Sami Biberoğulları Hocamın son günlerde ele aldığı "sahte peygamber, mehdi" konusuna destek mahiyetinde, 2013 yılında, yaklaşık yüz yaşlarında iken Rahmeti Rahman'a kavuşmuş olan bir büyüğümden dinlediğim bu manidar halk hikayesini sizlerle paylaşmak istedim bugün.
HAYVAN
PEYGAMBERİ
Adamın
biri, bulunduğu memlekette peygamberlik ilan eder. Zamanla birçok insanı da etrafına toplamayı
başarır. Birçokları ona inanmaya başlar. Çok vakit geçmeden bu haber padişahın
kulağına gider. Padişah çok öfkelenir ve
-
Kim bu densiz? Çabuk gidip kellesini getirin bana! Deyince,
Vezir araya girerek:
-
Efendim önce yakalatalım, huzurunuzda
sorgulayalım, esas niyetini anlayalım. Sonra gerekirse vururuz kellesini, deyip
padişahın bu ani öfkesini dindirir.
Askerlerini
göndererek adamı tutuklatır ve huzura getirtir.
Padişah adama sorar:
-
Sen misin peygamberlik ilan eden?
-
Evet efendim.
-
Bre densiz! Bilmez misin peygamber
efendimizden (sav) sonra bir daha peygamber gelmeyecek?
-
Bilirim efendim!
-
O halde bu peygamberlik davası nereden
çıktı?
-
Efendim, ben kimseye insan peygamberi
olduğumu söylemedim ki! Hayvan peygamberiyim ben.
-
Nasıl?..
-
Bana inananları getirin, size ispat
edeyim.
Adamın
iddiası üzerine memlekette ona inanan, tabi olan kim varsa toplanarak sarayın
bahçesine getirilir. Padişahla beraber sarayın balkonuna çıkan adam ona inananlara
doğru yüksek bir sesle köpek gibi havlamaya başlar. Onu gören kalabalık da hep
bir ağızdan aynı şekilde havlayarak karşılık verir. Adam tavuk gibi gıdaklar,
onlarda aynı şekilde gıdaklar. Adam eşek gibi anırır, onlar da anırmaya başlar.
Bunun üzerine padişaha dönen adam:
-
Efendim, gördünüz mü?.. ben insanların
değil hayvanların peygamberiyim, deyince.
Padişah
gülmeye başlar ve vezirine dönerek;
- Bu adamı ve inananlarını bırakın gitsinler; hiçbiri akıllı değil bunların!
Mustafa Gül (Yayınlanmayı bekleyen kitabımdan)