Yık duvarları
Kalbin çeperlerini
Yayılsın ilahi aşk mesajın
İçinden yaka yaka siberi…
Çaksın şimşek
Akla aniden gelir gibi istek
Gönül sofrasına
Olsun acı biberi…
İster istemez akan gözyaşı
Düşsün katreleri…
Takamazsın gözlere kelepçe,
Aklına estikçe
Yapamazsın katliam Halepçe’de…
Bu emir torundan dedeye
Devam eder durur silsile!
Kimsenin gırtlağından geçemez zulüm
Koklanamaz gülüm
Haksızlıklığa
Alamazsın selfie…
Bak yansıyan aynaya
Şems, Mevlanaya
Ayla…
Dolunay, yıldız düşer
Şühedanın kanına!
Topraktan yansır insan manzaraları
Kökünde ayak izi
Secdeye varırken kırılır dizi!
Perdenin arkasında
Olanlar sanma ki rüya…
Bir memleket deyip tutturmuşum
Allah’ın emanetine sahipmişim gibi yutturmuşum
Asumanda yürüyen bulut, sen nerelisin?
Merak edip durmuşum
Lakin, gönlümde ay yıldız berelisin!
Ummandaki martılar
Bu özgürlüğü sen nereden aldın
Köpek balığı gibi bilmezsin hastalık
Ağrılar
Ne zaman görsem dipdirisin…
Tattıysan dünyada aşk
Kabre girsen o oluverir köşk
Eğer hased, kin, şehvet… Daha neler varsa
İşkence eder giyindiğin kürk!
Sen gittiğin yolda karanlık var diye ürkme
Sen asıl, aşksızsan ürk!
Sev vatanını, eşini, hele ki Allah’ı
Aç perdeyi yokluğunda fena fillah’ı!
Gez, gör, işit, dokun gerçekten
Ödlek değilsen
İç suyunu imbikten…
Yık duvarları
Kalbin çeperlerini…
Saffet Kuramaz