe çoğalıyor etrafımızda. Aşkı, sevgiyi cinsellikle bir tutuyor artık günümüz insanları.
Evlilik saçma bir durum olarak düşünülüyor. Hele çocuk yapmak... 
Çünkü bu durumlar çok büyük sorumluluk gerektiriyor. 
Durup dururken ne lüzum var buna?
Ne güzel özgürce yaşıyoruz değil mi?
Başımızı sokacak evimiz, iyi kötü bir işimiz, evde bir kedimiz ya da bir köpeğimiz, elimizin altında internetimiz var; gerisi can sağlığı!
Peki yetiyor mu bunlar?
Yetseydi eğer; o kene yakamızda öylece yapışıp kalır mıydı?
"Kedilerimizle köpeklerimizle ve internetimizle mutlu mutlu yaşıyoruz işte!" deyip kandırıyoruz kendi kendimizi ve yalnızlık  her gün biraz daha içine çekiyor bizi.
Onlar da olsun hayatımızda ama ailelerimiz, arkadaşlarımız, dostlarımız mutlaka olsun.
Birbirinizden daha fazla uzaklaşmamanın yollarını arayıp bulmalıyız!
Kediyle, köpekle ve internetle o boşluk dolmaz DOSTLAR!
İyi ki varsınız🌷🌼

   Saygılarımla
sebahat Karagöz
   22 Mayıs 2018
( Kedi Köpek Yetmiyor başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 23.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.