Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 20.07.2018
Okunma Sayısı : 3055
Yorum Sayısı : 6



Geçen  bölümde  Allah'ın,  İskender  Evrenosoğlu'na  ilk  emir  olarak  ''  OKU ! NE  OKUYACAĞIN  SANA  BİLDİRİLECEKTİR''  Ayetini(!)  gönderdiğini  yazmıştım.  Şimdi  bakalım  Yüce  Allah  İskender  el  Ekber kulundan  neleri  okumasını  istemiş  daha  sonra:

OKU NECM SURESİNİN 19 VE 20İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE

ENBİYA SURESİNİN 32 VE 33ÜNCÜ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU AZHAB SURESİNİN 27, 28 VE 29 UNCU AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU. ARAF SURESİNİN 14 VE 15 İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU MAİDE SURESİNİN 9UNCU AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU. KEHF SURESİNİN 10, 11 VE 12 İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
ZÜMER SURESİNİN 23 ÜNCÜ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU. MAİDE SURESİNİN 28İNCİ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU. BAKARA SURESİNİN 126INCI AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 
OKU FUSSİLET SURESİNİN 12 İNCİ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE. 

İnsan  tabii  ki  merak  ediyor:  Yüce  Allah  neden  ''  Kur'anı  Kerimin  tamamını  oku !''  dememiş  de  içinden  ayetler  seçerek  ''  işte  bunları oku  ve  ezberle  ''  Demiş ? 

İşte  bu  sorunun  cevabını  bilmiyorum  ama  bu  arada   geçen  bölümde  ne  demek  olduğunu  bilmediğimi  söylediğim  ''Itla it  Türk'' tabirinin  manasını  da  buldum  yine  Risalet  Nurları  adlı  kitabın  içinde...

KİTABIN ADINI, KEŞFİNİ YENİ AÇTIĞIMIZDA BİLDİRMEDİK Mİ? ONU ÜMMÜL KİTAPTAN AYIRIP YERİNİ AYLARCA BOŞ BIRAKMADIK MI? SONRA ONU TAMAMLADIK. RİSALET BURADA HABERCİLİKTİR. HABERCİSİN. NEBİ DEĞİLSİN. ITLA İT TÜRK DEMEKTEN DE MURADIMIZ AYNIDIR. 

Evet,  Itla  it  Türk   ''  Haberci''  demekmiş (!)  Ne  alaka? Bilemedim  vallahi.  Neyse...Asıl  önemli  olan  Allah'ın  bu  ayette(!)  İskender  kuluna  '' Sen  sadece  habercisin.  Nebi ( yani  Peygamber )  Değilsin ''  demesidir.

İskender  Evrenosoğlu yani  müridlerinin  İmam  İskender Ali  Mihr  dedikleri  şahıs  da  ''peygamberlik  iddiamız  yok''  diyor  hep.  Peygamberlik  iddiası  yok  ama  Allah'ın  hiç  bir  peygambere ( Hz.  Muhammed  de  dahil )  bahşetmediği   ayrıcalıklarla  donatılmış  durumda  ve  dahası  bir  peygamberde  hangi  özellikler  varsa  Mehdi Resul (!)  İskender  Evrenesoğlu'nda  o  özellikler  fazlasıyla  var.

Mesela  İskender  Evrenesoğlu  bir  kaza  geçiriyor,  Allah  hemen  ayeti  yolluyor

Sürur  Suresinden:

KAZA BİR İMTİHANDI. BİZ SENİN ŞÜKRÜNÜ ÖLÇTÜK. SÜRATİNİN 80 KİLOMETREYİ AŞMAMASI SENİN SABRININ ÖLÇÜSÜDÜR. 

Yüce  Allah,  arabasının  hızının  kaç  km  olması  gerektiğine  varıncaya  kadar  koruma  ve  kollaması  altına  almış  Mehdi  Resulünü(!).  Eh  kolay  değil  tabii  ki.  Peygamber  dediğinden  bir  sürü  göndermiş   dünyaya  ama  mehdi  resul  öyle  mi?  Ondan  sadece  bir  tane  gönderecek  başka  da  göndermeyecek.  Haliyle  onun  yeri  tamamen  ayrı.

