Bakımsız bahçenin ortasında, metruk bir ev ihtişamıyla yıllara meydan okumaktaydı. Yığma tuğlaların arasında kalaslar çürümüş, pencere çerçeveleri bel vermişti. Mahalle çocukları camları kırarak eğlenmişti. Yeşillenen kiremitlerde kumrular yemleniyordu. Bahçe duvarının üzerinden kaldırıma incir ağacının dalları uzanmış meyveler neredeyse parke taşlarına değmekteydi. İki yaşlı kadın biri diğerinin koluna girmiş kendi aralarında konuşarak sallana sallana kaldırımda yürüyordu. Kısa boylu olanın yüzü asılmış dert yanıyordu. “Ah ah! Bizim damat uzun sefere çıktı. Bir ay yok. Bebek de olmayınca kız yerinde durmuyor, bir orada bir burada.” Diğeri düşünmeden konuşmak istememiş laflarını tartıyordu. Söze girecekken metruk evin kapısı açıldı. Sarhoş bir adam belirdi. Üstü başı dağılmış ayakta zor duruyordu. iki büklüm olup kustu. Kapı kanadından destek alıp doğruldu. Sağa sola bakıyordu. Kadınlar göz göze gelmemek için başlarını eğip hızlandılar. Dalların altından geçerken “Kulağını ver Hasibe. Damatla konuş. Açılmasın uzak denizlere.” “Parası güzel.” “Güzel de, bak şu eve! Sahipleri yurt dışına yerleşti. Satmadılar da... Anladın mı dediğimi?” “Anladım, anlamaz olur muyum!”

( Metruk Aşk başlıklı yazı E.Kirişçi tarafından 8.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.