Zambağı gecede biten
Kinayeli acı.
Şehrin başı göğe erdi işte
Göktü çöken
Kanlı gecede.
Zaman bir nifak,
Bir beyit kadar
Yeknesak tümsek
İçindeki acıya inat.
Şaibeli kuşları var evrenin
Şifreli iç çekişleri
Kalem denen engebenin:
Aslına biat sırları
Bir bir ifşa ederken
Kara kaplı defterin
Kopuk sayfalarında gizli matem.
Demlendikçe mevsimden taşan
Bir bulutum.
Bulut kadar olmasa da ufkum
Ansızın cereyan eden bir düşün
Saf aşığıyım.
Kem gözlerinde isten nemalandığım
Şehla yüreklerinde
Köz bildiğim rivayetlerin
Anbean kundaklandığım.
Tenezzül etmese de kimim kimsem
Yok madem…
Ah, ardışık acılar…
Ah, arpacı kumru sevdam
Bir yanım bozgun
Bir yanımda toz bulutum.
Hörgücünde nemin
Saklı akça pakça söz deryaları
Seyrüseferinde matemin
Gizil bir kanat adeta
Evrenin feveranı.
Külliyen yalanmış sevdiceğim
Söylediklerin değil de
Söylemediklerine tutkunum
Zaman zaman.
Göğün feri sönemedi gitti
Elemin kefeni mademki
Gün ve gece yazdığım her şiirdi
Şimdi tutsaklığım da mı yalan?
Tutanaklara geçirdiğim her kelam
Belli ki;
İfası erdem
İfşası gizem
İndinde maneviyatın
Hep o derin matem.
Küllerine meftunum
Ölümüne sevdiklerime
Daha bir vurgunum
Gün geceden kopup da
İçimin aksanında
Fırtınalar kopsa da meramım
Ne yerde ne gökte
Konuşlu olduğum
Bu deli devran.
Hüviyetim kayıp bir düş kadar
Tutarsızlığımın da sicili:
İhaneti her yüklemin
Geceden yana dertliyim
İçten dışa taşan
Sevgimin nazarında
Bir köhne zihniyetim
Yüreği hala dünkü asırda.