Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 17.08.2018
Okunma Sayısı : 2339
Yorum Sayısı : 7
ORADA  BİR  KÖY, KÖYÜN  MEZRASI  VE ŞAMİL ŞENER'İ  VAR.

Bugün aslında  çok  başka  bir  konuyu  kaleme  almıştım  ama  Adıyaman'da  şehit edilen  dört  vatan  evladımızın  heberi üzerine  ''  Hele  kalsın bakalım''  dedim o yazdıklarım  için.

Öncelikle  vatan  müdafaası için  temiz  kanlarını  bu  ülke  topraklarına  içiren  canımız  evlatlarımız  Mehmetçiklerimiz için ailelerine  sabırlar  diliyorum.  Yüce  Rabbimin  onları  rahmetiyle  kucakladığına,  onları  cennetinde karşıladığına  ve  onları makamların  en  yücesi  ile taltif  ettiğine  inancım  sonsuz  olduğu  için  ayrıca ''Allah  rahmet  eylesin, makamları  cennet  olsun''  gibi dualar  etmiyorum.  Allah  onların  şefaatlerine  bizleri  nail  eylesin.Dilerim  bizlere  haklarını  helal  etmişlerdir.

Evet,  böyle  şehit  haberleri  aldığım  zaman benim  elim  ayağım  tutmaz, bir  şeyler  yazmak istesem de  kolay  kolay  yazamam. Öyle  ya  Mehmet  Akif'in  ''Ey  şehit  oğlu  şehit,  isteme  benden  makber /  Sana  aguşunu  açmış  duruyor  Peygamber ''  dizeleriyle  ifade  edilmiş  o  duygularının  üzerine  daha  başka  ne  söylenebilir  ki?  İşte  o  sebeple  ben bugünü  suskunlukla  geçirmek  niyetindeyken  face bookta  bir  arkadaşımın  paylaşımı  üzerine  ''  işte  bunu  yazmalıyım''  dedim.

''İşte  bunu  yazmalıyım.''  dedim  ama  yazmayı  düşündüğüm  haberi  incelediğimde  baktım  sekiz  sene  önceye  ait  bir  habermiş.

''Olsun'' dedim.  Sekiz  sene  önceye  ait  olsa  da  bir  eğitimci olarak  heyecanlandırmıştı  bu  olay  beni.  Hele  de  olayın  geçtiği  yerin  Muş  olması ,  hele  hele  de  Muş'un  Varto  ilçesi  olması beni bu  yazıyı yazmaya  adeta  mecbur  etti.  Neden  mi?  Hemen  anlatıyorum:

Oğlumun  evliliğinin  üzerinden  yaklaşık iki sene  geçmişti.  Ne  evliliği  esnasında  ne  de bu  iki  senelik  zaman  zarfında  oğlumun  kayınpederi  ile  görüşmemiştim. ( Bu  ayrı  bir  hikaye.  Oraya  girmeyeceğim)

Velhasılıkelam  dünürümle  ilk  karşılaşmamızda( ve  şu  ana kadar  başka  da  karşılaşmamız  olmadı. )laf  lafı  açtı  derken  ben  anne  tarafından dedemin  imam  olduğunu  söyledim.  Bunun  üzerine  dünürüm: ''  Benim  babam da  hocadır  ama  sizin yobaz  imamlar  gibi  değildir.  Derin hocadır''  deyince  az  bozulmakla  beraber  cevap  vermedim.  Nasılsa  bir  yerde  bir  pot  kıracak  ve  bu  söylediğini  ona  yutturacaktım.  Az  sonra  dünürüm  yine  kendi  babasından  bahsederken  ''  Babam,  kız  çocuklarını hiç  okutmadı.  Hatta  erkek  çocukların  bile  okumasına  karşıydı''  deyince  taşı gediğine  oturttum:''  Dünürüm  kusura  bakma  ama  senin  baban  yobazın  önde  gideniymiş''  Dedim.  Resmen  mosmor  oldu  ama  verebilecek  bir  cevabı da  yoktu  tabii  ki.

Peki bu  anının  o  uzaktaki  köy  ve  onun  mezrasıyla  ilgisi ne?

İşte  o  uzaktaki  Köy  Muş  ilimizin  Varto  İlçesinde  bir köy ve  mezra  da  o  köyün  mezrasıydı.  Benim  dünürüm de   Muş'un  Varto ilçesinden bir  vatandaştı.

Evet,  yıllar  önce  benim  dünürüm  Veli  Efendinin  alim(!)  babası  kız  çocuklarını  okutmazken çok  şükür  2010  yılında  yine  Muş  ilimizin,  yine  Varto  ilçesinden  yürekli  bir  adam  çıkmış  ve  bakın  ne  yapmış?

