Ege kadar güzelsin bana her baktığında, fısıldadığında
atlaslarım sana yol alıyor,
Kalbime bağdaş kurup oturduğun yerde, ruhum vücuduma seni
enjekte ediyor,
Hasreti de çekiyoruz ya senle beraber, takvimler düşerken
biz'i ezberliyor,
Akdeniz’e kalbimle şerit gibi sana ışınlanıyorum,
özlemimizin başladığı o yerde,
Birkaç debdebeden sonra ısrarla seni sayıklıyorum; ezgi gibi akustik,
beste kadar notam asılı bu Siyabend’te,
''Gölgenin gölgesiyim'' diyor herhangi bir coğrafyanın, herhangi
bir yasak dilinde,
Sonra seni buluyorum, o çekingenliğini bana duygularınla teslim
ettiğin hücremde,
O açık ettiğimiz, o birbirimize akan safi duygularla, sevdayı harman
kaldırıyoruz seninle,
Bir düşü; 7 iklim ve 19’unda görülen bir düşe armağan ediyor yazgı;
Yani beni sana, seni bana…
Düşmeden; düş olduğumuz mahzende, zamana muska takıyorum düş'lerle,
Ordayız, portremize bakıyoruz ve her magazinel primitiften
aşkımızla kaçıyoruz,
Gizlenmişiz birbirimizin kalbine, -aşk da mahrem bir yerde-
biz mahremi birlikte yaşıyoruz,
Hangi boyunduruktaysam, ben sana geliyorum,
Hangi rüyaya sığınsam, seni o rüyada buluyorum,
Kömür karası upuzun saçlarını yüzüme, ela gözlerini gözüme
ve o masum ruhunu kendime nüfuz ediyorum,
Sevgilim…
Çünkü ben seni megalomanca seviyorum,
Senin beni sevdiğin gibi, bencilce sana bağlanıyorum,
Çünkü biliyorum, -aşk bencildir bir yerde-
Sevdayla
kelepçelendiğimiz o düş’lerimizde,
Düş’memek üzere...
Muammer Gündüz / Siyabend
10/06/2018