Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 17.07.2018
Okunma Sayısı : 1047
Yorum Sayısı : 4


Öncelikle  ''  biz ''  ve  ''siz''  diye  bir  ayırım  yapmak  zorunda  kaldığım  için  özür  dileyerek  başlayacağım  yazıma  ve  biz  kim  siz  kim oradan  başlayacağım  konunun  daha  netleşmesi  için.

Biz : Fethullah  Gülen  denen  alçağın  kandırdığı  insanlarız.
Siz : Fethullah  Gülen  denen  alçağın kandıramadığı  insanlarsınız.

Biz: Cumhurbaşkanımız  Recep  Tayyip  Erdoğan,Fethullah  Gülen'e  '' Pensilvanya  Hahamı ''  deyinceye  kadar  Fethullah  Gülen'e  toz  kondurmayan,  ona  ''  Hocaefendi ''  diyen  koyunlar, cahil  sürüleri,  beyni  örümcek  bağlamış  yobazlarız.
Siz : Fethullah   Gülen'e  her  zaman  ''Azılı  bir  Atatürk  ve  Devlet  düşmanı ''  Diyen  gözleri,  kulakları,  idrakları  açık, uyanık  ve  aydın  insanlarsınız.

Ve  hepsinden  önemlisi

Siz,böyle  bir  tehlikeye  karşı bizleri  binlerce  kez  uyardığınız  halde  biz  sizin bu uyarılarınıza  kulak  asmadık

Ama  bütün  bunlardan  daha  da  önemli  olan   hususlar  var: 

Sizin  işaret  ettiğiniz  o  büyük  tehlike  bir  gün  gelip  de  başımıza  bomba,  kurşun  olarak yağdığında  biz  ''  Allahu  Ekber ''  nidalarıyla  caddelere,  sokaklara,  meydanlara,  köprüye  -  elinde  tek  bir  silah  olmaksızın -  koşanlarken  siz  '' Vurun  kafayı yatın.  Bu bir  tiyatrodur''  diyenlerdiniz. 

Biz  ''  En  kötü  demokrasi,  en  iyi darbe  yönetiminden  daha  iyidir''  diyerek  demokrasiyi  ve  vatanın  bekasını  sağlamak  üzere  selalar  eşliğinde  252  şehit, 2000 den  fazla  gaziye  mal olan  bir  ölüm  kalım  mücadelesinin  içine  girmişken  siz  -  sanki  her  gece  erkenden  uyuyormuşsunuz  gibi,  sanki  o  bomba  sesleri  arasında  uyumanız mümkünmüş  gibi  -  ''  Bu  saatte  sela  okuyarak  benim  uykumu  bölmeye hakkınız  yok''  diyerek cami  basıp  imamları,  müezzinleri  tartaklayanlardınız. Bomba  sesinden  değil  de  sela  sesinden  rahatsız olanlardınız.

Biz  tankların önüne  doğru  koşarken  siz  ATMlere,  marketlere  koşanlardınız. 

Biz  '' Allah'ım  bizlere  yardımcı  ol''  Diye  dualar  ederken  siz  '' Heyooooo. Nato  ya  da  AB  müdahalesi  geliyor.  Bu  sefer  Tayyip'in  işi  bitik''  Diyen  hatta Cumhurbaşkanımızın  yurt  dışına  kaçtığı  yalan  haberlerini   yayan,  AB  ya  da  Natodan  gelecek  müdahalenin  vatan  ve  millet  için  en  hayırlı  sonuçları getireceğine  inanan  vatanseverlerdiniz (!)

Şimdi  tüm  bunları  yazdıktan  sonra  neden  biz  Fetö  denen  alçağa  inandık  da  siz  inanmadınız,  bunu  anlatmama  gerek  kaldı  mı? Kalmadı  aslında  ama  yine  de  anlatacağım  belki  sadece  birinizin  o  kalın  kafasına  girer  ümidiyle. 

Evet,  biz  geçmişte ''  Hocaefendi''  bugün  ise  ''  Fetö ''  dediğimiz  bu  alçağa  inandık. 

