İlk yaşam biçiminin kendisi için yaptığı girdi çıktı yaptığı seleksiyonları; inorganik doğanın tümel baskı ve basıncına karşı bir var olmanın direnciydi. Bu direnç birçok bağıntı girişme yanında en az dış dünya ilkesi içinde olacak bir biçimlenişin yalıtım içinde olmakla da kendisini inşa etti.

Tümel baskı ve basınca karşı, izole bir alanın korunması, tümel olana karşı bir direnç ve bir çelişmeydi. İşte ben dediğimiz korunan ve kendisini bilen inşacı ben; bu özne ve öznel oluştu.

Ben doğada izole edilen bir alan ilişkili inşaydı. Yalıtıma alan dıştaki düzensizlikten kurtulup düzene kavuşmuştu. Kargaşadan (kaostan) oluşan dış dünyanın seçilmiş kimi kesitleri yalıtım içinde düzen vahaları haline getirilmişti. Bu düzenli bağıntı işlev yalıtım nedenle bir korunmaydı. Çevrimleri olan sınırlı sonlu kontrol edilir yapıydı.

Korunan kısım yalıtımlıydı. Yalıtılan kısım dıştaki tüm oluşa karşı parça olan bendi. Bu durum dış tümleşiğe karşı ben deyişçe çelime ve direnç olmakla “ben” deyişti.  Yalıtımlı olan ben bilince uygun işlevlerle birleşenlerin senteziydi. Sizde bir de aktif ben olmayan vardı. Sizdi, sizleydi ama aktif olarak siz var olamayıp sizle sürtüşen taraftı.

Ancak bende benimle ben olmayandı. Zıtla vardık. Bu zıt yanların çelişmesiyle eylem ve bilinçtik. Birbirine dönüşendi. Bize "artık seni tanıyamıyorum" dedirtendi. Zorunlu olarak ben olanın karşısında belirememekle ben oluşunu beliremeyen oyuk yansımalı zıtlıktı.

Ve mana ben oluşun ben olmayan zıtlığıyla kıyas, akıl, fikir, zekâ içinde groteski bir fantezi yansıma olan öznel eylemli (mana eylemli) özne (bilen ben) oluyordu. Bir beliren bir de beliremeyen karadelik çekimli oyuk hareketi yansımaydık.

Evrensel temel dayatmalardan birisi de enerji çevrimli ve kesikli sürekli değişme, dönüşme içinde olmaktı. Değişme dönüşme içindeki siz çevrimlerle kendi içinizde beliren yanınıza göre beliremeyen yanınızla bir ona bir buna göre var oluştu. Denge çelişkiden çıkıyordu. Akıl akılsızlığa göre; akılsızlık akla göre var oluyordu.

Yani akıl varken akılsızlık beliremiyordu. Akılsızlık varken de akıl beliremiyordu. Akıl, akılsızlığın; akılsızlık ta aklın ölümünü yaşıyordu. Yani bu değişme dönüşme içinde önce olan, sonra olana göre akılsızlıktı. Sonra olan sonuç ta bir önceye göre yeni akıldı.

Bunlar içinizdeki durumun zıtlığına göre çelişme ve akıl oluştu. Bir de dışınızda size göre sizlerin de onlara göre uzak-yakın; uzun-kısa; büyük-küçük; az-çok; sıcak-soğuk vs. oluşlara göre belirim veren veya belirim veremeyen çelişme ve akıl ile var oluşlarınız vardır. Belirim veremeyene göre belirim verenlerin yansıma kıyası “akıldı”.

Belirim veren de belirim vermeyende sizinle, sizin içinizde olmakla akıldı. Akıl (zekâ) zaten sizde vardı. Belirim veren (sıcaklık) karşısında belirim veremeyen (soğuk türü) var oluşlarla, içinizle çelişme kadar dışınızda zıtlaşmalar vardı. Şu hâlde zıtlığın kıyas yansımasından doğan akıl, dışınızdaki doğada da vardı. Akıl doğadan da size geliyordu.

İçinizdeki akıl, sizde yalıtım nedenle kısıtlı, sınırlı korunan özneli oluştu. Kısıtlı nicelim kadar yansımaların çelişmeleriyle sınırlı sonluydu. İnşa yalıtımın içine alınamayan nicelikler kadar dışa kapalıydık. Dışta zekâ sonsuzdu ama en az dış dünya ilkesiyle yalıtılmış vücudun bu yalıtma eleğini geçen kadar akıl size ulaşmakla dıştan gelen akıl da sınırlı sonluydu.

Dıştaki sınırsız ve sürekli olan akla karşı sizdeki bu sınırlı oluş; sizin enerji sağlama ve enerji tüketmenizle de sınırlıydı. Dıştan gelen aklın sizin ömür yaşınıza bağlı öğrenmenizle de sınırlıydı.

