Gülşah,  şeytanla  yola  çıkıyordu  ve  normal  şatlarda  şeytanla yola  çıkmak  asla  hayırlara  vesile  bir  durum  değildi. 

Birden  aklına  geldi.

- Lan  senin  kimliğin  filan  var  mı?  Yolda  polis  çevirmesi  filan  olursa  bir  de  onunla  uğraşmayalım.

Şeytan  cebinden  kimliğini  çıkartıp  uzattı.  

Adı:  Ertan
Soyadı : Meletli
Baba  adı: İdris
Ana  adı: İffet  ( İnşallah  bu kimlikte  birileri  yoktur  ))))))))))) 

Gülşah bastı  kahkahayı.

-Lan  amma  da  uydurmuşsun ha.  Umarım  polisler  bu  kimliği  yer.  

Şeytan  da  güldü  ve  içinden  ''  Bu  kadın  çok  tehlikeli.  Yutmadı ''  dedi.

Gerçekten  de  kimlikte  asıl  yazılı  olanlar  farklıydı  ve  şeytan  oldukça  başarılı  bir  şekilde  değiştirmişti  kimlik  bilgilerini.  Aslında  kimlikte  şunlar  yazıyordu:

Adı: Şeytan
Soyadı: Lanetli
Baba  adı : İblis
Ana  adı : İfrit.

Gülşah asfaltı  kazıttıra  kazıttıra  arabayı ana  caddeye  çıkardı  ve çıkarır  çıkarmaz  da  gaz  pedalını  sonuna  kadar  kökledi.  Şeytanın  gözleri  faltaşı  gibi  açılmış,  kıpkırmızı  olan  rengi  önce yeşile,  sonra  sarıya  dönmüştü.

-Ablacıım  az  yavaş.  Neticede  cehenneme  gidiyoruz.  Bu  ne acele?

Gülşah'ın  neşesi  yerine  gelmişti.

- Ne  lan  korktun  mu? 

Şeytan  mahcup  bir  şekilde  cevap  verdi:  

-Korkmak  değil  de  nasıl  anlatayım,  bizim  alemde  işler  hep yavaş  yavaş,  usuletle  ve  suhuletle  halledilir  de.  Çin'de  bir  ata  sözü  vardır: ''Rúguǒ nǐ zhèngzài xúnzhǎo máfan, nǐ xiǎng sǐ.''  Yani  '' Bela  arıyorsan sataş  Laza, gebermek  istiyorsan  bas  gaza '' Böyle  gidersen  ya  ezilirsin  ya  ezersin.

Gülşah  daha  da  arttırdı  kahkahanın  dozajını.

- Kaderde  varsa  ezilmek,  neye  yarar  üzülmek.  Ha  haa haaaa. 

Şeytan  adamakıllı  tırsmaya  başladı  Gülşah'tan.  Bu  kadınla  baş  edebilmesi  zordan  da  öte  mucize  kabilinden  bir  şeydi.

Ellerini  kaldırdı.

''  Rabbi  yessir,  velatü  assir.  Rabbi  temmim  bil  hayr '' 

Gülşah  şaşırmıştı.

-Ne  diyon  lan  sen ? Sana  yardım  etsin, işlerini  kolaylaştırsın diye  Allah'a  dua  mı  ediyorsun?

Şeytan  boynunu  bükerek  cevap  verdi:

- Seninle  karşılaştığım  andan  beri  ne halt  ettiğimi  biliyor  muyum  ki?  İblis  pederim  şu  halimi  görseydi  kahrından  ölürdü.

Gülşah  ''  İyi ki aldım  bunu  yanıma.  Tam  kafa  adammış ''  Diye  düşündü  ve  gazı  köklemeye  devam  etti. Devam  etmesine  etti  ama  iki  kez  radara  yakalandı ve   nihayet  yolun  kıvrımında  trafik  polis  arabasının  yanıp  sönen  ışıkları  da  görüldü.  

Heyecanla seslendi  Şeytana:

-Yolda  çevirme  var.

Şeytan  ellerini  ovaladı.

- Çok  güzelll.  Bayağı  da  acıkmıştım.  Kardeşine  ısmarlarsın  artık.  Bende  para  kalmadı.

Gülşah  kaşlarını  çattı.

-  Öyle  değil.  Polis  çevirme  yapıyor.

Şeytan    hayret  etti.

-Yuh  yani.  Çevirme  yapacak  başka  yer  bulamamışlar  mı?  Hem  görev  başında  çevirme  mi  olurmuş.  Bu  insanoğlu  görevin  kutsallığı  mefhumunu  hiç  bilmiyor  

Gülşah  hemen  kafayı  çalıştırdı:

- Bana  bak. Sen  şimdi  başla doğum  sancıların tutmuş gibi  numaraya.  Gerisini  bana  bırak.

Trafik  polisleri  onları  durdurduğunda Gülşah  sözde  telaşla  başladı  konuşmaya.

-Lütfen  beni  durdurmayın. Kardeşimin doğum  sancıları başladı.  Onu  acil  hastaneye  yetiştirmeliyim.

Arabanın kapısına  yakın  olan  trafik  polisi  camdan  içeri baktı.  Gözleri  yuvalarından  fırlamış  kıpkırmızı  suratıyla  şeytanı görünce  irkildi  bir  an.  Çünkü  doğum  sancısının  nasıl  bir  şey  olduğunu  bilmeyen  şeytan resmen  arabanın  içinde  brek  dansı  yapıyordu.  

- Ya  kardeşim  bu  nasıl  doğum  sancısı  böyle?  Halay  desem  halay  değil,  horon  desem  horon  değil.

