Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, güzel gören gözlerin nuru,
Sen, fikri güzel gönlü güzellerin gururu,
Sen, asil ve yufka gönüllerin süruru,
Ve sen, geleceğin en güzel umutlarısın.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, şeref abidesi insanların, en şirin uykusu,
Sen, seni sevenlerin, vazgeçilemeyen manidar tutkusu,
Sen, asil gönüllere altın harflerle yazılmış veli zatların usu,
Ve sen, sana meftun olanların şeref konuğusun.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, rengarenk Muhammedi gül bahçesi,
Sen, dostluğun hakkını verenlerin, gülen çehresi,
Sen, nazarımda gördüğüm şehirlerin en şahanesi,
Ve sen, medeniyetlere beşiklik edenlerin efsanesisin.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, yanan bağırların hararetini dindiren, su testisi,
Sen, peygamberlerin, sahabelerin, nebilerin, azizlerin merkezi,
Sen, menzil murat almamışların, en yanık gür sesi,
Ve sen, tarihe mal olmuş sevdalıların, en acıklı hikayesisin.  

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, Karacadağ’ın iki mevsim kirlemeyen tertemiz karı,
Sen, sana sevdalı birinin asla ve asla unutulamayan yarı,
Sen, ilmi ile amel edenlerin meclisinde, oturanların namus ve arı,
Ve sen, gönül köprülerinin en muhteşem harcısın.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, okuduğum mert ve yiğitlik kitaplarının, ana fikri,
Sen, bir abidin yerin göğün sahibine karşı, en ihlaslı zikri,
Sen, helal lokmalarla karnını doyuranların, şükrü,
Ve sen, sevdiğinin özlemi ile yanıp kavrulan, bir sevdalının visalisin.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, sana sevdalı efsunlu gözlerin, kapkara sürmesi,
Sen, ahde vefalıların el ele, kol kola, pür neşe ile gezmesi   
Sen, sevdalıların hasbihal için buluştukları, aşk çeşmesi,
Ve sen, kesik uçlu kalemlerle yazılan bu şehrin mukaddimesisin.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, kurumuş tarlaları sulayan, bire yedi hasılat veren Dicle nehri,
Sen, seni canı gönülden sevenleri öldürmeyen zehri,
Sen, sende doğmuş, sende büyümüş, gelinlik kızların, mehri,
Ve sen, ölesiye seven birinin yollarını, aşk ve şevkle gözleyen gözlerisin.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, yâd ellerdeki bir Diyarbekir’linin, sana olan firak özlemleri,
Sen, sayılı ömür miadımın, henüz yaşanmamış günleri,
Sen, kavurucu yaz sıcaklarında, insanları serinleten meltemleri,
Ve sen, müebbet hapis cezası verilmiş, bir sevda mahkumunun tahliye sevinçlerisin.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, yazılmakla, anlatılmakla bitmeyen, en hayırlı vuslatlar
Sen, sevenleri kavuşturan, tımarı çok mükemmel yapılmış, rahvan atlar,
Sen, barış simgesi güvercinlerdeki, uçmaktan yorulmayan kanatlar,
Ve sen, seni ölesiye sevmekten vazgeçmeyen müzmin inatlarsın.

Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, bu emanet can bu tende kaldıkça, benim yalancı cennetim,
Sen, havanı teneffüs ettikçe, suyunu içtikçe, sararıp solmaz benzim betim,
Sen, sende yaşadıkça, bitmez sana olan özlem ve hasretim,  
Ve sen, beni bağrında ağırladıkça ziyadeleşir her daim güç ve kuvvetim.

22/Haziran/2018
( Ey Diyarbekir Diyarbekir Sen Yalancı Cennetimsin başlıklı yazı sadeceo tarafından 22.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.