Sunumunda masalların,

Hangi gök siyah?

Hangi duvar en kalın?

Zaaflarımı gömüp de geldim yanına;

Yarınlarımın sığlığında

Enginlere bile sığamadım.

Aşkın indinde bir çiy tanesi

Belledim sevdayı.

Göğün katmanlarında

Kalbin yankısında

Duyduğum benlik bir şarkıydın.

Teyellediğim bakışlarını

Yığdım tentesine ruhumun.

Haznemdeki yangınları sonlandırmadım bile.

 

Varlık bir kıstas/mış

Yüzüne suyuna hürmeten bir inkılâp belki de…







 

 

 

 

Bir önsezi olabilirim

Ya da yarım yamalak bir yakarış…

İçimdeki taşkın iklimlerin nazarında

Beyhude bir deyişi zikreden

Aklı yitik o derviş mesela.

 

İndinde rahmetin,

Bir dokunuş:

Uzakların taarruzunda

Yeknesak kalemin siperinde

Ansızın bir tükeniş iken peyda olan

Kozası yırtık bir ipek böceği

Elemi tersiyle itse de

Şaibeli bir acı

Kanıksadığı kadarıyla rahmetin çok yakınında

Aşka dair bir engebe

Hatırı kalırdı bil ki onca şaibeli söylemin de.

 

Fıtratımda yalanların savurduğu bir melun;

Yanıklarımda aşkın ıskaladığı bir ketum

Varlığın dibine kibrit suyu döktüğüm

Zanlı bir yetim:

Aslında ne varım ne de olmaya gücüm.

 

Andıkça dünümü yorgun söylemler

Düşmez inan ki yakamdan.

Seni görüp göreceğim son resim

Yine iklimler durağında

Oynadığım o son perdenin solduğu

Yürek girizgâhında.

 

Kaknem bir hüzün asılı yakamda:

Soranlara cevabım olmasa da

Tek yakışan eda

Benim gibi bir meczuba.

Öykündüğüm kadar sivriyim:

İçimdeki eleme kefilim

Belki kalibresi olmayan bir kurşunum

Belki kurşundan bile ağır

İçimdeki yetim düşlerim.

 

Kuyruk acım yok: ne hazana

Ne rüyalarımda volta atan

Kılıksız hayallere.

Göğün beti benzi attı kaç zamandır

Kaç senemi gömdüm durduk yere?

Kazan kaldırdığım değil hani

Kayıplara attığım çentik ile

Posta güvercinlerine var sözüm

Ve sana.

 

Hani, o ucu yırtık sarı mektuba nasıl ki

Mahkûmum;

Nasıl mahkûmum dudaklarından dökülecek

Tek bir sıfata.

Gel ya da git, demeyi bile beceremezken

Gelip de gitmediğimle mi iştigalim

Bunca zamandır?

 

Ne varım ne yok;

İçimdeki çocuk ne aç ne tok.

Yol yordam bilseydim

Kapamazdım kapımı ezelden

Sevip gütmeyi beceren hangi zalimse

Düşsün yakamdan.

 

Kılı kaç yardımsa etmedi değer.

Zanları uyutup

Kaçtımsa uzaklara

Takıldığım engellerdi

Rotamdan saptığım.

Sapakların dolaylarında

Ben bir neşriyat kadar kalabalık;

Varlığın hicvine tutsak önsezimle

Olup olacak işte bundan ibaret.

 

Ne sağ yanımda mevcut elem

Ne solumda tutsak olduğum

Sağdıcı iken duyguların.

Tezat bir gölgeye sitem etsem

İçimdeki göğe rest çekip

Olmayacak düşlere serpilsem,

Sahi, tutar mısın elimden?

 

 


( Tutar Mısın Elimden... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 22.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.