ATLARI  NE  YAPMALI ???

 

Son zamanlarda bazı hayvanseverlerin İstanbul Adalar’daki, Antalya, Kuşadası, Bodrum gibi turistik yerlerdeki turizm amaçlı kullanılan faytonların atlarına özgürlük adı altında kampanyalar başlatıldığına şahit olmaktayız. Hepimiz de hayvanseveriz. Ama bazı gerçekleri göz ardı edemeyiz.

Söz konusu kampanya sahipleri hiç at beslemişler mi? Atların ömrü ne kadardır bilirler mi? Atlarla sahipleri arasındaki sevgi bağlarının hangi büyüklükte ve önemde olduğunu bilirler mi?

Antalya’da da 20 civarında turistik amaçlı kullanılan faytonlar vardır. Şehrin tam göbeğinde, her türlü tedbirleri alarak, faytonlarını gelin arabasından daha güzel süsleyerek, kendilerine özgü müzikler çalarak, yabancı ve yerli turistlere çok güzel bir hizmet verirler.

Günün birinde atlardan birisi rahatsızlanmış ve ölmüş. Kıyameti kopardılar. Peki hergün vadesi gelen insanlarımız da, yolda, otobüste, kaldırımda rahatsızlanarak ölmüyorlar mı? Bu vade meselesidir. O ölen at faytonu çektiği için değil, vadesi geldiği için ölmüştür.

Peki bir an sizin kampanyanıza kulak verelim ve bütün atları özgürlüklerine kavuşturalım. Bu atlar nereye gidecek, kim besleyecek, kim su verecek? Bunları hiç düşündünüz mü? O atlar sahibinin evinin önünden asla ayrılmayacak. Sahibinden yiyecek ve su isteyecek. Üstelik beni neden terk ettin diye ağlayacak. Sahibi o atlarla bir aileyi geçindiriyor ve atlarına kendinden daha özenle bakıyor. Atların fayton çekmesi onlar için en mutlu, en sevdikleri ve kutsal bir görev olarak addettikleri bir eylemdir.

Eğer atlar istemezlerse asla insana itaat etmezler ve öfkelenirlerse insanın kafasını ısırıp metrelerce uzağa fırlatarak, öldürebilirler. Ama bu güne kadar hiçbir at böyle bir hata yapmamıştır. Ama aslanlar, timsahlar, pitbullar ve engerekler yapmışlardır.

Atların Yüce Türk Milletinin tarihinde ve günümüzda altın değerinde önemi vardır. Atı ilk evcilleştiren toplum Türklerdir. (Hun Türkleri). Türkler atı evcilleştirip üzerine binip düşman üzerine yürüdükleri zaman, düşmanlar bu yaratıklar da nereden çıktı böyle diye, hayretleri içerisinde kalmışlardır. Düşünün ata binmiş bir insan olduğunu dahi bilemiyor, yeni bir yaratık olarak değerlindirip kaçıyorlar.

Hiçbir motorlu araç yokken; atlar, develer, eşekler, öküzler insan oğlunun en değerli yardımcıları idiler. Efendimiz (sav) Mekke’den Medine’ye deve özerinde 450 km.lik yolculuk yapmıştır. O develer bu hizmeti bir yük olarak asla görmemişlerdir.

Eşekler yıllar yılı, odun, buğday, su, çocuk taşımışlardır. Hiç birisi bunları taşıdığı için ölmemişlerdir. Vadesi dolduğu için ölmüşlerdir. Yemen’de hala su kuyusundan develerin gücü ile su çıkarılmaktadır.

Traktörden önce tarlalar karasabanla atlar ve öküzler yardımıyle işlenmekteydi. Tarih boyunca Türkler ilk başta olmak üzere, atları eğitmiş ve tüm savaşlarda en büyük silah olarak kullanmışlardır.

Eyyy aykırı hayvan severler, siz sadece turistik yerlerde fayton çeken atlara odaklanmışsınız. Atlar bir çok yerde daha kullanılmaktadır. Hatta bazı çok özel yerlerde devlet dahi kullanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı süvari birliğinde, bazı özel törenlerde, jandarmamız tarafından turistik beldelerde, her yıl yapılan Atatürk koşu yarışlarında, bir çok insanımızın kuyruklarda bekleyerek at yarışı kuponu oynadığı yarışlarda adeta çatlarcasına, (sahi bunları niye ses çıkarmıyorsunuz? Bunların çektikleri eziyet, fayton çekenlerden bin kat daha fazla olmasına rağmen) kırbaçlanmalarını niye görmüyorsunuz? Bu yarışlarda milyonlar dönüyor. Bunları görmeyip, faytoncuların 20 tl.si mi sizleri rahatsız ediyor?

Erzurumda bayramlarda ve özel günlerde bütün milletin hayranlıkla izlediği cirit oyunlarına niye bir şey demiyorsunuz? Faytonculara özel bir kininiz mi var?

Merhum şehit genel başkan Muhsin YAZICIOĞLU’da çok iyi bir at binicisi ve cirit oyuncusuydu. O da mı ata eziyet ederek günah işledi? Bugün hala Anadolu’nun bir çok yerinde özellikle de kırsalda, bir çok evde at beslenmektedir. Bazıları hizmet için, bazıları da sırf zevkine binmek için.

Duymadığınıza ihtimal vermiyorum ama yine de hatırlatayım. Sizin beklentilerinize uygun doğada özgürce yaşayan “Yılkı atları” mevcuttur bazı bölgelerde. Kıbrıs’ta da adanın Dipkarpaz bölgesinde özgürce yaşayan “Kıbrıs Eşekleri” vardır. Bizzat görmüşümdür. Yüz metreden fazla yanaşamazsınız.

Peki, bu doğadaki özgür hayvanlara hangi hayvansever bir kg. arpa götürmüştür? Bir kova su götürmüştür? Bu özgür hayvanlar ne yerler, ne içerler? Doğum yaparken kimden yardım isterler? Ölen ölür, kalan sağlar doğanındır.

Sizin kampanyanıza uyarak faytoncular atlarını yılkı atlarının içine salsalar, ne olacağını biliyor musunuz? Yılkı atları yeni misafiri asla aralarına almayacaklar, hatta onları öldürünceye kadar döveceklerdir. Üstelik, faytoncu at, asla onların arasına girmeyecek, sahibinden önce evindeki mütevazi ahırına doğru hızla koşacaktır. Kediler de öyle değil midir? Köpekler de öyle değil midir?

Sapı samanı birbirine karıştırmayalım lütfen. Bir tezi ortaya atarken, altını – üstünü, kenarını – köşesini, yazını – kışını, rüzgarını – fırtınasını, böbreğini – yumurtasını, yaşını – kurusunu, boynuzlusunu – kabağını, getirisini – götürüsünü, açlığını – susuzluğunu, arpasını – bulgurunu, enine boyuna çok düşünerek, öyle harekete geçmemiz gerekmektedir.

Unutmayın ki esas sizin teziniz, o güzelim süslü püslü atlarımızı ölüme terk eder. Söyler misiniz siz kimden yanasınız?

 

Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.

23 Eylül 2018. Saat: 11.00 Antalya

 

Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

( Atları Ne Yapmalı başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 23.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.