Aklın (belirene karşı beliremeyen ve birbirinin yerini ala çelişmelerinin) daha çoğu dışta kalıyordu. İçte ve dışta değişen dönüşen enerji çevrimli tekrarların fark veren çelişme kıyasına göre siz; eylemli-eylemsiz ve akıllı ya da akılsız oluşların diyalektiği ile vardınız. Akıl akılsızlıkla çelişiyordu. Akılsızlık ta akıl ile çelişme farkı veriyordu. Böylece “bir var oluş silsilesi” sürdürülüyordu. 

Organizma içinde sınırlı, yalıtımlı olan belirim veren yansımayla belirim olamayan yansınım olan durumların aktiflik-pasiflik; azlık-çokluk gibi çelişmelerin birbiri üzerine ve kendi üzerlerine olan geçişen yansıma baskı ve basınç eğilimleri vardı. Uzunun kısaya; azın çoğa vs. etkisi sıcaklık olarak, ağırlık olarak, çekim olarak vs. kendi kendine etki ve algıydı. Kendi kendine zihni, fiziki ve kimyasal inşaydı.

İşte bu eğilimlerin birbirine oranı olan baskı basıncından kıyaslı farklar aktif oluştu. İşlev oluştu. Kendi kendisine organize oluş ve kendi kendisine çöküştü. İnşa içinde korunanlar basit bir fiziksel ve kimyasal özelliği yansıtan masif ya da saydam büyük ya da küçük vs. parçadan öğelerdi.

Parça özellikli öğeler yansıttıklarıyla kendi içlerinde, kendi üzerlerine ve kendi dışlarında çevreye doğru yansıyan bağıntılarıyla aktiflikti (etkinlikti). Bu inşa etkin ilişki durumuyla bağıntılarsan girişen işlev öğelerin seleksiyonundan oluşan inşaydı. İşlev öğelerin her biri bir enerji durumlu ve enerji çevrim yansımaları veren eylemli oluşlar, yansımalarıydı.

Fiziksel ve kimyasal özellik yansımalı etkin girişmeli öğe; kendi içindeki yansır olanla yansıyamaz olan çelişkilerin ağırlıklı olarak (dış bağlantılarını da oluşarak) birbirinin yerini almalarıyla belirim veriyor veya beliremez oluyordu. Belirmeler beliren durumun akışına özgü enerji düzenli değişme dönüşme ve çevrimler tekrarları olanlardı. Tekrarlar sürdürülebilir, süreci devam ettirir bir özellikti.
 
İç çelişkiler dış bağıntılı çelişmelerle beraber bağıntılını yordu. Kişi inşa dıştaki kendi gibi farklı etkin öğelerle yaptığı çelişme ve sentezleriyle de sosyo toplum gibi enerji düzenli değişme dönüşme çevrimleri olmaktadır. Dışta grup oluşan kişiler bağıntısı birlikte olan hareketlerin belirmesine izin verirken birlikte koordine olmayan kişi eylemler beliremiyordu, yasaklanıyordu. Bu ister istemez fevri kişi davranışlarının kısıtlanmasıydı.

Dıştaki kişisi var oluşun bir kişi üzerindeki kişisi belirimi edebiyat ortaya koyan bir yetenek olsun. Aynı kişide matematik bilmezlik yeteneksizlik olsun. Diğer bir kişi de matematik bilme işi yetenek olsun. Edebiyat ortaya koyamamak yeteneksizce belirim olsun. Bir eyleme göre yetenekli ve yeteneksiz belirimle olmanın ikisi bir aradadır.

Bu iki kişi karşı karşıya geldiğinde Matematik bilirlik yüksek basıncı diğerindeki matematik bilmezlik olmakla beliren yetenek üzerine akış iken susuzluğun suya yönelmesi gibi matematik bilmeyen beliremez oluşta matematik bilen belirmeye doğru çekimli ve yönelimli bir oyuk eylem alanı olacaktır. Her bir kişi birkaç belirme iken binlerce durumla da beliremeyen yansımayla varlar.
 
Bir fırıncı ekmek sunarken bilgisayar yapamaz. Avukatlık yapamaz, veteriner değildir vs. Toplum milyonlarca kişinin binlerle beliren iş görmelerinden oluşur. Ve yine toplum her bir iş görmeleriyle diğer zıt yönden her bir iş görmezliklere karşılık gelen tamamlanma olur. Matematik bilenin, edebiyatçıdaki matematik bilmezliğe tamamlayıcı olması gibi ya da Edebiyatçının Matematik bilende beliremeyen edebiyat bilmezliğine tamamlayıcı olması gibi bir sentezdir.

Toplum belirendeki beliremeyene ve beliremeyendeki belirene tümleyen bir karşılıktır. Toplum, bireylerin birbirine tamamlayanıydı. Edebiyat ve matematik yine Toplum içinde belirim ve belirsizlik olan zıtlıklarla emek ekseninde belirtilir. Bu nedenle toplum bir türlü emeğe karşı diğer türlü emeğin mütekabiliyeti denklikle karşılık ve tamamlayan belirme yansıma olmasıydı. Toplum bu nedenle tümleyendir. Toplum tümeldir, Toplum olumsal olmakla insana olumludur. 

