Serbest Kürsü / Kitap Tanıtımı

Eklenme Tarihi : 4.06.2018
Okunma Sayısı : 1469
Yorum Sayısı : 0
Günün Yazısı

Bu Yazı 5.06.2018 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

M. NİHAT MALKOÇ

 

            İslâm ülkelerinin ve İslâm topluluklarının çektiği sıkıntılar her dönemin meselesi olmuştur. Bu coğrafyaya güneş bir türlü doğmamıştır. Fakat son yıllarda bu sıkıntıların derecesi daha da artmıştır. Artan sıkıntılar Müslümanların hareket alanını iyice daraltmıştır.

 

            Batı dünyası,  ABD ve onların izinden giden ülkeler dün olduğu gibi bugün de Müslümanlara dünyayı zindan etmişlerdir. Öyle ki bu Haçlı zihniyetine mensup olanlar Müslüman ülkelerin aralarındaki bağları koparmışlar, onları mezheplere ve kabilelere bölmüşlerdir. Neticede ümmet kardeşliği paydasında birleşmesi gereken Müslümanlar bu çizgiden saparak kavimciliğe yönelmişlerdir. Bencil bir bakış açısıyla İslâm kardeşliğinin yerini kavim sevgisi almıştır. Bu da kendi kavminden olmayan Müslümanları dışlamayı beraberinde getirmiştir. Tabir caizse önce zihinler, daha sonra da topraklar işgal edilmiştir. Zihinlerin işgali İslâm ülkelerinin işgalini hem kolaylaştırmış hem de hızlandırmıştır.

 

            Batı menşeli ülkeler ve onlarla aynı çizgide olan ABD, Müslüman ülkelerin topraklarını işgal etmişlerdir. Ellerinde kalan toprakların sınırlarını da adeta cetvelle çizmişlerdir. İslâm kardeşliğinin ihyasını engellemek gayesiyle yapay kimlikler icat edip Müslüman ülkeleri ulus devletlere ayırmışlardır. Her biri için de sahte kahramanlarla dolu uyduruk tarihler yazdırmışlardır. O devletlerin başlarına da özünden uzaklaşmış kişileri yönetici yapmışlar, böylece onları sömürüye hazır hâle getirmişlerdir. Emperyalistler belki zamanla İslâm topraklarından çekilmişler; ama çekilirken arkalarında yerli işbirlikçilerini bırakmışlardır. Bu da çirkin işgalin aslında bir şekilde devamını sağlamıştır. Yani uyanık emperyalistler ateşi elleriyle tutmak yerine maşayla tutmayı tercih etmişlerdir.

 

            Ümmetin dertleriyle dertlenmeyi Müslümanlığın gereği kabul eden gazeteci yazar Adem Özköse gerçek bir Müslüman duyarlılığıyla İslâm coğrafyasını adım adım dolaşmış, orada yaşayan Müslüman toplulukların çektiği sıkıntıları "İslâm Coğrafyası" adlı eserinde dile getirmiştir. 248 sayfadan meydana gelen söz konusu kitap Pınar Yayınları arasında okurla buluşturulmuştur. Kitabın kapağında ümmetin yoğun olarak yaşadığı coğrafyanın haritası yeşil bir zeminle gösterilmiş, tarih boyunca ses getirmiş İslâm öncülerinin adları kapakta verilmiştir. Yani kapağa baktığımızda muhtevayla ilgili birçok şeyi tahmin edebiliyoruz.

