Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 28.06.2018
Okunma Sayısı : 1693
Yorum Sayısı : 1

DUA, DAVET,

           Her hangi bir işimizde Allah’ı yardıma çağırmaktır, davet etmektir.

           Peygamber Efendimiz s.a.v. hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:

           “ Allah bir kula icabet etmek istediğinde ona dua etme iznini verir. “

           “ Aziz ve Celal olan Allah’a yeryüzünde en sevimli amel duadır..”

           “ İbadet, dua eden mü’minin  ruhunun yükselerek Allah’a ulaşmasıdır.”                     Tirmizi, Davat. 112

           “ Dua mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”

           “ Dua rahmetin anahtarı ve karanlığın meşalesidir.”

           Resulüllah s.a.v yine bir hadisi şeriflerinde şöyle buyururlar:

          “Allah katında, duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” (Tirmizî, Deavât, 1/3370)

          “Bütün ihtiyaçlarınızı Allah’tan isteyin, hatta ayakkabı bağınızı bile!.. Çünkü Allah kolaylaştırmazsa, ayakkabı bağını elde etmeniz bile kolay olmaz!” (Beyhakî, Şuab, II, 41/1118)

25/FURKÂN-77: Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ(lizâmen).                                                                                                    (Onlara): “Rabbim, dualarınız olmasa size değer vermez. Oysa siz yalanlamıştınız. Fakat (azap) kaçınılmaz olacak.” de.

          Dua; “Her hangi bir işimizde Allah’ı yardıma çağırmaktır, davet etmektir.”

          Dua kalbinizden tam bir tevekkülle olursa Rabbim o duaya mutlaka icabet eder.

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).                               Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).

          Dert ve sıkıntıya düşmek, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından üstündür.  

          Dertsiz dua soğuktur; bir işe yaramaz. Dertli dua ve yalvarma, gönülden, aşktan gelir.” (Mevlâna, Mesnevî, çev. Veled İzbudak, I-VI c., MEB Yay., İstanbul, 1995, III, 203, 204)

          Allah, senden ne alırsa ona karşılık sana bağışta bulunur...
          Bağını mı yaktı! Sana bağ dolusu üzüm bağışlar; dert içinde neşe verir.” (Mesnevî, III, 1872, 1873)
          Ne güzel, ne mübarektir bu ağrı, sızı. Ne mutlu, ne kutludur bu hastalık; ateş, dert ve gece uykusuzluğu!
          İşte Allah, bana yaşlılığımda lütuf ve kereminden böyle bir hastalık, böyle bir illet verdi;
Sırt ağrısını ihsan etti de her gece yarısı beni uykudan uyandırdı. Bütün gece manda gibi uyumayayım (da Allah’ı anayım, O’na dualarda bulunayım) diye bana dertler, ağrılar bağışladı.

          Kardeş! Karanlık yere, soğuğa, derde, kırıklığa ve hastalığa sabretmek,
Âbıhayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıklarda gizlidir.

           Allah cc. O halde onlar da benim davetime icabet etsinler buyurmaktadır. Peki Rabbimiz bizi nereye davet etmektedir?

           Allahüteala’da bizleri kendi zatına davet etmekte ve bizim de bu davete icabet etmemizi istemektedir.

10/YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).                                                                                                                 Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.

          Allahütealâ diyor ki: "Allah selâm yurduna davet eder."

          Selâm, selâmet, salim, İslâm, teslim, Müslim, Müslüman kelimeleri (28 ayrı açıdan 28 kelime türeyebilir ) "slm" kökünden gelmektedir. Bilelim ki "sin", "lâm" ve "mim" den oluşan, "slm" kökünden gelen bu kelimeler, Kur'an’ı Kerim'de en çok mânâlandırıldığı şekliyle "teslim"i ihata eder. Onun için Allahütealâ'nın selâm yurduna davet etmesi aslında teslim yurduna davet etmesidir.

          Allahütealâ, Allah'a ulaşmayı dilemeyi ve ruhun ölmeden Allah'a ulaşmasını, 12 defa farz kılmıştır. Mutlaka ruhun Allah'a ulaşması lâzımdır. Allah'a ulaşınca teslim olur. Buradaki "selâm" kelimesinin muhtevası, teslimdir. Çünkü Allahütealâ, ayet-i kerimede buyuruyor ki: "Allah kimi, o selâm yurduna ulaştırmayı dilerse, o kişiyi Sıratı Mustakîm'e ulaştırır."

          Sıratı Mustakîm'e ulaştırırsa ne olur?

4/NİSÂ-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).                                  Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).

           Bu bana yönlendirilmiş yoldur diyor Allahüteala.

15/HİCR-41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîmun).                                                Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”

           Bu yol Allah’a ulaştıran yoldur..

6/EN'ÂM-126: Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne).                                                                                             Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için ayetleri ayrı ayrı açıkladık.

          Hidayet ise Allaha ulaşmaktır. Allah’a vuslattır.

3 / ÂLİ İMRÂN - 73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah'a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).

2 / BAKARA - 120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.

          Net olarak Allahütealâ bizlere Sıratı Mustakîm'in hidayete erdirdiğini, Allah'a ulaştırdığını söylüyor. Allah'a ulaşan ruh, Allah'ın Zat'ında yok olur, ifna olur. Bu, ruhun Allah'a ulaşması ve O'na teslim olmasıdır. Seyr-i sülûk adlı bir yolculukla, insan ruhu Allah'a ulaşmış ve Rabbine teslim olmayı başarmıştır.

          Burada Allahütealâ "selâm yurdu" demekle, Allah'ın Zat'ını kastediyor. Allah'ın Zat'ı, teslim yurdudur. Ne kadar ruh varsa hepsi Allah'tan gelmiştir ve Allah'ın Zat'ına mutlaka geri dönecektir. Ne zaman ruh Allah'ın Zat'ında yok olursa, işte o zaman herkes için asıl hedefe ulaşmak söz konusudur. Allah'ın Zat'ında yok olmak, vuslata nail olmak, ruhu Allah'a hayattayken teslim etmek, Allah'ın 12 defa farz kıldığı bir hususu gerçekleştirmek demektir. Allahütealâ, son derece açık olarak: "Allah'a dön ve teslim ol." diyor:

39 / ZUMER - 54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

          "Allah selâm yurduna (veya teslim yurduna) davet eder ve kimi dilerse onları Sıratı Mustakîm'e ulaştırır. O Sıratı Mustakîm ki, Allah'a ulaştıran yoldur."

          “Davet, Allah'ın Zat'ınadır.

 

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

 

( Dua, Davet, başlıklı yazı mihrimah tarafından 28.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.