Toprağındaki bereket, suyundaki mert ve yiğitliğin, eşine benzerine rastlanmaz.

Senin aşkınla bilenen kılıçlar, asırlar geçse de,  asla ve asla paslanmaz.

Art niyetli insanların kemlikleri sana dokunmasın diye,

Gerçek Diyarbekirliler, yapılması gerekenleri, senin için aşk ve şevkle yapmaktan usanmaz.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Sen, her yeni gün doğuşunda, mazlumların, kimsesiz dul ve yetimlerin umudusun.

Doksan dokuz esması olan,  Allah’ın insanı cennetlik eden, duaların duasısın.

Ve tarihe mal olmuş, meşhur Evliya Çelebinin, yaza yaza bitiremediği,

Uhuvvet, muhabbet ve sevgi gergefinde,motif motif işlenmiş en nadide nakışısın.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Seni sana yazmaya, doyamıyor yazdıkça yazmak istiyorum.

Kem gözlülerin şerrinden, muhafaza olasın diye, canı gönülden dua ve niyaz ediyorum.

Suyunu içtikçe, yorgunlukları gideren, tertemiz havanı teneffüs ettikçe,

Cengâverlerin kılıçları misali, mahirce çok keskin bilendikçe bileniyorum.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Sanat harikası kapılarından, seni temaşa etmeye asla ve asla doyulmaz.

Envaitürlü sevdaları konuk ettiğin, sevdalı gönlün vazosuna, dikenler konulmaz.

783 562 bin kilometre kareden oluşan, bu yalancı cennet vatan, karış karış gezilse bile,

Sen gibi tatlı, sen gibi hoş medeniyetler beşiği, başka bir şehir bulunmaz.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Bu emanet can bu tende durdukça, seni her yerde aşk ve şevkle anlatacağım.

En manidar en güzel cümlelerle, seni sana kesik uçlu kalemlerle yazacağım.

Bir anlık sende ayrı yaşadığımda ise,

Anlatılması çok zor, firak özlemlerinle, yanıp yanıp tutuşacığım.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Buram buram tarih kokan surlarına, dünya âlem hayranlık üstüne hayranlık duyuyor.

Seni görmeyenler, sende yaşamayanlar, seni benden hummalı soruyor.

Seni ve sende metfun sahabeleri, peygamberleri, Nebileri, Azizleri,

Yerin göğün sahibi, şanı yüce Allah, hafız esması hürmetine korudukça koruyor.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Sen, haddinden fazla vefalısın, vefasızları asla ve asla sevmez, bağrında barındırmazsın.

Sen, seni canı gönülden sevenlere, sırtını hiçbir zaman çevirmezsin.

Özenle pişirilmiş, ince tırnaklı pidelerini yiyen, vefa abidesi insanları,

Ne pahasına olursa olsun, namertlerin köprülerinden geçirtmezsin.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Çağ kapatıp çağ açan, tarih sayfalarına altın harflerle yazılanların ev sahibisin.

Kırklar dağında yaşanmış, sevdaları, kaleme alan en maharetli katipisin.

Uzakları yakın eden, rahvan atların seyisi olmuş,

Seveni sevdiğine ulaştıran, mert ve yiğitlerin çifte yürekliliği ve gözü karalılığısın.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Sen, en şirin uykularım, en güzel rüyalarım. ve en manidar duygu ve düşüncelerimsin.

Tarifi mümkün olmayan, beni ben yapan, manevi değerlerimi aşk ve şevkle yaşama şeklimsin

Yazın ağustosunda, yüreğimin hararetini dindiren meltemleri estiren,

Günün yorgunluğunu, bir anda gideren, Keremin Aslısına Tahirin Zühresine, Yusufun Züleyhasına, Ferhatın Şirinine ve Mecnununda leylasına olan visalisin.

 

Ey Diyarbekir Diyarbekir!

Sen, benim anam, sen benim babam, sen benim bacım, ve sen benim sırtımı dayadığım kardeşimsin.

Sen, benim beş çocuğumun annesi, otuz iki yıllık, neşe ve üzüntülerimi paylaştığım eşimsin.

Senden ayrı yaşadığımda düzensizleşir nabız atışlarım,

Sen, benim ahrette mizanın önündeki korku ile umut arası en yaman hal ve ahvalimsin.

12-15Ekim/2018

 

( Ey Diyarbekir Diyarbekir 10 başlıklı yazı sadeceo tarafından 15.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.