Pervazsız ne kapı ne pencere yerinde durur
İnsan dediğin içinde kendini arar adam olur
Ya arar özüne bir pervaz bulur kendi olur
Ya pervazsız sallanır yıkılır yıkılır durur
Kendi bulamazsa Perdaz edene teslim olur
Teslim olmazsa dökük haliyle bir medar bulur
Yalan değil öyle söyler bu garip eşar bendini aşar
Teşbihte olmaz hata hususlar karşılaştırılır
Anlaşılmayan var ise anlaşılmasına çalışılır
Kimi anlar sarılır kimi anlamaz kaçar yanılır
Ya ilham gelir ya ilham gelsin diye kapı açılır
Gelen kimse hoş geldin denilir karşılanır
Nasip kısmette ne varsa kabul edilir yaşanılır
Yalan değil öyle söyler bu garip eşar bendini aşar
Kimi kendi ister kendisi düşer dile
Kimisi istemez gezer bir taze gül ile
Bülbüle gül güle bülbül lazım bu böyle biline
Gönülde kırgınlıklar siline hoş geldin denile
Dana manadan mana danadan ayrıla seçile
Seçilmezse ne söyleyeyim gayri yazık bülbüle
Ha bülbüle ha güle anlam neymiş biline
Yalan değil öyle söyler bu garip eşar bendini aşar
Lafzı metin hoş olsa da anlayan yoksa boşuna
Hayat her dem çıkarmaz ki yolların yokuşuna
Bir yokuşuna bir dikine çıkar bu gider hoşuna
Yaz yaz okuyan yoksa boştur Gülveren’im boşuna
Ümit var olmak gerek derim kulağınızın boşluğuna
Sen yaz çekinme vardır bir sebebi hikmeti haktan
Herkes uykusunda yatarken senin boşuna değil sabah yazman
Ondan bellidir yatakta yatamaman kalkıp bir şeyleri yazman
Her şeyin hayırlısın versin cümlemize yüce Rahman
Yalan değil öyle söyler bu garip eşar bendini aşar
Mehmet Aluç –Âşık Gülveren
Pervaz: Kapı, gömme dolap, pencere vb. işlerde taşıyıcı
çerçeve ile duvarın üzerine tutturulan tahta.
Perdaz: Tertip eden, düzenleyen, düzeltici.
Medar: Sebep vesile
Eşar: iyi şair