Pek  çok  sebeplerle inandık: 

1- Müslüman  uyanık  olmalıdır  aslında.  Lakin  dünyada  en  kolay  kandırılabilen  de  yine  Müslümandır.  Hele  hele  de  birileri  ortaya  çıkıp  ''din,  iman,  mukaddesat''  diyorsa  Müslümanı  kandırmak  kolaydır.  Zira  Müslüman  karşısındakinin  bir  münafık  olduğunu  kolay  kolay  anlayamaz.  Çünkü  Müslüman  bilir  ve  inanır  ki  Müslüman  yalan  söylemez. Biz  de  Fethullah  Gülen  denen  bu  haine  işte  bu  sebeple  inandık.  Ta  ki  İslamın  emri  olan  örtünme  için ''  Füruattır '' ( Teferruat, önemsiz  bir  ayrıntı )  deyinceye kadar. 

2-  Ona  özellikle  de  okulları  ve  dersaneleri  sebebiyle  kandık. Çünkü  artık  devlet  okullarında  öğrenciler  öğretmenlerin  g.tüne  parmak  atarken,  o  terbiyesiz öğrenciye  bir  tokat  atan  öğretmen  mahkemelerde  sürüm  sürüm  sürüm  süründürülüp  hatta  meslekten  ihraç edilirken  Fetö  okullarında  ve  dersanelerinde  tam  bir  disiplin muazzam  bir  düzen  vardı. Evinde  annesine  ''  lan  kalk  bana  bir  su  getir''  diyen, elbisesini,  çorabını sağa  sola  fırlatan  asi  çocuk,  o  okullarda  veya  dersanelerde  dört  dörtlük  düzenli  ve  disiplinli,  anaya, babaya,  öğretmene  saygılı  bir  insana  dönüşüyordu. Kız  arkadaşını  yatağa  atmaktan  başka  derdi  olmayan  delikanlı, manita  yapmaktan  başka  derdi  olmayan  kızımız  o  dersanelere  girdikten  sonra  birbirlerine  ''  abi,  abla, ''  diyen  düzügün  insanlara  dönüyordu.  Biz  öyle  görüyorduk  dışarıdan  bakınca. Aslında  işin  içinde  din  konusu  olmasa  siz  de  öyle  görüyordunuz. 

3-  Yurt  dışında  açılmış  olan Fetö  okullarında  gördüğümüz  şey  dalgalanan  Türk  bayrakları,  her  gün  okunan  İstiklal  Marşımızdı.  90  dan  fazla  ülkede  okullarda  Türk  kültürü aşılanıyordu  çocuklara(!)  Böyle  zannediyorduk.  Hatta  öyle ki Bülent  Ecevit,  Erdal İnönü  ve  daha  pek  çok bizim  ülkemizin  liderleri  bu  okullardan  övgü  ile  bahsediyordu.  Yani  kandırılan sadece  biz  değildik. O  okulları  da  aslında  biz  nasıl  görüyorsak  siz  de  öyle  görüyordunuz.  Tek  tereddütünüz  o  okullarda  sıralar  üzerinde  bale  yapan  değil  namaz  kılan öğrencilerin  olmasıydı. 

4- Fetö  dersanelerinde  okuyan  öğrenciler  her  sene  Üniversite  sınavlarında  olsun  KPSS  de  olsun,  ya  da  başka sınavlarda  hep  en  başarılı  öğrenciler  oluyordu.  Müneccim  olmadığımız  için  soruların  çalındığını  bilemiyorduk  tabii  ki. Ve  aslında  sizler  de  '' Başarılı  dersaneler''  Diye  çocuklarınızı  o  dersanelere  gönderiyordunuz.  Bizden  tek  farkınız: Bazılarınız  dersanelerin  Fetö'ye  ait  olduğunu  görünce  çocuklarınızı  geri  alıyordunuz,  bazılarınız  ise  '' Aman  bir  üniversite  kazansın  da  sonrasına  bakarız''  deyip  aldırmıyordunuz. Yani    malum  duygusal  sebepler...

