Gönüllere yansıyan huzur âleminizden,
Şükür tecelli eden mana kaleminizden,
Mevlana yolunda aşk dolu kaseminizden,
Nasibimi almayı dost, nasılda özlerim...
Her insanın içine döşenmiş bir kâinat,
Ruhu demlenmiş durmuş-sırlanmış abu hayat!
Her gün aynı şikâyet, yaşar ön yargı bayat:
Bulamazsam diyeni arar durur pınarı,
Ormanda pürüzsüzce büyüyen gür çınarı…
Güven çadırında sır, deva bulunmadıkça
Artar da artar acı, tutmaz olur ayarı…
Kahkahası sahtedir, girmişsen sofasına
Ön yargı getirilir, yenilir sofrasında!
Boşuna çalarım ney, dinler kalpleri liri
Notası değişir lakin Hak sözdür bestelerim!
Aslında ağlarım yar, gülsem de içten içe
Elim kolum bağlıdır, niçin koşulur hiçe?
Çiğnendikçe sakızım, döndü yanan kerpiçe…
İmdat arar gibiyim gözyaşımı silerim
Acıya sabredersem sözüm geçer buluta,
Der, demiri atarım limanımda umuda
Kalbimde bu teselli, hayır dua dilerim...
Bedenini aleni gösterdiğin kadar,
Kalbini fısıltıya aç, bırak etsin firar…
Nihai kıyametim bekler, kefenim sarmış
Bekliyor mahşerimi, toprak emanete yar…
Ömrümüz hızla geçer, ararım bir tek selam
Yarenin dillerinde güzel söz olsun kelam!
Dostlarım toplanıp da okunduğunda selâm
Döndüğüm yer mahşerim- Kâbe’deyim bileyim…
Saffet Kuramaz