iğneli fıçı nedir ile ilgili görsel sonucuİlgili resim

 


Felsefeciler imanı olmayınca haliyle çıkmaza düşüyorlar, Âlemlerin Rabbini içine katmayınca sadece aklı katınca haliyle aklında bir sınırı var kendi halinde o nedenle elbette ki böyle diyecekler “evreni açıklamaya kalkıştığında sorular cevapsız kalır”-1. Cevapsız kalacak Allah C.C.güç ve kudretini içine katmadığınız anda her anda çaresiz kalır insan…


 

Diğer bir felsefeci “Dünya resim kuramında ifade ettiği gibi dil tarafından resmedilir. Dünya benim dilimde resmedilen dünyadır ve bu nedenle sınırları da dilin sınırları içerisinde belirlenmiştir. Dilde ifade edilebilen her sorunun bir cevabı vardır.  Bu nedenle cevaplanamayan soru diye bir şey yoktur2.” Ecel bir insanı alıp götürdüğünde, o taziye evinde dil nasıl konuşur, çaresizdir suskundur, ölümden ötesini bilir, akıl ile susar tevekkül eder, insan aklı ile dini bilgisi ile. Dini bilgiler din olmazsa nasıl ölümden sonrasına dil cevap verebilir, akıl ile bağ kurmadan? Ölümün yüzü insana soğuk gelir, dil bunu bilmez akıl iman ile din bilgisi ile bilir ve susar. 


Cevaplara gelince dil akıl ile vicdan ilişki içinde olmazsa dini bilgiler olmazsa, nasıl cevap versin? Saçmalar durur işte sömürgeci batının hala bilmem kaç asırdır, aklı ile vicdanı ile düşünmeden, dili ile nefsi ile düşündüğünden, insana değer vermeyen insanlar hatta aşağılık insanlar olarak, dünyayı işgal eden aşağılık insan olmuşlardır konuştuklarından yaptıkları zulümden neden yaptıklarını anlayan var mı? İman eksikliği nefsi hareket etmeleri dünya benim olsun mantığı ile ancak saçmalayarak, insanları sömürmeye devam ediyorlar. Haydi dil cevap versin, dil akıl ile vicdanı ile beraber düşünmeden cevap verirse böyle olur, saçma olur şeytani olur.

 


Birde “İnsan kavramı kendi içinde bir problemdir 2” diyerek kendi edepsizliğini inançsızlığını görmeden birde problemden bahis ediyor. Zaten siz inançsızların imansızların vicdandan merhametten yoksun olmanız başlı başına bir problem teşkil ediyor. Ellerinde düşmeyen merdivenlerle bir yerlere tırmanırken, insanları sömürerek yerlerde süründürerek üstüne basarak merdivenleri kurarak, ileriyi görmeye çalışan beceriksizler ordusu olabilirsiniz ancak insana ve vicdana merhamete bürünmediğiniz her an ve her zaman…


 

İnsanı ve insanın hak ve özgürlüklerini, kendi otorite ve çıkarlarına bir tehdit olarak görerek akıl vicdan ve merhametten yoksun olanlar, doğrudan ya da dolaylı yollardan kısıtlama, kontrol etme ya da yok etme yoluna her zaman baskılarla sindirerek gitmişlerdir.  İnsanın fikrine tahammül edemeyen bu sömürgeci zihniyet, bazen derinlerde gizlenecek biçimde zulümlerine devam ederken, doğru ya da gerçek olmayanlarla meşrulaştırılarak için ellerinden her şeyi yapılmıştırlar.


Şimdi de başka bir zırvalıkla “küreselleşme” gibi yoksulu daha da fazla sömürerek yoksullaştıran, terör gibi korkutan başka iktidar biçimleri ortaya çıkar oldu. Önüne dini bir kelime söz ekleyerek dinde sanki insan öldürme yoksul, sefil bırakma varmış gibi, vicdanda merhametten haberi olmayan hayvan kalıbına sokulamayacak şekilde yetiştirilenleri, insan kalıbına sokulmayan yaratıklarca binlerce masum öldürülüyor ne uğruna, çıkar uğruna birkaç dolar için… Teknolojinin her gün yükselerek önlenemeyen ilerleyişi, kapitalist bir yapının sermayenin üretimi sayesinde “küreselleşme‟ yapılanması adı altında, dinden haberi olmayan ve dinde olmayanları dinde varmış gibi, lanse edilerek savaşlarının hortlayışına sebep oldu. 


Madem Felsefe, akıl ile doğrunun bulunması idi veya bir kimsenin kişisel davranış ve düşüncelerine kılavuzluk yapmaya yarayan toplu ve tutarlı görüş idi, hani nerede kaç bilmem asırdır hala bu yanlış doğru ile neden yer değiştirmedi?Şimdi diyecekler ki bilinçsiz bireylerin çokluğunda,ulan utanmazlar birey öğrenmek isterken kütüphanedeki binlerce eserleri yakan sizler değil misiniz?Aç sefil üç kuruşa gece gündüz köle gibi kullanarak okuması için zaman mı imkân mı sağladınız da insanlar bilgisizliği bilgi ile doyurmadılar ey utanmazlar!!!

 

Mehmet Aluç

 1-Heisenberg

2- Wittgenstein


( Felsefecileri İğneli Fıçıya Koyalım... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 4.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.