Bazen dualarımızın Tanrı katında kabul görmediği yanılgısına
kapılırız. Halbuki bağışlayan ve esirgeyen Tanrı elbette darda kalan kullarının
dualarını geri çevirmez. Hata bizdedir yani. Hiç Tanrı kullarının dualarını
geri çevirir mi?
Reddedildiğini
sandığınız dualarınızda icap şartlarından birinin eksi olma olasılığını hiç
düşündünüz mü? Bilip bilmeden suçlamak kolay tabi... En basitinden bir
dilekçenin bile bir sürü kayıt ve şartı varken Tanrı’ya yapılan duanın da
olması gerekmez mi? Zaten dualar durup
dururken reddedilmez. Mutlaka bir sıkıntı vardır halledilmesi gereken.
Yine de ‘Ama ben sürekli dua ediyorum, bir türlü karşılığını
alamıyorum.’ diyenlere rastlamışsınızdır. Bu tipler çarpılacaklarını da
düşünemezler. Tanrı kullarının duasını kabul etmez mi hiç? Öyleyse dualarım
kabul olmuyor dememeli, zamanını kolluyor demeli. Nasıl mı? Anlatmaya çalışayım
dilimin döndüğünce.
Aslında bütün dualar kabul oluyor. Mesele duaların
çakışmasında... İki duadan birinin diğerine baskın gelmesinde yani… Şöyle
açıklamaya çalışayım isterseniz.
Herkesin yani her kulun dua ve niyaz etme hakkı var mı yok mu?
Önce bu noktada bir anlaşmaya varalım. Sizin nasıl Tanrı’dan bir şeyler talep
etme hakkınız varsa, mesela bir eczacının, doktorun, avukatın da olamaz mı?
İşte mesele burada ortaya çıkıyor.
Diyelim
ki hastasınız ve iyileşmek için dua ediyorsunuz. Ama zaman ilerledikçe bir
türlü iyileşemiyorsunuz. Bu sefer inançlarınız zayıflıyor, dualarınızın rağbet
görmediğini sandığınız için. Oysa Tanrı katında dua ve niyazlarınız işlem
görmekte, emin olun. Daha önce bahsettiğim şu çakışma olmasa…
Çakışma
da nooliii diyorsunuz. Açıklamaya çalışayım. Aynı anda eczacı da işlerinin
açılması ve eve ekmek götürmek için dua etmekte olsa mesela. Eee eczacı da aynı
Tanrı’nın kulu değil mi? Onun duasının da kabul görme hakkı yok mu? Şimdi
eczacının duası kabul olsa sizin hasta olmanız gerek.
Sizin
dua kabul olunca eczacının gönül koyması, eczacının duası kabul edildiğinde
sizin küsmeniz aslında son derece anlamsız değil mi? Düşünsenize avukat
işlerinin açılması için aynı Tanrı’ya dua ediyor. Tanrı avukat diye kabul
etmesin mi duasını? Ama avukata iş çıkması için suç işlenmesi gerek. Ortada bir
suç varsa, ister istemez bazı mağdurlar da olmak zorunda.
Bu
mağdurlardan biri sen de olabilirsin. O zaman küçük aklınla kalkıp da
eleştirmeyeceksin. Boynumda muska da taşıyorum kazaya belaya karşı ama gene de
başıma bela geliyor diye hayıflanmayacaksın. Belki senin bilmediğin bir şeyler
var. İbadeti tam bir ana baba çocuklarının polis olması için, bir diğer nur
yüzlü ana baba da avukat oğlunun işlerinin açılması için dua etmiş olabilir.
Polis kadrosu açılması ve avukatlara iş düşmesi için suç ya da sorun olması
gerek. Sen de bu duaların kurbanı olmuş olabilirsin.
Daha
ötesi de var bu işin. İki millet düşünün birbiriyle savaşa tutuşmuş. İkisi de topyekûn
duaya durmuş. Savaşı kazanmak için. Düşünsenize milyonlarca dua aynı anda
göklere yükseliyor. Valla dua makamının işi zor… Hangisinin duasını kabul etse,
öbür tarafın tarafın duası otomatik olarak kabul edilmemiş oluyor. Duaların
çakışması dedikleri bu işte..