Kim haklı kim haksız bunun cevabını aramam. Haklı olsam bile hep sorarım, neyi anlatamadım veya neden bu acı olaylar yaşandı… Sonuçta doğru bir ve bunu yaşayarak kimsenin acı çekmesini ve huzursuz olmasını istemem. Eğer acı ve mutluluk paylaşılıyorsa, o toplumda huzur vardır derim.

Kimse öğüt almayı sevmiyor. Her an neşeyle, israfla, eğlenceyle böyle anını yaşamaya ve onun sonuçlarını görmemeye özen gösteriyor. Vur patlasın çal oynasın da, vurulan yer, çatlayan yer sonradan öyle acı veriyor ki… Teselli olsun diye kadere yükleniliyor Teselli olsun diye feleğe veryansın ediliyor.

Hiç kimse düşünmüyor, anı yaşamak adına bu dünyayı cennet edeceksek; Neden Allah bize bu dünyayı cennet olarak yaratmadı ki… Bu dünya da yaşarken cennetmiş gibi bir hayale kapılıp, onun normlarıyla yaşamaya çabalıyoruz ve sınırları zorluyoruz ki…

Bu dünya, sadece Allah’ın koyduğu normlarda bir ömür yaşamak için bize sunulmuş,  onun kurallarını ihlal ettiğimizde onun cezasını hem bu dünyada acıyla, hem de öbür dünyada sorguyla çok fena karşılık göreceğimiz sonuçları malum. Madem böyle bir son var, madem ömür sınırlı… Anayasa maddelerine uyar gibi bu kurallara uymamız gerekmektedir. Biz Allah’ın kurallarını ihlal ederken, belki hapishanede de yatmıyoruz ama acısını elim bir şekilde çekiyoruz. Belki de hapishaneden daha fazla azapla…

Allah’a imanda bir sorun yok… Kimse Allah’ın varlığını inkâr etmiyor. Kimse ben Müslüman değilim de demiyor. Ancak, dünya kurallarını hayatına yansıtan bu bireyler, Allah’ın Kur ’anda ki emir ve yasaklarına uymamakta direniyorlar. Neden peki…

Çünkü hayâ etmiyorlar. Yani bizi her yerde Allah görüyor ve öldükten sonra da gördükleriyle sorgulayacak gerçeğini önemsemiyorlar. Sonuçta Ahirete ne kadar inandık deseler de, pratikte yaşadıkları ile buna inanmıyorlar. Bunun cezası ya da mükâfatı öldükten sonra gibi bir uzun zaman aldığı için o gün gelmezmiş rahatlığıyla çok rahat günah işliyorlar. Oysa ömür o kadar hızlı geçiyor ki… Ölüm bir nefes kadar yakın bize!

Allah yolunda gidene bu gibi kişiler aptalmış gibi bakıyorlar, acıyorlar. Neden yemek varken oruç tutuyorlar ki? Neden gezmek varken hep beş vakitte namaz kılacak yer arıyorlar ki? Neden eğlenmiyorlar, neden hayattan keyif almıyorlar ki… Sorgular karınca ile ağustos böceği hikâyesine benzer. Her asırda devam edip duruyor. Kim kazanmış kim kaybetmiş sonucunu hikâyenin sonu belirliyor.

Atın at gözlüğünü, çok geniş bir çerçeveden bakın yaşantınıza. Kimler geldi geçti, ne yaşadı ne oldu akıbeti… Ders al kardeşim. Bu ders sadece kendi iyiliğin için. Kaçma böyle öğüt verenden. Bu öğüt verenleri dost edin. Onun yanında nefes al, körü körüne bir yolculuk yapma. Dosdoğruyu öğren, yaşa ve örnek ol… Aklını kullan, her seferinde, her dalgasında sana tuz yutturan ve çorak bir tadı tattıran hayatı yaşamaya kendini zorlama… Hayata asla küsme. Günahsız yaşadığın hayat daha eğlence doludur ama bunu keşfetmediğin için, kısa yoldan eğlenmeyi eğlence bilmişsin. Mevla adaletsiz değil, aksine rahmetini göstermek ister. Sen o rahmetini ara… Ona sığın, ondan yardım dile, kurtuluş ancak bu yoldadır ve ondan sadece bir tane var. İşte bulacağın hazine bu, üstelik yerin altında değil… Her yerde! Üstelik içinde öyle bir aşk var ki…

At, at gözlüğünü… Kur’an ışığında yolunu seç… Aydınlan inşallah!

Saffet Kuramaz

( Bir Suç İşlenmişse Vebali Hepimizindir başlıklı yazı safdeha tarafından 12.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.