Pencereden bakmaktan bıkınca yüzümü masama doğru çevirdim. Etraf çerçöp dolu. Bu kadar süprüntü nereden gelmiş? Benden başka bu odada yaşayan da olmadığına göre! Gözlerimi çerçöpten ayırıyorum, rahatsız ettiği için aslında bakışlarımı kaçırıyorum. İyi ki öyle yapmışım. Güzel bir şey görüyorum: Masamın üzerine bir kuş konmuş. Yakından incelemeye karar veriyorum. Evet, bu bir güvercin. Besili. Tüyleri bembeyaz. Ayakları ve gagası açık penbe, tırnakları kirli beyaz.  Gagasıyla katlanmış bir kâğıt parçası tutuyor; bunu bana vermek için bir iki adım atıp masanın kenarına iyice yaklaşıyor. Almak için sağ elimi uzatıyorum.
Ve... Kuş kayboluyor. Elime bakıyorum, kâğıdı parmaklarımın sımsıkı tuttuğunu görüyorum. Bu kuş gerçek miydi, hayal miydi? Kuş hayal ise bu kâğıt neyin nesi o zaman? Acayip bir ürperti geldi; bütün vücudum titriyordu. Oysa korktuğumu sanmıyorum, nedense heyecanlanmıştım işte! Ortada müthiş bir muamma vardı; ben çözemezdim bunu. Yardım alabileceğim kimse de yoktu. Çaresizdim ve yapmam gerekeni yapmalıydım. Yaptım. Kâğıdı açtım, bir not yazılı:
“Sen beni bulamazsın, ama ben seni istediğim zaman bulurum. Merak etme yakında birlikte uçacağız; hem bu uçuş hiç bitmeyecek!”
Uçmaktan bahsediyor; kim bu ve nereye uçacağız? Tanıdığım bir hostes ya da pilot yok ki birlikte uçalım? Hem ben uçağa binmekten korkarım. Bu olsa olsa densiz bir tanıdığın şakasıdır. Tabii bir ihtimal daha var da ben bunu şimdilik kendime yakıştıramıyorum.
Düşünüyorum da, uçsuz bucaksız fiizksel özelliklere sahip bir evrende yaşıyoruz.  Dünyamız var, dünyamızın etrafında dolanan uydumuz ay var, bizim etrafında dönüp durduğumuz güneşimiz ve hepsini içine alan galaksimiz var. Bizim galaksimizde kırk milyar yıldız olduğu tahmin ediliyor. İşin ilginci evrende yalnız bizim galaksimiz yok, bizimkinden başka kırk milyar galaksi daha varmış. Bunları birbiri ile çarpınca upuzun rakamlardan ibaret bir güneş sayısıyla karşılaşıyoruz. 
Evrende bu kadar yıldız olduğuna göre kaç tane de gezegen vardır acaba? Bu konuda verilen rakamlar birbirinden çok farklı. Bazı bilim adamları -bütün gezegenlerin sayısı değil- bizim samanyolumuzda yaşama uygun yani  dünyamız benzeri kırk milyar gezegen bulunduğunu iddia ediyor.
Gecenin ilerleyen bu saatinde bunları düşündükçe aklım iyice karışıyor. Bir türlü verileri aklıma oturtamıyorum. O nedenle de “Bütün bunlar bir kurgudan ibaret olmasın?” diye kendime soruyorum. Belki de bize bir film izletiliyor; ama başı ve sonu olmayan bir film...
Dünya ve evren fiziksel özelliklere sahip olmasına karşılık varolan her şeyden etrafa yayılan bir pozitif bir enerji varmış. Sevgi, güzellik, mutluluk, neşe, dostluk, cömertlik gibi tüm pozitif enerjileri üretiyormuş varlıklar. Bütün mesele bunları alabilmekteymiş. Ben çoğu zaman alamıyorum, olumsuzluklar yaşamımdan o yüzden hiç eksik olmuyor.  İnsan  pozitif enerjiyi alabilmek için, galiba önceden kısa  bir hazırlık yapmalı. Hazırlık safhasında zihnini iyice boşaltmalı, bedenini rahat edici bir ortama sokmalı, nefes alış verişlerini derinden ve yavaş ayarlamalı... Sonra sabırla beklemeli; pozitif enerji gelip onun içine dolsun diye...
Negatif düşünceler hiç aklımdan çıkmıyorken pozitif enerji nasıl bulsun beni? Mesela kötülüğe taktım kafayı... Bir aklım diyor ki: Yeryüzünden kötülüğü, yoksulluğu, düşmanlığı, savaşı silmenin bir yolunu bulmalıyız. Başkaları acı çekerken biz zevk alıyorsak bu sapkınlıktan başka bir şey değildir. Tüm insanları mutlu etmenin mutlaka bir yolu  vardır. Ama öteki aklım bunun tam tersini söylüyor: Kötülük, yoksulluk, savaş... Bunlar silinemez. Çünkü ilk günden beri varlar. Kötü ne yapıyorsa doğru yapıyor, yoksul kendi becereksizliğinin cezasını çekiyor, savaş güçlünün kim olduğunu gösteriyor. Bunlar silinemez, aksine etkileri giderek artar. 
Devam edecek...
( Çapulcu Manyak-11 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 28.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.