Sevgili hocam dedi ki bana,

Geç aynanın karşısına bak kendine, kendinle yüzleş!
Ben de bu sabah uyandığımda, geçtim aynanın karşısına.
İşin kolayına kaçmadan yüzleştim kendimle.
Uzunca baktım kendi kendime.
Kapkara, kömür misali saçlarımın yüzde doksanının beyazlandığını,
Suratımdaki çizgilerin artığını gördüm ve üzüldüm.
Kendimi sorgulamak istedim ama nefsime çok ağır geldi.
Ama her şeye rağmen kendimi realistçe sorgulamaya başladım.
Önce niye bu kadar duygusal olduğumu,
Niye çok empati yaptığımı,
Bazen bir pire yüzünden yorgan yaktığımı,
Birini gerektiği gibi tanımadığım halde, yapmacık davranışlarından dolayı,
Onu muhabbetle aşk ve şevkle kucakladığımı,
Daha sonra yapmacıklığının farkına vardığımda da, ondan aşırı nefret ettiğimi,
Hatta ona selam vermemek için, yolumu yüzlerce metre uzattığımı,
Sonra da hayıflanıp, kara kara düşündüğümü, ve içime kapandığımı,
Kendi elimle kendi evimi yıktığımı,ve kendi kendime küstüğümü, anladım.

Sevgili hocam dedi ki bana,
Sen, ifrat ve tefriti gerektiği gibi yapmıyorsun.
Uzun uzun aynaya bakarken,
Sevgili hocamın yerden göğe kadar haklı olduğunu anladım.
Anladım anlamasına ama, nasıl değişeceğimi düşünmeye başladım,
Düşünürken, suratımdaki yaşlılık çizgileri daha bir belirginleşti.
Sap ile samanı, at izi ile it izini, birbirine karıştırdığımı,
İyilikleri de kötülükleri de,
Güzellikleri de, çirkinlikleri de, çok abarttığımın farkına vardım.
İçten olan gülücükler ile yapmacık gülücükleri anlamıyor muşum meğer
Ama bunun bu yaşa kadar hiç farkına varamamışım.
Herkese çok kolayca inanmışım.
İnandığım için de varlıklar içinde yoklukları yaşamışım.
Yani analı babalı yetim olmuşum,
Okyanuslarda boğulmayacak biri olmama rağmen,
Sığ sularda hemen boğuluyor gibi olmuşum.

Sevgili hocam dedi ki bana,
Çok çabuk celalleniyorsun, celallendiğinde de, son cümleyi başta söylüyorsun.
Evet gönlümde zerre-i miskalce kötülük olmadığı halde,
İnsanlara bu yüzden yaranamadığımı,
Her gönle girebildiğim kadar mahir olduğum halde,
Her gönle giremediğimi, çok iyi niyetli olmama rağmen,
Bu iyi niyetimi bazen sergileyemediğimi,
Bazen de, kendimi insanlara gerektiği gibi, lanse edemediğimi anlayınca,
Asık suratımdan düşen bin parça oldu sanki.
Şimdiye dek aynanın önüne geçip de kendimi şimdiki gibi,
Niye sorgulamadığımın öz eleştirisini yaptım.
Aslında, ben kendimi bildim bileli, oynanması gereken oyunları,
Kurallarına göre oynadığımı sanıyormuşum ama yanılmışım.
Güvenilmemesi gereken insanlara çok fazla güvenmişim.
Oysa en muhkem köprüleri inşa edenlerde insan,
Bu köprüleri yıkanlar da insan niye bunu kabullenmemişim.
Bunun çok normal olduğunu şimdi anladım ve kendime buğz ettim
Oysa İlk insan Hz Adem’den bu yana iyiliğin ve kötülüğün,
Güzelliğin ve çirkinliğin, zalimlerin ve mazlumların,
Ya göründüğü gibi olmayanların ya da olduğu gibi görünmeyenlerin olduğunu,
Adım gibi bildiğim halde, içtimai hayatta bunları niye benimsememişim.
İnsanları niye olduğu gibi kabullenmemişim.
Niye gerektiği zaman bana ne dememişim.
Herkesi kendim gibi görmüşüm.

Sevgili Hocam Dedi ki,
Böyle yaşamakla sen asla ve asla mutlu olamazsın!
Ve seninle birlikte yaşamak zorunda olanlar da mutluluğa hasret kalırlar!
Ya göründüğüm gibi ya da olduğum gibi göründüğüm halde,
Gönüllere çok rahat girebildiğim halde,
İnsanlarla çok kısa bir zamanda kırk yıllık dost gibi olabildiğim halde,
Yaptığım her işi en mükemmel yaptığım halde,
Her daim şanı yüce Yaradan’ın rızasını gözettiğim halde,
İnsanlara çok faydalı olduğum halde,
Zorlaştırmayıp, kolaylaştırdığım halde,
Örnek ve saygınlığıma çok dikkat ettiğim halde, halen mutlu değilsem,
Bunun en büyük sebebi hikmeti ben olduğumu anladım.
Şimdiye dek bende sadece ve sadece ak ile kara vardı gri yoktu.
Oysa grinin de muhakkak olması gerekiyormuş.
Her daim hüsnü zan yapmak da elzemmiş.
Affedici olmak, bazen de görmemezlikten gelmek lazımmış.
Çok idealist olmak da gönle sıkıntı sokuyormuş.
Kendi Kendime bundan böyle,
Tarihe mal olmuş mert ve yiğitlerin sözünü verdim
Ben bu andan sonra değiştim.
Ve değişmeye de bu emanet can bu tende oldukça,
Devam edeceğim sevgili hocam.
19/Eylül /2018

( Sevgili Hocam Dedi Ki Bana Bak Aynaya başlıklı yazı sadeceo tarafından 19.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.