Evet...İskender  Ali Mihr  peygamber  değil ama  bakın  neler  yapabiliyor?

Mesela  zırt  pırt  miraca  çıkıyor(!)  Hz.  Muhammed'in  sadece  bir  kez  geçtiği  Sidret-ül  Müntehadan  İskender  Ali  Mihr  Hazretleri  defalarca  geçiyor...Ama  yanlış  anlaşılmasın  o  bir  peygamber  değil (!)

İskender  el  Ekber  Hazretleri  arkasında  Hz.  Muhammed  olduğu  halde miraçta  namaz  kıldırıyor yani imamlık  yapıyor  ama  yine  yanlış  anlaşılmasın  o  bir  peygamber  değil(!)

Allah  Hz.  Muhammed'e  bile  ayetlerini  Cebrail  adlı  meleği  ile  gönderirken  İskender'e  önceleri  Cebrail  aleyhisselam  ile  gönderdiği  ayetleri  sonra  direkt  gönderiyor   ama İskender  bir  peygamber  değil (!) 

Ona  da  bir  kitap  indirilmiş  ama  o  yine  de  bir  peygamber  değil (!) Yerseniz  tabii  ki. 

Ve  hepsinden  önemlisi sizin  kafanızda  şu  soru:  Madem  ki  nebilik (  peygamberlik )  resullükten( habercilikten )  daha  yüksek  bir  makamdır  ve  iki  kavram  farklıdır, madem  ki her  nebi  aynı  zamanda  resul  ama  her  resul  nebi değildir  o  halde  neden  islamın  temel  şartı  olan  Kelime-i Şahadette  ''  Eşhedüen la  ilahe  illallah  ve  Eşhedüenne  Muhammeden  abduhu  ve  Resuluhu''  Diyoruz  da  ''Eşhedüen la  ilahe  illallah  ve  Eşhedüenne  Muhammeden  abduhu  ve  Nebiyyuhu''  demiyoruz?  ''  Resuluhu''  yerine  ''Nebiyyuhu''  olması  gerekmez mi?  Öyle  ya  Hz.  Muhammed sadece   resul ( Haberci)  değil  ki.  O  bir  peygamber ( Nebi ) [İskender  Evrenesoğlu'nun  '' Nebilik  sona  ermiştir  ama  resullük  devam  ediyor  iddialarına  binaen  böyle  konuşuyorum. Yanlış  anlaşılmasın. ]

Gelin  tekrar  Risalet  Nurları  adlı  kitabın  ilgili  Surelerinin(!)  ayetlerine  bakalım:

Sürur  Suresi

SANA KİTAP VERDİK. SEN KATIMIZDA İMAMSIN.

Bu  ayeti(!)  okuduğımda nasıl  bir  gülme  tuttu  anlatamam. Hemen  şöyle  bir  sahne  kurguladım:

Bir  kitapçıya  gidip  bir  kitap  beğeniyorum  ama fiyatını  öğrenince  bakıyorum  o  kadar  param yok  satın  almak  için.  Mahsun  bir şekilde  boynumu  büküp kitapçıya  ''  param  çıkışmıyor ''  Diyorum.  Kitapçı  bakıyor  ki  ben  o  kitaba  çok  meraklıyım  ''  Buyur  al.  Para  istemez.''  Diyor.  Tam  kapıdan  çıkarken  de  arkamdan  sesleniyor  '' Sana  kitap  verdik.  Bundan  gari  artık  imamsın.  Kafana  göre  takıl.  Hayatını  yaşa.  Bize  de  dua etmeyi  ihmal  etme.''  ))))  Böylece  ben  de  kitabı  olan  bir imam  oluyorum.  Ne  güzel  değil  mi?))))))

ARTIK ÖYLE BİR MERTEBEDESİNKİ BENİMLE YALNIZ VİRDDE DEĞİL, İSTEDİĞİN AN KONUŞABİLİRSİN. VİRDİN 5.000’DİR. 

Evet..Hazret  yüce  Allah'la  istediği an  konuşabiliyor  ama o bir peygamber  değil(!)