Gülşah  hiç  istifini  bozmadı.

-Zavallım  acısından  ne  yaptığını  biliyor  mu  memur  bey?  Haydi  bırakın  da  gidelim. Yoksa  arabada  doğuracak  valla.

Öteki  polis  de  cama  yaklaşıp  içeri  baktı  ve  arkadaşına  seslendi.

-Lan  oolum bırak  gitsinler. Baksana  karıya  sancısından  kıpkırmızı  olmuş.  Allah'ım  günah  yazmasın  aynen  şeytana  benziyor  bu  haliyle.

Arkadaşı  cevap  verdi:

-Yahu  bu  erkeğe  daha  çok  benziyor.  Anlamadım  ki  şimdi  çocuğu neresinden  çıkaracak?

İkinci  polis  umursamaz  bir  şekilde  başını  salladı:

-Valla neresinden  çıkaracak  bilmem  ama  bu  ucube  harmandalına  başlamadan  salalım  gitsin.  Yoksa  Makarenaya  da  başlarsa  maazallah  burada  doğurur  kendisi  gibi  bir  ucube  ondan  sonra  uğraş  dur. 

Sonunda  polisler  yolu  açtılar.  Şeytan  hayretler  içindeydi. 

-Lan  bi  de  bize  şeytan  derler.  Bizim  alemde  hiç yoktur  böyle  numaralar.  

Gülşah  radyodan  neşeli  bir  türkü  bulduktan  sonra  cevap  verdi:

-Sen  beni  izlemeye  devam  et.  Daha  ne  numaralar  öğreneceksin. 

Sonra  birden  durdu.

-Mesela  şu  ilerideki  markete  gidelim  mi?  Bak  sana  bir  numara  öğreteceğim.

Şeytan  merak  etti.Binlerce  yıldır  bir  sürü  numara  yapmış  olan  şeytana  bir  Adem  evladı  ne  öğretebilirdi  ki?  Gülşah'ı  takip  ederek  marketten  içeri  girdi.

Gülşah  bir  market  arabası  alıp  içini  salam,sucuk, kaşar  peyniri,  bal,  domates,  salatalık , konserve yiyecekler,  reçeller ve  enavi  tür  meyve  ile  doldurup  daha  sonra  sırt  çantasından  çıkardığı  o  markete  ait  poşetlere  doldurdu  hepsini,  yavaş  adımlarla kasiyere  doğru  yaklaştı.

-Pardon  bakar  mısınız?

Kasiyer kız merakla  baktı  Gülşah'a

-Buyurun.

Gülşah  devam  etti.

-Bunları  dün  buradan  almıştım.  Ama  eve  gittiğimde  baktım  babam  da  aynılarından  almış.  Tabii  ki  bu  marketten  almış o  da.  Öyle olunca  bunlar  fazla  geldi.  Ben  de  geri  getirdim.  İade  edecektim.

Kasiyer  kız  ''  Satış fişi  yanınızda  mı?''  deyince  Gülşah  başladı  sözde  fişi  aramaya. 

-Ay  çok  afedersiniz.  Fişi  kaybettim  galiba.  

Kasiyer  ''  he  he  heee.  Aynen  kakaladım  o  zaman  malları sana  ''  gülüşünü  müteakiben

-  Üzgünüm.  Kasa  fişi  olmadan  iade  talebinize  cevap  vermem  mümkün  değil. 

Gülşah  üzgün  bir  tavır  takındı.

-  Ay o  zaman  bunları  tekrar   eve  götüreyim  ben.  Biraz  bayatlayacaklar  ama  n'aapalım  kasa  fişini  kaybeden  benim.  Sizin  bir  kabahatiniz  yok. 

Sonra  şeytana  döndü

-  Aval aval  bakma  da  yardım  et  şunları  arabaya  taşıyalım.  

Sonra  kasiyer  kıza  döndü.

-  Sizi  de  rahatsız  ettim  şekerim.  Kusuruma  bakmayın  lütfen  olur  mu?  Ha  benden  size  bir  tavsiye:  Bu  gece  internetten  '' Ocean  8 ''  filmini  izleyin.  Baş rolde  Sandra  Bullock  oynuyor. O  filmde  de  aynen  buna  benzer  bir  sahne  var.  

Kasiyer  kız  ''  Sandra  Bullock  da  mı  kasa  fişini  kaybetmiş?''  diye  sorunca  şeytan''  he  Sandra  Bullock  da  kasa  fişini  kaybetmiş.  Filmi  iyi  izle  o  filmle  Rihanna  da  var. '' dedi  ve  devam  etti: ''  Yuh anasını  satayım.  İnsan  salak  olur  ama  bu  kadar  da  olmaz '' 

Sonra  kendi kendine mırıldandı

'' Oğlum  şeytan.  Tam  anlamıyla  baltayı  taşa vurmuşsun  sen.  Bu  Gülşah'ı  kandıracağım,  onu  kendime  tâbi edeceğim diye boşuna  uğraşacağına  kadını  takip  et  de  bir  şeyler öğren ''  dedi  kendi  kendine.  

Evet  gerçekten  de   şeytanın  insanoğlundan  öğreneceği  çok  şey  vardı. Özellikle  de  Gülşah'tan... İnsan  oğulları  artık  öyle  Adem  ve  Havva  gibi bir  elmaya  tav  olmuyorlardı.  O  günden  bu  güne  çıtayı  oldukça  yükseltmişlerdi. 

Devam  mı? 

( Şeytan - Gülşah Kapışması 2. Bölüm başlıklı yazı Sami Biber tarafından 31.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.