Gözlerim mimliyor acıları…
Rahvan kıyılarında hayatın,
Dokunaklı su sesi
Yine sure tadında
İçimdeki beyitler
Ben eşkâlimi yok sayıp
Düşmüşken yollara,
Saf tuttuğum ırmaklarda
Saflığıma biat
Hüzün adına bağdaş kurmuşum da…
Med-cezir etkisi her yeni gün
İçimdeki yüksek ökçeli şair
Oysa ben kılkuyruk bir tutsak
Zamanın, mekânın ötesinde
Bir kuru zatım:
Bir de kurak hezeyanlarım
Üflediğim içimde
Duymayı değil
Duyurmayı teğet geçtiğim
Yine ömürlük hayallerim.
Şimdi ölebilirim, Leo:
Tıpkı senin son feryadını
Duyan yanındaki kuşku;
Kuş bakışı dünyaya
Ne ağır gelmişse omuzlarına.
Kuytularındasın okuduğum kitapların,
Sararmış yaprakların
Arasında
Unutulduğumun da farkında
Benden daha deli
Hangi titri yok sayarım ki?
Mil çekilen gözlerine hüznün
Hangi sevinci yerleştirip?
Kendimle hasbıhal ettiğim
Gecenin deminde
Derinlerde bir sesim belki de:
Uyluklarında şiirlerin
Kuyruk acım da yok hani:
Ne düne ne de dün mizanseninde
Ördüğüm yarınların cibilliyetine
Sunumum belli ki hem de
Cahilce
Kendimi koyuverdiğim
Bir boşluk.
Gülme özürlü naaşımda
Günleri tek geçtiğim
İllet geceye sokulup
Bizatihi unutulmaya rest çektiğim
Ömür denen ringde…
Hadi öp dudaklarından kaderin:
Ne esefle yenildiğim
Ne sehven mağlup bildiğim
Kuru sıkı düşlerim;
Bir örtü misali
Sızdığım
İndindeyim işte rehavetin:
Ne aşkı namert
Ne insanı yok saydığım…
Bir deli imge iken nazarında
Hangi ukdeyi de öldürsem yeniden?
Döşünde yangınların
Sulasam içimdeki isyanları…
Kâh büyüdüğüm kâh küçüldüğüm
İçimdeki dirlik denen ülkenin
Hatta o emsalsiz hayallerin.
Belki batılıyım yüreğin
Belki bir batında
Ölümle doğumu eşleştirip
Günbegün seğirtip
Hüzün iken semirip de
Mutluluğa nispet yapan
Kayıp kıtaların
Hangi yarım adasıyım kim bilir?
Suladığım tarhı gönlün
Sonlanan ömrün
Güngörmez ufkunda
Gülmekle ağlamak arasında
Derin bir izbe
Sadece
Sevilmeyi arz ettiğim.