Ayrıca  insan  utanır.  Ben  gibi  bir  sıradan  insana  bile  Menzil  cemaatinde ( Tarikattır  aslında )  '' Virdin  5000 ''  demişlerdi.  Yani  yüzüme  bir  örtü  alıp  her  gün  dilimi  bile  kıpırdatmadan  5000  defa  ''Allah''  diyecektim. (  Bu  macerayı  da  az  sonra  aşağıda  yazacağım  kısmen ) Ben  gibi  sıradan  bir  insanın  virdinin  5000  olduğu  yerde mehdi,  üstelik  Ekber  olan  birinin  virdinin en  az  50.000  olması  gerekmez  mi? 

İnsan  Suresi(!)

SANA YARATILIŞININ BİR BAŞKA YÖNÜNÜ GÖSTERDİK. SENİNLE RABBİNİN ARASINDAKİ NURDAN İLİŞKİ YOLU GÖRDÜĞÜN GİBİ KULUMUZ MUHAMMED’DE DE BURADAKİ SENİN RUHU REVANIN OLAN MEHDİ’DE DE VAR SEN İMAM OLARAK KATIMIZDA NAMAZ KILDIRIRKEN SAĞ VE SOL TARAFINDAN BİZE KADAR UZANAN NURLAR ONLARIN İLİŞKİ YOLLARIDIR

O  Allah katında  imamlık  yapıyor.  Hem  de  Hz.  Muhammed'e imamlık  yapıyor  ama   o peygamber değil (!)

Allah-u  Teala Suresi:

MEHDİSİN. BÜTÜN ALEMLERDEKİ BÜTÜN TAİFELERİ İRŞADLA GÖREVLİSİN.

Hz.  Muhammed  dahil  bütün  Peygamberler  dünyadaki  insanları  irşadla  görevlendirilmiş  iken  İskender  el  Ekber  bütün  alemlerdeki ( Ki  kitabın bir  ayetinde (!)  bu  alemlerin  sayısı  18.000  olarak  verilir. ) canlıları  irşadla  görevli(!)  ama  o  asla  peygamberlik  iddiasında değil (!) 

Eveeeettt  şimdi  gelelim ispatlı  delilli  bir  palavraya:

İskender  El  Ekber'e  Yüce  Allah'tan  indirilen(!)  Risalet  Nurları  adlı  kitabın  Namaz  Suresinde (!)  Allah  şöyle  diyor:

İHSANIMIZ VAR. 

İHSANIMIZ VAR. 

Rabbimiz  olağan üstü  yetkilerle  bir  Mehdi (!)  dünyaya  gönderiyor  ama  onun  biraz  anlayışı  kıt  bir  insan  olduğunu  ya  da  kulaklarında  sorun  olduğunu  bildiğinden (  Bu  sorunları neden  gidermiyor  onu  da  anlamadım )  nedense  bazı  emir  ya  da  duyurularını  tekrarlıyor. Bir  kez  ''  İhsanımız  var''  demesi  yeterli  oysa...  Neyse  devam  edelim:

BUNDAN SONRA KENDİ ADINA TARİK VERMEYE YETKİLİ KILINDIN. MÜRŞİDİ KAMİL, ŞEYH, İSKENDER EL EKBER HAZRETLERİ OLARAK TARİK VERECEKSİN. BUNDA NEFSİNE AİT BİR HUSUS YOKTUR. GAVS HAZRETLERİ DE ARTIK SENİN ADINA TARİK VERECEK. O MEHDİ HAZRETLERİ TABİRİNİ KULLANACAK. SENİN ÖYLE SÖYLEMENİ HENÜZ İSTEMEDİK. ELBETTE BUNU MUHAMMET RAŞİT KULUMUZA BİLDİRDİK. 

Yani  efendim  İskender  Evrenosoğlu da artık  kendi  adına '' Şeyh  İskender  el  Ekber'' olarak  etrafına  mürid  toplayabilecek,  bir  şeyh  olduğunu  söyleyecek.  

Bu  kısım  o  kadar  önemli  değil.  Asıl  önemli  olan  Menzil  Cemaati  Şeyhi  Muhammed  Raşit  Erol  da  ''  Mehdi Hazretleri adına''  mürid  toplayacak (!)

