İlahi ateşin her kıvılcımı

Mübarek yıldızların her huzmesi

Nakşeden coğrafyasında ölümlü güftelerin

Bir nakarat adeta

İçin için kıyama durak bedelsiz hüzünler.

Atıl bir yürekte,

Kanıksanası cümleler mi her daim nöbette?

İsinde şehrin, yalın sıfatlar;

Bir bekâretini bir de kibrini yüklendik mi dünün…

 

Hanidir cafcaflı tayfası yeni yetme hükümlerde,

Kazanım adına tutuşan devasa sancılarda

Evren devinirken bilinmedik iklimlerde

Varla yok arası mutluluk.


 

Bol nidalı bir öfke çek en acısından sonra da baltala içimdeki neşeyi ve kelamın erbabı bir şelale ısmarla çeyizimdeki düşlere.

 

Yorgun mevsim; yorgun nüshalar.

 

Kılıbık güneş kendi gölgesinden korkan hırçın kız.

 

Devasa neşe kaybı bol depresyon yanında renk renk ilaçlar ve kemiren mutluluğu, o devasa baykuş yine hükmeden belki de kötülüğe hürmeten, zamansız bir ölüm teyelle içimdeki hasrete ve kundakla yansızlığımı, devirmeden gün, devinmeden ölgün yüzüm bahara miras bıraktığım tohumlarını içimdeki çekinceli aşkın bir beyit pazarla bir de hutbemi saklı tut, şair bozması kimliğimle ben dokurken evrenin yırtık tenini.

 

Mamalarında ömrün… ez kaza düştüğüm belki kaz ayağı yüzünde yitip giden mazinin… azıcık ucundan damlat o iksiri ve içimdeki şehla yalnızlıkla kesişsin şifresi şiirin.

 

Palazlanmış göğün ve makberin dibinde yosun tutmuş kemiklerinde ölümlü vaatlerimin en şık şarkıyı çalsın kemancı hani o dilsiz ve gözü olmayan kayıplarında olumsuz aşk güftelerinin, bakir bir sancı hâsıl olsun ansızın ki kibrini onca temenninin bir bir eleyelim içimizdeki habis kuraklığın tıknefes hüznünde bir bir çiğneyelim yasaları.

 

Ha yas ha yasa.

 

Ha yaş ha çok yaşa diyen bir kıvanç ve titrek mazinin kalburüstü dünlerinde yerli yersiz bir düş’üş.

 

Şimdi matemin ne zamanı ne yeri.

 

Şimdi aşkın tam da vakti.

 

Tan yerinde dorukların; tam da ortasından ömrü belki şahika bir sevinçle kazanıp kaybettiklerimizin bam telini sıyıran bir üzünçle…

 

Hey, sen, şair, ne duruyorsun ve kimi bekliyorsun? Haydi, itiraf et içindeki tutuklu aşkı sonra da sarı benizli bir şiiri körükle gecenin kor vakti.

 

Bir nifak daha sokulmadan aşkla arama; bir hüzün daha eklenmeden arkamdaki vagonlara ve… devamını sen getir ve garez öfkesini şaibeli şiirlerin söndür elinden geldiğince ve içinden gelen sevgiyi rahmetin ışığı ile donatıver sonra göğün dipçiğine sokul ve en yakın yıldızı kap ellerindeki sihirli değnekle.

 

Neye istinaden bunca isyan?

 

Neyden ibarettir, söyle içindeki elem?

 

Patavatsız yüreğin muteber hüznünü yok say, ansızın seğiren güftelerin kırık hecelerini yapıştır o ıslak yaşlarınla bir de kement at içimdeki kaçkın ata: hani ata ata bitiremediğim kurşunlardan da kaçın ve ısıttığın makamların hazan misali rediflerin erdiği hidayetle uyu uyuyabildiğin kadar ve tüm hezeyanlarını dünden sarkan terennüm misali çiçeklerin içindeki aşka ban evrendeki düzeni bastırırken o baskın ve taşkın iç sesin…

 

Diyeceğim o ki; sevgili şair; seni şiirlerinde sevdim belki olduramadığım bir duruşta hatta yeknesaklığın kök hücrelerinde tanımadan aşık oldum ben içimdeki düşlere: ne pervasızım ne isyankar ne de tahakkümperver bir zihniyetin çürük nüvesinde asılı kaldığımın da ibaresidir bu sürdüğüm saltanat ve dehlizlerde gidip gelirken takıldığım bir sekmedir her şiir ve aslıma biat bir gülücükle süslerken evreni onca yetim hazan mahsulü gölgeme bile paye vermezken nicesi.

 

Çelimsiz bir şiir olabilirim.

 

Çaylak bir şair hatta.

 

Belki niyazlarımda dilediğimden ibarettir benliğim yeter ki Allah rızası için yaşadığıma şahit olsun melekler ve kucakladığım doğasında yasın ben bir kırlangıcın kanadına konayım seher vakti hele ki deli fişek bir şiraze hâsıl olmuşken varsın ölümlü bedenimle yatayım sere serpe Hakkın sunumunda denk düştüğüm o zerreye de müteşekkirim yeter ki kinini ve kirini yok saysın mütereddit gölgeler ve düşsün yakamdan iblisin eli ve güzeli ve iyiyi dilediğimin de temennisidir yazdığım her şiir.

 

 

 


( Allah Rızası İçin Yaşadığıma Şahit Olsun Melekler... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.