5- Türkçe  Olimpiyatları...  Milyarlarca  dolar  harcasan  yapamayacağın  bir  ülke  tanıtımı  yapılıyordu  o  olimpiyatlar  sayesinde.  Öyle  görüyor,  öyle  inanıyorduk. 

6- Gelelim  en  önemli  sebebe:

Bizler  Fetö'ye  inanırken  kimler  onun  aleyhinde  ona  bakıyorduk.

Bizleri  uyaranların  en  az  % 80 i  aslında  bize  ''  Fetö  Kötüdür '' Demiyorlardı.  ''  Din  kötürdür''  diyorlardı.  Aslında  din  de  değil,  özellikle  İslam  Dini...İşte  o  sebeple bizler,  birileri  ''  Fetö  kötüdür''  dedikçe  inadına  dört  elle  sarıldık  Fetö'ye

Bizden  olan  ya  da  bize  yakın  olanlar  içinde  de  ''  Fetö  kötüdür ''  Diyenler  oldu.  Mesela  rahmetli Necmettin  Erbakan...Mesela  Kadir  Mısırlıoğlu...Onlara  da  inanmadık.  Çünkü  ta  MSP  döneminden  beri Necmettin  Erbakan  pek  çoğumuz  için  '' Yeşil  Komünist''idi. Kadir  Mısırlıoğlu  ise Mehmet  Akif'e  dil  uzatan,  Selahattin Eyyubi'ye  ''Ayyaş ''  diyen  bir  bunaktı. Dolayısıyla  ona  da  itibar  edilemezdi. 

Necmettin  Hablemitoğlu,  Uğur  Mumcu,  Aytunç  Altundal  gibi  değerli  yazarlar  da  bizleri  Fetö  konusunda  uyardı  ama  doğru  oturup  doğru  konuşmak  gerekirse  onların  kitaplarını,  yazdıklarını  zaten  okumuyorduk. Neden  mi  okumuyorduk?  kısaca  onu  da  izah  edeyim:

Bir  gün  bir  televizyon  programında  bir  paşa (  ismi  lazım  değil  ama  soran  olursa  özelden  adını  yazabilirim. ) '' Yahu  hangi  kuruma  gitsem  karşıma  incecik  bıyıklı,  temiz  yüzlü,  takım  elbiseli  aynı  tip  insanlar  çıkıyor ''  diyerek  Fetö'nün   elemanlarını  işaret  ediyordu.  İşte  o  zaman  ben  kendi  kendime  ''  Tertemiz,  pırıl  pırıl,  üstelik  temiz  yüzlü  olduğunu  bizzat  kendin  söylediğin  bu  insanların  nesinden  şikayet  ediyorsun  ki  paşa ! Demek  ki sen  tertemiz  Müslümanlardan  rahatsız  oluyorsun?''  demiştim. İşte  yukarıda  isimlerini  saydığım  yazarlar  da  bu paşa  ile  aynı  dili  kullanıyordu.  O  sebeple  biz  onlara değil  Fetö'ye  daha  fazla inanıyorduk.

Mesela  1999 yılında  büyük oğlum  uzman  erbaşlık  sınavına girmek  istediğinde  sadece  bir  sene  İmam-  Hatip  Lisesinde  öğrenim  gördüğü  için  bu  sınava  alınmayınca  bunun  müsebbibinin  Fetö  olduğu  aklımın  ucundan  bile  geçmedi,  geçemezdi  de... ''  Din  düşmanları  oğlumu  sınava  bile  almadılar''  diye düşündüm. O  zamana  kadar  hep  kuşkuyla  baktığım  Fetö'ye daha  sıcak  bakar  oldum.

