Geçmişimi süzünce saçımın aklarından
Yüreğimde dinmeyen sızı bana kâr kaldı
Yıllar sonra adımı silip dudaklarından
Mazideki yaramın tuzu bana kâr kaldı
Bir bakışta kavurup istediği an yakan
Kindarlık namlusundan nefret kurşunu sıkan
Sevgiden mahrum kalmış sadece şehvet kokan
Tek mevsimlik aşkların yazı bana kâr kaldı
Başımı döndürürken yüreğimi coşturan
Istırap çektirerek hep peşinden koşturan
Kerem gibi yandırıp Ferhatça dağ aştıran
İnsafsız bir güzelin nazı bana kâr kaldı
Yaşanılan hoş anlar bilirim gelmez geri
Yapayalnız kalışım beterin de beteri
Sadakatin cellâdı gittiği günden beri
Hasret türkülerinin sazı bana kâr kaldı
Geçmişin hatırına çok görerek selamı
İhanet tezgâhında buldurarak belamı
Sol yanıma saplanan zalimin son kelâmı
“Hoşça kal”dan ibaret sözü bana kâr kaldı
Beni deli ederdi mis gibi kokan tenin
Adeta taşa kesmiş yüreğin hepten senin
İnsafsıza vurulup vefasızı sevmenin
Sol yanımı kavuran közü bana kâr kaldı
Asla rağbet etmedin konan gönül kuşuna
Bir yürekte yer etmek hiç gitmedi hoşuna
Hayallerin peşinden geçip boşu boşuna
Ömür denen sürenin güzü bana kâr kaldı
HİDDETÎ’yem sayende müptelasıyım gamın
Yarısı yarım kaldı sensiz olunca tamın
Bana göre efsane sana olan sevdamın
Yüreğimi dağlayan izi bana kâr kaldı
FİKRET OĞUZTÜRK