Durun  burası  az  karışık  oldu  sanırım.  O  halde  kendimden  örnekle  açıklığa  kavuşturayım:

1989  Yılının  Ağustos  Ayında  görev  yapmakta  olduğum  Batman'dan  kalkarak  Adıyaman'ın  Kahta  ilçesine  bağlı  ve  herkesin  Menzil  olarak  bildiği  köye  gittim  bir  grup  arkadaşla.

Bu  arada  bir  hususun  altını  hemen  çizeyim:  Menzil  Cemaati  diye  bir  cemaat  yoktur  efendim.  Yani  Menzil  Grubu  bir  cemaat  değil  tarikattır  ve  o  tarikatın  adı  da Nakşîbendi  Tarikatıdır. 

Uzatmayalım,  Bir  öğle  namazından  sonra  '' Seyda  tövbe  verecek ''  Dendi.  ''Seyda '' dedikleri  tarikatın  o  zamanki  Şeyhi  Muhammed  Raşit  Erol'du. 

Bir  grup  vatandaş  toplanıp  Muhammed  Raşit  Erol'un  önünde  diz  çöktük  ellerimizi  birleştirip  onun  eliyle  birleştirdik.  O  da  Arap  olanlara  Arapça,  Kürt  olanlara  Kürtçe,  bizim  gibi  Türk  olanlara  Türkçe  olarak  şu  cümleleri  tekrarlattı :  '' “Ya Rabbi! bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım  Muhammed  Raşit  Erol  Hazretlerini  şeyhim  olarak  kabul  ediyorum ''  

İşte  budur  tarik  verme...

Eee  bunun  neresinde  ''  Mehdi  Hazretleri  var? ''  Elbette ki  hiç  bir  yerinde... Menzilde ya  da başka yerlerde  halife  denen şeyhin  özel vekillerinin  verdiği  tövbelerde, yani  tarikata  giriş ritüellerinde hiç  bir  zaman  Mehdi  Hazretleri  diye  bir  ifade geçmediği  gibi  Menzilcilerin  belki  de  en  fazla  %5i  İskender  Evrenosoğlu  diye  bir  ismin  varlığından  haberdardır.  Haberdar  olanlar  için  de  asla  kaale  alınacak  biri  değildir  zaten. 

Muhammed  Raşit  Erol  öldü,  yerine  Şeyh  Abdülbaki  geçti  ama  halen  daha    Mehdi  Resul  İskender  el  Ekber  Hazretleri ''adına  tarik  verilmez  o  tarikatta.

Bu durumda?

Bu  durumda  ya  Muhammed  Raşit  Erol,  İskender  el  Ekber'e fena bir  kazık  attı.

Ya  da  Risalet  Nurları  denen  bu  kitap  yalan söylüyor.

Aslında  ''  ya  -  ya ''  demem  bile  saçmalık.  Risalet  Nurları  denen  bu  kitap  baştan  aşağı  zırvalarla  dolu.

Ne  gibi  zırvalarla  mı?  Gelecek  bölümlerde....

Ayrıca  gelecek  bölümlerde  İskender  Evrenesoğlu'nun   nasıl  Beyt-i  Dosttan  Mehdi  Resul  payesine  terfi  ettiğinin  hikayesini  de  okuyacaksınız. 

Evet  onun  sadece  Ehli  Beytten  olma  hikayesi  yok.  Bir  de  Beyt-i  Dost  hikayesi  var. 

NOT: Menzil  Cemaati ( Nakşibendî Tarikatı )  mensubu  değilim.  O,  çok kısa bir  dönemdi,  geldi  geçti.  Şimdi  herhangi  bir  tarikatım  yok.  Tek  cemaatim  ise  cami cemaatidir.  Başka  tarikat  da  cemaat  de  kabul  etmiyorum. 


RESİMLER:

Soldaki resimde İskender el Ekber’e vahiy geliyor. Sağdaki resimde ise vahiy gelip kafayı bulduktan sonraki halini görmektesiniz


( Mehdi'nin(!) Birini Tıktık Kodese De Ötekini Ne Yapacağız? - 2. Bölüm - başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.