Devrin aydınlatanı olmak günümüzde pek ilgi alaka görmüyor. Eskilerde Gönül dostu Yunus, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Ahmet Yesevi… Devirleri aydınlatarak günümüze gelmiş ve hala aydınlatarak gönüllerimizi gülümsüyorlar bize. Dilde gönülde bozulma başlayınca artık bu gönül dostlarının sözleri de fayda etmez oldu, her gün onlarca cinayet aile içi şiddet boşanmalar… Saymakla bitmez olaylar… Gönüllerin kapısı herkese açıktı, şimdilerde sonuna kadar kapalı, açmanın imkânı olanağı yok, öylesine paslanmış ki o pası gidermek mümkün değil!
 
 
Mana dilde gönülde kaybolunca manasızlık yerini alınca, kıvrak zekânın içini boş gereksiz sözlerle doldurdukça akıl ne yapsın manayı nerede bulsun, içinde bir parçası yok ki başvursun! Gönül ile dil ile iman ile süslemeyi istemedikten sonra haliyle etrafı dikenler pislikler kaplayacak, temizleyen olmayınca böylesi vahşetle dolu dünya meydana gelecek haliyle, ister istemez. Gönülde ne ilahi aşkın parıltıları ne aşkla bir cananı sevme onu koruma saçının teline zarar gelirse ben ölürüm diye saracak gönüller yok, haliyle için ya dünya sevgisi mal sevgisi, şeytanın borazanın sesi olacak. Buyurun gönül dostlarının güzel sözleriyle az demlenelim, güzel gönüllerin diyarında gezelim bir nefes alalım, kendimize bakalım onların yanında mıyız uzağında mıyız fark edelim.
 
 
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yâd eller dünyasında ne arıyorsun yabancı? 
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
 
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
 
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. 
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
 
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Âşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; 
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
 
Ey, cennetin cehennemin elinde olduğu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
 
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
 
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
 
Mevlana Celaleddin Rumi
 
 
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil 
Yetmiş iki millet dahi 
Elin yüzün yummaz değil
Bir gönüllü yaptın ise 
Er eteğin tuttun ise 
Bir kez hayır ettin ise 
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara 
Göz odur ki Hakk’ı göre 
Er odur alçakta dura 
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola 
Beli kurtulmuştan ola 
Şolo kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil
 
Yunus Emre
 
 
Hastalıklar senden uzak olsun, ey canlarımızın rahatı,
ey gören gözümüz,
kem gözler senden uzak olsun!
Bedenin sağlam olsun, ay yüzlü güzel,
gölgen başımızdan eksik olmasın!
Gül bahçesine benzeyen yüzün,
o gönül otlağımız,
ovamızın yeşilliği,
nasılsa hep öyle kalsın,
hep öyle taze, yeşil.
Bizim canımıza gelsin
senin bedenine gelen ağrı.
Mevlana Celaleddin Rumi
 
Tutma gözyaşlarını
Onur da ağlar…
Bırak yıkansın gökyüzü,
Lacivert, yeşil, altın
Işıkları günbatının.
İşte şafaktayız gene
Çırılçıplak
Ve mavi.
İşte sanki dağ yeli
Ve işte sanki meltem…
 
Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz…
Ahmet Arif
 
Ne görsem, ötesinde hasret çektiğim diyar; 
Kavuşmak nasıl olmaz, mademki ayrılık var?
Necip Fazıl Kısakürek
 
Gönüller gönüllerin merkezinde tam yerinde ise gönülleri sevmek için, kendini birinci sınıf yere koymak yerine hepimizi birinci sınıf insan yerine koysak, kendimizi sevdiğimiz gibi diğer insanları da seve bilsek o zaman devrini aydınlatan yükselten insanlardan oluruz inşallah, vesselam.
Mehmet Aluç

( Devri Aydınlatan İnsan Olmak başlıklı yazı kul mehmet tarafından 13.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.