Efendim,  Muş  ilimizin  Varto  İlçesinin  Buzlugöze  Köyünün  Ziyaret  Mezrası  adında  bir  yerleşim  yerinde  ilkokulu  zar  zor  bitirmiş  Şamil  Şener  adında  bir  vatandaşımızın  sekiz  çocuğu  vardır. Bu  sekiz  çocuktan  dördü  okula  gitmektedir.  Okula  giden  çocuklarının  ise  üçü  kız,  biri  erkektir.  Yani  Şamil  kardeşimiz kız  olsun  erkek  olsun  tüm  çocuklarını  okutan  bir  Varto'lu,  benim  dünürümün  alim(!) babasının tam  zıddı olarak. Ancak  Ziyaret  Mezrası  ile  Buzlugöze  köyündeki  okulun  arası  4  kilometre.  Çocuklar  her  gün  o yolu  ya  yürüyerek  gidip  geliyorlar,  ya  da Şamil  kardeşimiz  onları  traktör  ile  götürüyor.  Mezradan  toplamda  on  iki  çocuk  Buzlugöze  Köyündeki  okula  gidiyor. (  Bu  da  takdire  şayan  bir  olay. Herkes  çocuğunu  okula  gönderiyor  seksen  nüfuslu  mezrada ) 

Bir  gün  Şamil  Şener,  çocukları  okula  götürürken  traktör  sallanıyor  ve  kızının  başı  traktör  kasasının  demirine  çarpıyor.  Kızcağızın iki dişi  kırılıyor.  Bu olay üzerine  Şamil Şener ''  Bu  böyle  olmayacak''  Diyor  ve  tüm  serveti  olan  ahırındaki  yirmi  iki  büyükbaş  hayvanı ( sığır,  tosun,dana vs. ) 40.000 Tl  ye  satıp  Ziyaret  Mezrasına  bir  okul  yaptırıyor.

Müfettişlerin  ''  Eğitim öğretime  uygundur ''  raporun  üzerine mezraya  bir  sözleşmeli öğretmen  atanıyor  ve  eğitim öğretim  başlıyor.

Peki  Şamil  Şener  yirmi  iki büyük  baş  hayvanı  satarken  kendisine  ''  Yahu  sen  neyle  geçineceksin?  Ne  yiyip  ne  içeceksin?  Tüm  servetin  bunlardı.  Bu  parayı  da  okul  için  harcadın''  Diyenlere ne  cevap  veriyor  dersiniz?  '' Tevekkeltü al'Allah ''  (  Allah'a dayanıp  güvendim.'' Şamil  Şener'in  eşi  de ''  Yahu  adam  sen  ne  yapıyorsun?  Bu  hayvanları  satıp  parasıyla  okul  yaptırıyorsun  iyi hoş  da  biz  ne  yiyip  ne  içeceğiz?''  demiyor.  O  da ''Tevekkeltü  al'Allah''  diyor  sessizce. Bir  duvarcı  ustası  olan  Şamil  Şener ekmeğini  taştan,  duvardan  çıkarmak  üzere  gurbetin  yollarına  düşüyor.  Tek  düşüncesi  çocukları,  özellikle  de kızları  okusun.  Çünkü  daha  sonraları  rahmetli  Savaş  Ay  ile  yaptığı  bir  röportajda  ''Abi  ben  gurbette özellikle  okumuş  kadınların  gücünü  gördüm.  O  bakımdan  kızlarımın  mutlaka  okumasını  istiyorum''diyor.

Şamil Şener'in  bu  yaptıkları  daha  sonra  duyuluyor  ve  TRT  den  tutun  da  Beyaz  Şov'a  kadar  pek  çok  televizyon  programına  konu oluyor. Zamanın  Cumhurbaşkanı  Abdullah  Gül'ün  eşi Hayrünisa  Gül  tarafından  ödüllendiriliyor. Pek  çok  sivil  toplum  kuruluşu  okula  kitap  ve  kırtasiye yardımına  koşuyor.  şarkıcı  Haluk  Levent  okula  bir  konteyner  kütüphane hediye ediyor.  Vakıf Bank okulun bazı  eksiklerini  gideriyor,  onunla  ve  çocuklarıyla  bir  reklam  filmi  çeviriyor.  

Evet...Bu  ülkede  özellikle  bu  günlerde  çok  kötü  şeyler  oluyor.  Daha  bugün  dört  askerimiz şehit düştü.  Yaralılarımız  var. Ama  çok şükür  ki  -  sekiz  sene  önceye  ait  bir  haber  olsa da-  Şamil  Şener'lerimiz  de  var.  Allah onların  eksikliklerini  göstermesin  bu  ülkeye.

Şimdi  tek  düşüncem  ne  biliyor  musunuz?

Geçen  sekiz  sene  zarfında  ne  oldu?  Ziyaret  Mezrası  İlköğretim  okulu  hâla  duruyor  mu?  Öğretime  devam  ediyor  mu?  Şamil  Şener'in  ''  Doktor  olacağım''  diyen  12  yaşındaki  kızı  bu  sekiz  sene  zarfında  liseyi  bitirdi  mi?  Bir  üniversiteye  girebildi  mi?  İlköğretim  Okulu  Kavramı  kalktığına  göre Ziyaret  Mezrasındaki  okul  ilkokul  olarak  mı  varlığını  sürdürüyor?  Eğer  öyle  ise  ortaokul  çağındaki  çocuklar  ne  yapıyorlar? 

Maalesef  bütün  bu  soruların  cevapları  hakkında  bir  bilgim  yok.  Bilen  birileri  varsa  mutlaka  bana  cevap  yazsınlar. 

Böyle  acılı  bir  günümüzde  sekiz  sene  önceki  bir  haber  ne  kadar  içimizi  ısttı  bilemiyorum  ama  bugün  içimden  bunu  yazmak geçti.  Geç  de  olsa...

Böyle  bir  günde neden  Şamil  Şener?  Ben inanıyorum  ki  bu  ülkede  Şamil  Şener'ler  çoğaldıkça  terör  denen  bela kökünden  kuruyacaktır.  Allah  onlardan  razı  olsun. 

( Orada Bir Köy, Köyün Mezrası Ve Şamil Şener'i Var. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 17.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.