Bu nedenle kişi kendi yeteneğini karşıdakinin yeteneksizliğine transfer eder. Kendi de karşıdakinin yeteneğini kendisinde belirim veremeyen kendi oyuk alan devimli mekânın eylem alanı içinde kendi yeteneksizliği yerine transfer eder. Kişi matematiksizken; toplum diğer kişisi belirimle olan yansımaları nedeniyle matematikle ve edebiyatladır. 

Toplum kişiler yeteneklidir. Kişiler yetenekli toplumda, her bir kişi ile beliren farklı farklı yetenek yansımalarının kişiler üzerine bombardımanları vardır. İyi bir TV. Tamir doktoru olan siz, bu her bir farklı yetenek bombardımanı karşısında yeteneksiz olmakla belireceksiniz. Toplum karşısında bir yetenek olan kişi, aynı zamanda da birçok yeteneksizi olma çelişkisiyle belirir.

Yeteneği yanında yeteneksiz olmasıyla da belirim veren kişi kendisinin eksikliğini duyduğu şeyleri (yeteneği olmayan sağlamaları) toplum içinde, toplumuyla tamamlar. Toplum kişiyi tümler. Kişi de ihtiyacını duyduğu şey ile toplum tarafından tümlenir olandır. Ve kişi toplum içinde edebiyatla, matematikle vs. tümlenir olmakla toplum tümleyeni içinde nötr hale gelir. Süreç kesikli sürekli ve çevrimlidir.

Her bir işlev öğe yansıması, diğer bir işlev öğe yansımasına göre durumsaldı. Yani matematik bilir oluş yeteneğine karşı matematik bilmez oluştu. En az beliren kadar fark beliremeyen bir boşluk alan devimli yansımaydı. Bu hal eylemli olmayan denge durumdu. Daha açığı sentez ya da birleşme veya ittifak yahut ta koalisyon vs. karşı dengede olmayan farklılıkla belirmeyi çeker ya da iter.

Sistem ara sıra periyodik zamanla denge noktalarında geçmekle kendisini kontrol etmenin geri beslenmesini yapar. Sistem denge noktasında geçmekle sıçrar. Sıçrama o anda bir miktar dengeden sapmakla ya da denge noktasına gitmekle oluşur. Çekenle çekilen işlev öğeler birbiri ile bağıntı kurmakla bileşen bir girişmedirler.

Tamamlayan, tümleyen sistem içinde aynı tür belirimle aktif olanlar “birbirini iter”. Matematik bilenler matematik bilenleri iter. Çünkü bunlar tamamlayan olarak birbirine karşılık gelmezler. Dış dünyadan kopan yalıtıma sistem dış dünyanın yansımasını vermek zorundadır. Bu nedenle tamlayan ve tamamlanan karşılıklar vardır.
 
Aynı özellikle karşılaşma dağılma, dışlama yönünde olan durumlardır. Pekiyi de dağılma dışlanma yönünde olanlar nasıl olur da bir arada olurlar? Toplum içinde mısır üreten kumaş dokuyan vs. yetenekler her iki matematik bilen emeğin tümleyen çekimleri olması nedeniyle birbirini itenler, toplum içinde bir arada tümlerleriyle olurlar.
 
Açlığı beliren kişinin tokluğu yok olur (kaybolur). Tok olan kişi de açlığı hissetmez. Yani tok kişinin de açlığı yoktur. Çelişki şu; beliren açlık karşısında tokluk belirimi oluşamaz. Açlık tokluğun; tokluk ta açlığın üzerine bir eğimdir. Ve açlık tokluğun; tokluk ta açlığın üzerine bir akış olmanın baskı ve basıncıdırlar.

Üretim yapma süreci açlığın tok olmaya ve tok oluşun açlığa eğilimi nedenle, açlıkla-tokluk arasında oluşan bir üreten ilişkidir. Açlık bir enerji sağlama olmakla herkeste ortak olan bir senkronlarınca belirimdir. Ortak belirim (açlık) doğada sağlama olmakla ve üretim ilişkisi olmakla kişilerde sosyo toplumsa yapılı bir sentezi durum yaratırlar.

Birçok matematik bilirlerin birbirini itmesi demek; aynı enerji düzenli yapıların birbirini itmeleri demekti. Aynı enerji valans bandı içinde olmamalarıydı. Toplumlar çeşitli emek belirimle süreçleriyle birçok farklı
enerji bandı olan iş kollarıdır.

Birbirini dışlayan birbirini iten iki farklı belirimler bu farklı enerji bant seviyeleri içinde sınıf ya da meslek dayanışmalı yeni belirimi bir bağ enerjisiyle bir arada olurlar. Pauli dışlaması gibi dışlayan, bir girişme olurlar. Açlık gibi (enerji sağlama ve enerjinin -düzeni düzensiz belirmeye dönüşmesi gibi) evrensel temel çekimli tümlenen (nötr olan) süreçler senkronlumu nedenle dışlayıcılar bir arada olurlar.

( Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 4 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 21.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.