 

            Duyarlı bir gazeteci olan Adem Özköse, Ümmet Coğrafyası'nda bizzat gidip gezdiği ve gördüğü İslâm topluluklarını gözümüzün önüne getiriyor. Kitabın başında yazarın hayatı anlatılıyor. Kitap Yetkin Özcan'a ithaf edilmiş. Kitabın devamında "İçindekiler" bölümü yer alıyor. "Önsöz" de İslâm dünyasının dünü, bugünü ve yarınına dair çok değerli bilgiler var. Kitabın arka kapağında eserin muhtevasıyla ilgili şu bilgilere yer veriliyor:

 

            "Ümmet Coğrafyası kitabı, farklı ülkelere yapılan seyahatler esnasında gerçekleştirilen birbirinden önemli görüşmelerin bir araya getirilmesiyle oluştu. Kitapta Filistin’den Fas’a, Moro’dan Suriye’ye, Libya’dan Makedonya’ya, Kosova’dan Suud’a, Tunus’dan Yemen’e, İran’dan Patani’ye, Nepal’den Malezya’ya, Cezayir’den Pakistan’a, Latin Amerika’dan Arakan’a kadar uzanan güzergâhta nelerin olup bittiği, Müslümanların neler yaşadıkları, tecrübeleri, hangi imkân ve zaaflara sahip oldukları, Müslüman toplulukların umutları, beklentileri, gelecek perspektifleri, Türkiye’ye nasıl baktıkları konu ediliyor. Kitap bu yönüyle ümmetten haberler getiren bir çalışma olma özelliği taşıyor. Kitabın amaçlarından bir diğeri de Arap isyanlarıyla başlayan süreçle ilgili okuyucuya bizzat kaynağından, bu sürecin önemli aktörlerinden doğru bilgiler aktarmak. İslâm dünyasının nerelerden geldiğini, hangi acıları çektiğini, hangi bedelleri ödediğini hatırlatarak içinden geçtiğimiz günlerin daha da iyi anlaşılmasını sağlamak. Hasan el Benna, Seyyid Kutup, Erbakan Hoca, Şeyh Ahmet Yasin, Malcom X, Rantisi, Abdulhamid Han, Ömer Muhtar, Ali Şeriati, Aliya İzzetbegoviç ve Mevdudi’den arda kalan düşünsel ve mücadele mirasının izleri de kitabın bir başka konusu."

 

            Ümmet Coğrafyası kitabında anlatılanlar kurgudan ibaret değil, aksine hakikatin ta kendisi. Tanıkların beyanlarını okuduğunuzda sanki o elim hadiseleri sizler de yaşamış gibi oluyorsunuz. Yaşananların beyanı olan ifadeler karşısında tüyleriniz diken diken oluyor.  Satırlarda gezinirken gözleriniz yaşarıyor;  "Bu kadar da olur mu?" diyorsunuz.  Bunun yanında birçok hakikati de birinci kişilerin ağzından duyarak bilinçleniyorsunuz.

 

            Ümmet Coğrafyası kitabında anlatılanlar sohbet kıvamında... Fakat anlatılanların içeriği insanın kanını donduracak cinsten. Bunları okuyunca "eşref-i mahlûkat olan insanın iman cevherinden yoksun kalınca nasıl da esfele sâfilîn seviyes(izliğ)ine düştüğünü hayretle görüyorsunuz. Bu esnada "İman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder" sözü dökülüyor dudaklarınızdan. Akabinde de Müslüman bir coğrafyada Müslüman bir anne babadan doğduğunuza şükrediyorsunuz. Haçlı zihniyetinin çirkefliğine şahit oluyorsunuz. Bu noktada kitabın ilk mülâkatında adı Ebu Garip Cezaevi'yle özdeşleşen Hacı Ali Kaysi'nin şu sözleri beyninizi zonklatıyor:  "İşgalden önce Şiilerle Sünniler arasında herhangi bir ayrışma yoktu. Şiiler Sünnilerden, Sünniler Şiilerden kız alıp veriyorlar, birbirimize her konuda yardımcı oluyorduk. Hepimiz Şii veya Sünni değil; Iraklı ve Müslüman’dık. Fakat ABD uyguladığı sinsi politikalarla Şiileri Sünni düşmanı, Sünnileri de Şii düşmanı yaptı.”

