GEÇİNİZ BU KAFAYI

Dert?
İstemediğiniz kadar!
"Sabah sabah bu ne ya ?" diye sormakta haklısınız.
Anlatayım.
Konuşmaya gelince herkes her şeyi biliyor da, mesele kendi işine gelince: TISSSS
Şükür hepimiz çalışıp çabalayıp, bir makam mevki sahibi oluyoruz.
O koltuğa oturduğumuz zaman; her şey bitiyor.
Hele hele yönetici konumundaysak; yan gel yat anasını satayım. 
Nasıl olsa astlarımız her işi görüyor.
Okumuyoruz, araştırmıyoruz, mesleğimizle ilgili gelişmeleri takip etmiyoruz...
Arada bir toplantılara katılıyoruz ama anlatılanlar bir kulağımızdan girip, öbür kulağımızdan çıkıyor.
Yılda birkaç kez  devletin organize ettiği bilgilendirme amaçlı eğitim seminerleri yapılıyor ki; oh ne ala!
Bir hafta başka bir şehirde, tüm masraflarımızı devlet karşılıyor. 
Konforlu otellerde kalıyoruz.
Bu süre içinde, cebimizden beş kuruş para çıkmıyor.
Yok yok... çıkıyor elbette ancak gezmeye, şahsi alışverişe, hediyelere, eğlenceye...
Seminer bitince üzerimizde tatlı bir yorgunluk, boş götürdüğümüz ama  dönerken fermuarları kapatamadığı ız çantalarımız ve gittiğimiz kafayla geri dönüyoruz
"Bitti işte güzelim tatil!" anlayışıyla  iş yerimize geliyoruz. 
İş arkadaşlarımız soruyor:
"Nasıl geçti?"
"Harika!"
Biraz meraklı, biraz kıskanç arkadaşımız:
"Seminer nasıldı?" diye sorunca canımız sıkılıyor.
"Valla hiç bir şey anlamadım, iyi ki telefonuma oyun yüklemişim. Hep oyun oynadım!"
Bu gerçek sevgili dostlar!
Gerçek...
Kulaklarımla şahit oldum böyle bir konuya ve çok üzüldüm.
Hani konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar var ya!
Kesinlikle inanmayın onlara.
Zira onların vatanla, milletle hiç işleri yok.
İstisnalar var elbette ve onları tenzih ediyorum.
Sonra ne mi oluyor?
Şu an benim yaşadığım mağduriyeti yaşıyor zavallı vatandaş.
Soru soramıyorsunuz; ağzınıza tıkıyor sorunuzu ve zaman zaman hakarete varan cevaplar veriyor.
Bunun nedeni işinin erbabı olmayışından. 
Gelişmeleri, yeni çıkan kanun ve yönetmelikleri takip etmediğinden...
Bu durumda inisiyatif kullanamıyor doğal olarak ve topu taça atıyor aklı sıra.
Bir şey diyemiyorsunuz. Çünkü devletin memuru dokunulmazdır. 
Maazallah bir düğmesini koparsanız var ya...
Sittin sene başınız belaya girer.
Hele hele özellikle belli meslekler var ki;bunlardan biri benim mesleğim eczacılık.
Eczane açmak için müracaat ediyorsunuz, karşınıza yüzlerce problem çıkıyor.
İlk sorulan soru "Kardeşim sen buralı değilsin ki; neden burada eczane açmaya kalkıyorsun ha?"
Saçmalığın olağan üstü halidir bu.
Yahu koskoca diplomam var elimde ve ben bu belgeyle TC. ECZACISI ünvanını almışım.
Bu diplomada "Sen yalnızca Bilecik'te, sen de Bitlis'te eczane açabilirsin!" mi yazıyor.
Saçmalığın dik alası!
Bir konu daha var: Yöneticilere ulaşamamak.
Ne zaman arasanız ya da gitseniz:
"Müdür toplantıda!"
Anlayın işte öyle dağınıklar ki; bir türlü toplanamıyorlar.
Aslında toplantı falan yok.
Ya hava almak için dışarı çıkmıştır, ya da bir arkadaşını ziyarete gitmiştir...
Ne bileyim işten kaytarmak için o kadar çok bahaneleri var ki!
Etrafınıza bir bakın, böyle kişilerin sayısı oldukça fazla.
Bunların çoğu yetersiz bilgiye sahip oldukları için cehaletleri ortaya çıkmasın diye işi yokuşa sürenler.
Bir kısmı da egolarını tatmin etmek için makamını ve mevkiini kötüye kullananlar.
Dinle imanla bu işi izah etmeye kalkarsanız, içinden çıkamazsınız.
Eğer vicdanınız varsa, düşünebiliyorsanız: aldığınız o paralar size haramdır!
Sonuç; Canım Türkiye'm de işlemler hızlı olmuyor.
Biz buna "BÜROKRASİ" diyoruz.
Bu tamamen orada çalışan  ve yöneticilik yapan kişilerin elinde.
Çalışan ne kadar işine odaklanırsa, sizin işiniz o kadar kolaylaşır.
Hepiniz bu konuda az çok mağdur olmuşsunuzdur.
O zaman; haklarımızı bilip ona göre hareket edersek, bu eksik insanlar kimseye zulmedemez.
Ne var ki biz de eksiğiz, korkuyoruz:
"Ya bana takarsa!"
Geçiniz bunları...
Sustukça bunlar çoğalıyorlar ve kendilerini devlet zannediyorlar.
Oysa devlet vatandaşı için vardır.
Ona yardımcı olmak, işlerini kolaylaştırmak için vardır.
Yoksa "İşi ne kadar zora sokarsam o kadar iyi olur!" Kafası zulüm kafasıdır.
Geçiniz bu kafayı!

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
08. 06.2018
( Geçiniz Bu Kafayı başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 8.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.