RUHUN YARATILIŞI VE RUHTAKİ 19 HASLET;
Ruh üfürülerek yaratılmıştır.
-32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min
rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ
teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine)
ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve
fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
-15/HİCR-29: Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi
min rûhî fekaû lehu sâcidîn(sâcidîne).
Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek
yere kapanın!
Allahütealâ önce insanı
şekillenmiş bir çamurdan yaratıyor ve onun içine nefs vücudu dizayn ediyor.
İnsana ruhundan üfürdüğü zaman, insan en üstün mahluk durumuna geliyor. Ve
bütün meleklere secde emrini veriyor.
İnsanı üstün kılan insanın fizik vücudu veya nefsi değil ruhudur. Çünkü ruh
ahsen olarak yaratılmıştır. Yaratılırken 19 hasletin sahibidir. Allah’ın bütün
emirlerini yerine getirmek üzere, yasak ettiklerini ise yapmamak üzere
programlanmıştır. Ruh fizik vücudun ve nefsin işlediği hiçbir günaha iştirak
etmez. Onlardan ayrılır. Vazifesi burada bitmez. Tekrar onlarla beraber olduğu
zaman, onlara işledikleri günah sebebiyle azap uygular. Daima Allah’ın
güzelliklerini insana telkin eder. İnsanın aklını Allah’ın emirleri ve
nehiyleri doğrultusunda ikna etmeye çalışır. Ruh Allah’ın emrindendir. Allah’ın
emrinden olan diğer bütün yaratılanlar gibi o da vazifesini tamamlayarak
Allah’a geri dönmek üzere programlanmıştır. İnsanın üç vücudundan sadece ruh,
Allah’ın zatına ulaşabilir. Yeryüzündeki her şeyi yaratan Allah, ruhun
kendisine ulaşması için, göğü de yedi kat olarak düzenliyor. Ruh, 7 kat olarak
dizayn edilen gök katlarını aşıp yedinci katın yedi alemini geçerek ademe
(boşluk, yokluk)ulaşabilir ve Allah’ın zatında yok olabilir. Bu özelliğin
sahibidir.
İşte Rabbimiz Bakara
suresi 29uncu ayette bu sebeple göğün yaratılışını anlatmaktadır.
-2/BAKARA-29: Huvellezî halaka lekum mâ fîl
ardı cemîan summestevâ ilâs semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât(semâvâtin) ve
huve bi kulli şey’in alîm(alîmun).
O (Allah) ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı. Sonra (kudret ve
iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. Ve o,
Alîm’dir (herşeyi en iyi bilendir).
Allahütealâ ve Tekaddes
Hz.leri “İrciî ilâ Rabbiki.” (Rabbine dön) emrini bütün kulları için vermiştir.
Allah’ın Zat'ına dönecek ve O'nda fani olacak, yok olacak olan bizim ruhumuzdur.
Bir tek, ruh, Allahü Zülcelâl Hz’nin Zat'ına ulaşabilmeye yetkili kılınmıştır.
Nefis ve ceset, Allah’ın Zat'ına ulaşamazlar. Bu sebepledir ki, ruh saf ve
temiz olmalı ki, Allah’ın Zat'ına ulaşabilme yetkisi kendisine verilsin.
Ruh bir tek yönde
Allah’ın Zat'ı hedef olmak üzere istikametlendirilmiştir. Kur’an’ı
Kerîm'imizde, ruhumuzun da nefsimiz gibi tezkiye ve tasfiyesinin gerekli ve
lüzumlu olduğuna dair hiç bir işarete rastlamak mümkün değildir. Rabbimiz ruhu
şöyle tasvir ediyor:
-17/İSRÂ-85: Ve yes’elûneke anir rûh(rûhı),
kulir rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).
Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha
ait) ilimden sadece az bir şey verildi.
Rabbimizin emrinden
olan bu varlığın, Allah’ın bizdeki üç emanetinden sadece birisi olduğunu
Rabbimiz, Ahzab Suresinin 72. Âyet-i Kerîme'sinde açıklıyor;
-33/AHZÂB-72: İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe
ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne
zalûmen cehûlâ(cehûlen).
Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif
ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi.
Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.
İşte hiç kimsenin
yüklenmediği bu emaneti Allahütealâ kendisine iade etmemizi emrediyor.
-4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl
emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli),
innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında
hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah,
onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi
işiten ve en iyi görendir.
Bu sebeple, Allah’ın
emaneti olan ruhu, Rabbimize teslim etmemiz gerek. Ruhun da, Allah’ın Zat'ından
başka bir istikameti olmadığı gibi talebi de yoktur. Buna rağmen Allah’ın
emrini yerine getirebilmesi ancak, Allah’ın emirlerinin, vücut ülkesindeki
tatbik edilmesine bağlıdır. Ancak bu yolla, yani nefsin tezkiyesine paralel
olarak hedefine ulaşır. Allah’ın Zat’ına vasıl olur.
Ruhun, Rabbine
dönebilmesi için önce ceset adı verilen bu hapishaneden kurtulması ve Rabbine
ulaşması gerekir. Mürşide ulaşmayan bir kişinin ruhunun, ceset adı verilen
hapishaneden Allah’a ulaşabilecek hüviyette kurtulması mümkün değildir. Mürşide
ulaşan kişinin ruhu ise Sırat-ı Müstakıyme ulaşır ve oradan bütün huzur
namazlarına ulaşır ve kılar.
RUHUN 19 HASLETİ
1- Sevgi
2- İman
3- Doğruluk
4- Adalet
5- Edeb
6- Kemalat
7- Cömertlik
8- Sükunet
9- İtaat
10- Sabır
11- Tevazu
12- Kanaat
13- Şükür
14- Ketumiyet
15- Hakikat
16- Meziyet
17- Vefa
18- Samimiyet
19- Tevhid
Allah razı olsun.
Burhan AKSU