NASIL BECEREBİLİYORSAK!

Tam anlamıyla ifade etmek gereki ki; inanılmaz komplo teorileri kurabilen tek milletiz.
   Mutlaka dikkatinizi çekmiştir; Canım Türkiyem' de çok sık gündem değişir ve anında, istisnasız yediden yetmişe herkes fikir(!) beyan etmeye başlar.
Öyle ki; sosyal medya başta olmak üzere tüm yazılı ve görsel basın isteseniz de, istemeseniz de gözünüze gözünüze sokar olayları.
 Ne yana dönseniz; farklı farklı eleştiriler, yorumlar sizi canınızdan bezdirir. 
Oysa daha dün, başka bir konu vardı gündemde!
  Geçen hafta seçimler yapıldı. Yaklaşık iki aydır, seçimle yattık, seçimle kalktık ve  daha "Şükürler olsun bitti, sonuçlar Memleketimiz ve Dünya için hayırlı olsun!"  bile diyemeden, kendimizi bir insanlık dramının karşısında bulduk.
Bir anda, nasıl olduysa; arka arkaya çocuklar kaçırıldı. Medyada minik Leyla'nın, Eylül'ün cansız bedenlerinin yer aldığı fotoğraflar ve yeniden "İdam!" nidalarının yer aldığı paylaşımlar ve haberlerle yüreklerimiz dağlandı.
Her kafadan ayrı sesler çıkıyor, herkes olayları kendi penceresinden bakarak yorumluyor.
Emniyet güçleri, sağlık kuruluşları, savcılar bile henüz bir kanıya varamamışken; bazıları sanki oradaymış gibi, sanki yetkiliymiş, dedektifmiş gibi sonucu özetliyor:
"Zavallı kız kürtmüş! Devlet kürt vatandaşına sahip çıkmıyor!"
"Kıza tecavüz eden, öldüren şu partidenmiş!"
"Zavallı çocuk Dinciler tarafından katledilmiş!"
"O kızı öz Amcası terörist infaz etmiş!"
Daha neler, neler...
Bu tür yazıları sizler de gördünüz eminim.
Bazılarınız insani refleksle onlara katıldı, yorum yazdı. 
Bir kısmınız inanmadı, diğer bir kesim de sessiz kaldı.
Bu sefer onun için ortalığı ayağa kaldırdılar: 
"Neden sesiniz çıkmıyor ha! Neden susuyorsunuz? 
Yoksa siz de o sapıklardan yana mısınız!" diye suçlamalar başladı.
Kardeşim bi dur yaa...
Bir bakalım bakalım olay nasıl olmuş, yetkililer anında işin içine girdi ve araştırma yapıyor. 
Sonucu bekleyelim.
Bir vahşet var ortada, üstelik olayın merkezinde çocuklar yer alıyor!
Nasıl oluyor da insanlığımızı unutup, o melekler üzerinden ayrışıyoruz?
Bu vahim olayları kim yapmışsa hep birlikte şiddetle ve nefretle kınamamız gerekirken; neden hala "Senin tarafın, benim tarafım!"deyip kutuplaşıyoruz? 
Hangi akla hizmet ediyoruz?
Ben bunları yazarken bazılarının;
 " Haysiyetsiz kadın, sen onları mı savunuyorsun?" dediklerini duyar gibi oluyorum.
Asla!
Ben bir kadınım ve anneyim. Beni tanıyanlar, yazılarımı okuyanlar şunu çok iyi bilirler: Ben insanım ve ne olursa, kim olursa, etnisitesi, inancı, yaşam tarzına bakmadan her insanın yaşam hakkı ve özgürlüğünü savunurum. 
Hele hele bu çocuksa durum ben de daha fazla hassasiyet yaratır.
   Anlatmak istediğim şey şu; Bizler sabırsız insanlarız, söylenenlere hemen inanıp sokaklara dökülüyoruz. 
Önce dinlemeyi öğrenmemiz lazım.
Sonra farklı kanallardan sağlamalar yapmamız lazım.
Yetkililerin açıklamalarına kulak vermemiz lazım...
   Gelelim asıl meseleye, benim düşüncelerime.
Kafama takılan bazı şeyler var: Neden bazen bazı olaylar  hep üstüste geliyor?
Mesela bir ara tersane olayları vardı gündemde hatırlayın. Hemen her gün bir veya birkaç işçi hayatını kaybediyordu.
Sonra nasıl oldu anlamadık, bir anda bıçak gibi kesiliverdi ve bir daha hiç bir işçinin öldüğünü duymadık çok şükür.
Sonra arka arkaya, önce Soma olmak üzere bir çok maden kazası yaşandı ve onlarca vatandaşımız bir dilim ekmek uğruna o karanlık dehlizlerde patlamlar ve kazalar sonucu can verdi.
Bizler onların acısını hala yüreklerimizde ilk günkü gibi hissediyoruz.
Nasıl olduysa bir süre sonra bir daha maden patlamadı, kimse ölmedi.
   Hatırlayın yine bir ara arka arkaya kadınlar öldürüldü, taciz edildi, tecavüze maruz kaldı...
Hepimiz nefesimiz yetene kadar bağırdık, kadınlarımızın arkasında durduk.
   Şimdi de çocuk istismarları önlenemez bir boyuta geldi ve haklı olarak hepimiz onlar için bir şeyler yapma telaşına düştük.
    Buraya kadar herşey normal ve herşey insani. 
Kabul ediyorum ama kabul edemediğim bir şey var: Neden bu tür olaylar arka arkaya oluyor ve daha sonuca varmadan bir anda gündemimizden çıkıveriyor?
Bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama benim düşüncem pek iç açıcı değil.
Siz buna komplo teorisi diyebilirsiniz belki ama ben bazı odakların ülkeyi karıştırmak için, Canım Türkiye'min insanlarının can damarlarına basarak amaçlarına ulaşmak istedikleri kanaatindeyim. 
Bazıları hatalarını, kusurların ı ört bas etmek için, bazıları işi ranta çevirmek için, bazıları da ülkenin kaosa sürüklenmesi için uğraş veriyormuş gibi geliyor bana.
Yoksa Dünyanın her yerinde, özellikle en medeni bildiğimiz ülkelerde de bu tür olaylar meydana geliyor ve bizimkinden az değil bilesiniz! 
Onlar da bu tür şeylerle sürekli mücadele halindeler.
Bizden farkları; oralarda daha az manüplasyon yapılıyor ve insanlar bu konuyla bilinçli bir şekilde mücadele ediyor.
Biz ne yapıyoruz?
"Senin adamın yaptı!"
"Yandaşlar yaptı!"
"Candaşlar yaptı!"
NE OLUR SİZ YAPMAYIN, NE OLUR!
Daha fazla sağduyu, daha fazla hassasiyet hem insanımızın kafasını karıştırmaz, hem de bizi daha çabuk doğruya götürür.
Bu arada;
"KADIN-ÇOCUK, İNANAN- İNANMAYAN, ETNİK KÖKENİ, YAŞAM TARZI NE OLURSA OLSUN; İNSANA ZULMEDEN BÜTÜN ZİHNİYETLERE KARŞIYIM VE ONLARI BÜTÜN KALBİMLE KINIYORUM.

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
03.Temmuz.2018
( Nasıl Becerebiliyorsak! başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 4.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.