Kendi  adıma  söyleyeyim:  Hiç  bir  zaman  çocuklarımı  onun  yurtlarında,  okullarında,  dersanelerinde  okutmadım.  Bir  kez  olsun  kurban  derimi  ona  bağışlamadım.  Bir  kez olsun himmet  parası  ödemedim.  Kırık  Testi  ve  Kırık  Mızrap  dışında  hiç  bir  kitabını  okumadım,  hiç  bir  kasedini  para  verip  almadım. Bir  iki  Sızıntı  dergisi  okumak  dışında  ne  o  dergiye ne  de  Zaman  Gazetesine  abone  oldum.  Nur  cemaatinin  toplantılarına  gitmek  eğer  Fetöcülükse üniversite yıllarımda (  1974-1978  yılları  arası )  bir  kaç  defa katıldım  o  cemiyetlere.  Yani  Fethullah  Gülen'e  karşı  bir  sempatim  olmakla  birlikte  kesinlikle  müridi  olmadım. 

7-  Biz  17 - 25  Aralık  Olaylarında  artık  Fethullah  Gülen'e  ''Fetö ''  demeye  başlamışken  siz  '' Helal  olsun  hocam !  Bizim  bir  ayda yapamadığımızı ( Gezi Olayları )  sen  bir iki  gün  içinde  yaptın !''  Diyerek  eskiden  ''Fetö''  dediğinize '' Hocam !''  demeye  başladınız. 

Uzun  lafın  kıssası:  

Evet,  siz  bir  şeyler söylemiştiniz. Lakin  söylediğiniz  şey  ''  Fetö  Kötüdür ''  değildi.  Ya  da  söylediklerinizi  öylesine  cümlelerle  söylediniz  ki  biz  bunu  ''Fetö  Kötüdür '' değil  de  '' Din,  İslam  Dini  Kötüdür ''  Diye  algıladık.  Çünkü  siz  hâla  '' DİN  TOPLUMUN  AFYONUDUR '' Başlıklı  yazılar  yazıyorsunuz  edebiyat  sitelerinde. ( Bu  sitede  değil )  Hem  de  bizim en  gıcık  olduğumuz kitapları  kaynak  göstererek : Derin Düşünce,  Komünizm, Marx, Marxizm, Materyalizm, Sosyalizm, Türk Solu...

Siz  ''  Biz  zamanında  sizi  uyarmıştık''  derken  hâlen  bizleri  Fetö  gibi  hainlerin  kucağına  itiyorsunuz  farkında  olmayarak...  Ya  da  bunu  özellikle yapıyorsunuz  (  Özellikle  yaptığınıza daha çok inanıyorum ) 

Ve  benim  Ülkücü(!)  kardeşlerimden  bazıları !

Sizlerin  pek  çoğu  daha  ana  rahminde  bile  değilken  ben  kafamda  Devrimcilerden  yediğim  dayağın  izlerini  taşıyan  25  yaşında Ülkücü bir öğretmendim.( 6  Mayıs  1979...Deniz  Gezmiş'in  idam  edilişinin  7.  Sene-i  devriyesinde )   O  bakımdan   gençler  bilmese  de  ben  bilirim  bizleri.  Şimdi  hiç biriniz  bana  ''  Biz  de  uyarmıştık.  ''  Hikayesi  anlatmasın. 

Eğer  hâla ''  Kanımız  aksa  da  zafer  İslamın ''  Diyen  Ülkücülerdenseniz bir  zamanlar  sizin  de  Fetö'ye en  azından  sempatiyle  bakmamış  olmanız mümkün  değil.

'' Biz  onlardan  değiliz.  Biz  Gök  Tengriciyiz''  Diyen  Şamanistlerseniz  zaten  Ülkücülükle  bir  alakanız yok.  Başka  kapıya...
 
Ve  son  söz:  Sizler  ''  Din  toplumun  afyonudur ''  Diyen  Karl  Marks'ın  yolundan  giderek  vatansever Atatürkçüler (!) oldunuz.  Biz  ise '' Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur.Türk milleti daha dindar olmalıdır.'' diyen  Mustafa  Kemal Atatürk'e  kulak  verdik,  Atatürk  düşmanı(!)  olduk. Olayın  özü  bu.  

( Biz Niçin Kandık Fetö'ye? Siz Niçin Kanmadınız? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 17.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.