Pazar yeri durağına bir minibüs yanaşıyor diğeri kalkıyordu. Yolcuları balık istifi minibüs sinyal verip durdu. Kapı kanatları sağlı sollu açılınca bekleyenler yığıldı. İnecekler inemiyor şoför, koltuğunda yanakları kıp kırımızı sesini duyurmaya çalışıyordu. Daha fazla dayanamayıp ayaklandı. Kapıya yürümek istediyse de başaramadı. Avaz avaza “Ablalarım, Allah aşkına geri çekilin, Allah aşkına!” Bekleyenler şoförün feryadına kayıtsız kalmayıp ineceklere yol verdi. Yaşlı kadın önden inip küçük oğlan çocuğunu basamaklardan kucağına aldı. Çocuk mızırdandı:

 

“Babaanne ya, bırak beni.”

 

Babaanne can pazarına daldı. Nefes nefese yürümeye çalışıyordu. Çocuk göğsüne diz atınca baldırını cımırdı:

 

“Kaçırırlar seni!”

 

Sık sık çamaşır tezgâhlarında durup kendine çamaşır bakıyor gözüne ilişen çocuk çamaşırlarını da torunun üzerine tutuyor, çocuk, külotlardan, atletlerden rahatsız oluyor, yüzü kızarıyordu. Kadın beğendiklerini tezgâhtara sardırırken yanlarından camekânlı arabasıyla poğaçacı geçti. Çocuk kadının tülbendinin uçlarını çekti:

 

“Acıktımmm!”

 

Kadın boncuk boncuk terlemiş darlanmıştı:

 

“Poğaçacı, poğaçacı!”

 

Beli bükülmüş ihtiyar, arabayı gerisin geri döndürüp biçarelere yanaştı. Kadın çocuğu yere bıraktı. Avuç içi kadar cüzdanından bozukları çıkarıp adama verdi. Adam iyi pişmiş bir tane seçip peçeteye sardı. Çocuğa uzattı. Çocuk nerdeyse yarısını tek seferde ısırdı. Kadın çocuğun elini tutup cümbüşe daldı. Çocuk kalan parçayı ağzına götürürken dirseğine tombul bir kadının dizi çarptı. Poğaça düştü. Çocuk durunca kadın arkasına baktı. Çocuk eğilirken kadın sertçe çekti:

 

“Yerden bir şey yenmez, kirlenir!”

 

Çocuğun canı sıkıldı. Parçayı yerden aldı. Öpüp alnına değdirdi. Bırakabileceği bir köşe aradı. Dikkatini; kendisine gözlerini çevirmiş bir kedi çekti. Direk dibinde dikiliyordu. Kediye doğru yürüdü. Kedi yaşlıydı ama gözlerinde verdiği hayat mücadelesinin çelik gibi yaptığı bir ruh hali vardı. Çocuk usulca kedinin önüne parçayı bıraktı. Kedi başını eğerken çocuk sevmek için elini uzattı. Kedi başını hızla kaldırdı. Çocuk ürktü. Kadın çocuğu çekip yola soktu. Çocuk kadının sırtını, sağından solundan geçen insanların en fazla göğüslerini görüyordu. Arkasından çığlıklar bağrışlar yükselince merakla başını çevirdi. Kedi kuyruğu dikmiş peşi sıra geliyor, kendine tekme çanta savrulduğunda kaçıyor, tekrar yola düşüyordu. Çocuk şaşırmış, kadının etek ucunu çekti. “Babaanne kediii,” kadın duymazlıktan geldi. Çocuk ara sıra arkasını kontrol ettiğinde bazen kediyi görüyor bazen görmüyordu. İleride tezgâhların arasında yol tıkanmış, kalabalık toplanmıştı. Çocuk uzanan bir kadın gördü. Meyveler sebzeler sağa sola saçılmıştı. Babaannesinden kurtulup aralardan yol buldu. Telaş içinde kadına ulaştı. Eğilip kolunu kavradı. Var gücüyle kaldırmaya çalışırken kadın öfkeyle:

 

“Pozun içine ettin be çocuk!”

 

Yükselen kahkahalardan korkup kulaklarını tıkadı. Kendi eksenin dönüyor, olup biteni anlamıyordu:

 

"Babaanne, babaanneee!"

 

Elinde telefonu, gençten bir adam yanında bitiverdi. Sert bir hareketle kadından uzaklaştırdı. Babaanne yetişti. Gözleri sinirden pörtlemişti:

 

“Ben sana demedim mi; yere düşen şey kirlenir!”

 

Çocuğun enseye şamarı yapıştırdı. Uzaklaşırlarken arka arkaya öfke dolu tıslamalar peşi sıra çığlıklar duyuldu.
( Düşen Kadın başlıklı yazı E.Kirişçi tarafından 21.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.