 

            Ümmet Coğrafyası kitabının ikinci mülâkatında Gazze'de şehit edilen Şeyh Ahmet Yasin'in ardından Hamas'ın başına geçen ve 2004'te İsrail savaş uçaklarından atılan bombalarla şehit edilen Dr. Abdülaziz Rantisi'yi, oğlu Ahmet Rantisi'nin gözünden öğreniyoruz. Oğul Rantisi şehadet mertebesine erişen babasını şöyle anlatıyor:

 

            “Şehit babam Dr. Rantisi toplam on seneden fazla cezaevinde kaldı. Aslında babamın cezaevi hayatı daha da uzayacaktı. Fakat Gazzeliler bunu engellediler. Filistin özerk yönetimine bağlı askerler babamı tekrar tutuklamak için eve geldiler. Arafat’a bağlı iki yüzden fazla asker evimizin etrafını sardı ve babamın dışarı çıkmasını istediler. Babam askerlere, ‘Asla evden çıkıp size teslim olmayacağım. Bu evden ancak tabutum çıkar’ dedi. Askerler evimizin kapısını kırmak için hamlede bulundukları an Gazze’deki mescidlerden tekbirler eşliğinde, ‘Dr. Rantisi’nin evi askerler tarafından sarıldı. Ey Müslümanlar, kardeşiniz Rantisi’yi koruyun’ şeklinde çağrılar yapılmaya başlandı, Binlerce Gazzeli evimize girmeye çalışan askerlerin etrafında toplandı. Arafat’a bağlı askerler kısa bir zaman sonra daha da kalabalık bir şekilde geri döndüler. Fakat babamı seven Gazzelilerin dik ve kararlı duruşları nedeniyle askerler evimize yaklaşmaya cesaret edemedi. O gün binlerce insan sabah namazına kadar babamı korumak için evimizin önünden ayrılmadı. Babamın tutuklanmasını engellemek için oluşturulan kalabalığın en önünde yoksul Gazzeliler vardı. Babam bu yoksul insanlara yıllarca sevgi ve nezaketle yaklaşmış, onların yardımına koşmuştu.”

 

            Gazeteci Adem Özköse İslâm davasını sırtlamış kişilerle yaptığı röportajlardan oluşan "Ümmet Coğrafyası" kitabında, ne acıdır ki gündemimizde önemli bir yer teşkil etmeyen, İslâm ümmetinden yürek yaralayıcı haberler getiriyor bize. Bu söyleşilerde anlatılanlar bu ümmetin bir ferdi olan bizleri fazlasıyla rahatsız ediyor. Onların onca rahatsızlıklara muhatap olduğu yerde bizim de, şayet vicdanımız körelmediyse, rahatsız olmamız gayet tabiidir.  Birçok zulüm ve işkencenin anlatıldığı satırlarda gözyaşı dökmüyorsak insanlığımızı yitirmişiz demektir. Kalplerimiz taşlaşmamışsa bu anlatılanlar karşısında duyarsız kalamayız.

 

            Kitapta anlatılanlar da şunu gösteriyor ki İslâm ümmeti bugün ne yazık ki başsızdır. Osmanlı Devleti tarih sahnesinden çekileli beri ümmet yetim ve öksüzdür. Bunu bu coğrafyanın mazlumları, kendileriyle yapılan söyleşilerde de açık açık itiraf ediyorlar.

 

            Ümmet Coğrafyası kitabında anlatılanlar ümmetin hâlâ tek umudunun Osmanlı'nın devamı olan Türkiye olduğunu gösteriyor. Zaten Haçlı saldırılarının asıl sebebi de budur.

 

            Adem Özköse tarafından yazılan "Ümmet Coğrafyası" adlı bu kıymetli kitabı okuduğumuzda İslâm ümmetinin çektiği sıkıntılar karşısında hüzünlere gark oluyoruz.  İslâm dünyasının içinde bulunduğu sıkıntıları birinci şahısların gözünden öğrenmek isteyenlerin Adem Özköse'nin kaleme aldığı Ümmet Coğrafyası'nı mutlaka okumaları gerekir.

( Tanıkların Gözüyle "Ümmet Coğrafyası" başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 4.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.