Güzelim bahar ayları geçip gittikten sonra yaz da geldi geçiyor bile...
Havalar sıcaklaştı haliyle, okullar tatile girdi... Seçimlerde bitti,
üniversite sınavları da... Şehirlerde yaşayana bir çok aileler deniz
kenarlarına akın etmeye başladılar yavaş yavaş... Dediklerine göre bu sene
turistlerde bolmuş memlekette. Eeee, daha ne olsun bundan iyisi Şam da
kayısı...
Emekliler temmuz ayında zamlı maaşları da alacaklar. Hayat ara sıra boğsa da bizleri,
yazın az da olsa masraflar düşüyor... Yakıtlar azalıyor, elektrikler az
yakılıyor... Hayat sıksa da, boğsa da bazı zaman, sabır her şeyin ilacı... Sıkı
ve sağlam dostluklar kurmaya bakın, onlar, o dostlar, karanlıkta parlayan
yıldızlar gibidir... En karanlık zamanlarınızda size ve ruhunuza ışık
saçarlar...
Deniz kenarları da dolup taşacak haliyle... Aman çocuklar aman dikkat edin de
ailenizi, sevenlerinizi hüzünlere gark etmeyin... Yüzme bilseniz bile, dikkatli
olun. Özellikle Karadeniz'de ve Marmara'nın Boğaz Kısmında denize girerken çok
dikkatli olun da sonradan analarınız babalarınız dizlerini dövmesinler...
Denizler tuzlu olduğu için yine de insanı kaldırırlar bir şekilde, oysa
göllerde tuz oranı az olduğundan oralarda suya girerken çok daha dikkatli olmak
lazım... Hele de küçük göletlerde balık tutmaya kalkan çocuklarımız mutlaka ve
mutlaka can yelekleri giyinsinler bot ile açılırken...
Bir de Anadolu'da bazı şehirlerin kanal ve kanaletleri var oralarda ne kadar
iyi yüzme de bilirseniz bilin asla suya girmeyin ki gözünüzün bebeğine bakan
ailelerinize de size de hayat zindan olmasın... Yüzme bilmeden simit ile
şamriyel dedikleri lastik ile de denize girmeye çalışırsanız bile yanınızda
mutlaka iyi yüzme bilen birisi olsun... Denizin ve güneşin tadına tabi ki doyum
olmaz, ancak dikkatli olmak ve tedbiri elden bırakmamak da hem sizi hem de
sevdiklerinizi bir çok tehlikeden illa ki koruyacaktır...