Büyülendiğim yalın düş’ün uhrevi yolculuğumda

Gönül koyduğum kadar yalnızım

Hüzün coğrafyasında;

Elemle edimlerin toplandığı

Basit bir gölgenin bile nifak sokmaya kadir olduğu

Kayıp yolculuğumun tek mirasçısıyım.

 

Aklım sıra erdiğim ereceğim;

Sehven yenik düşsem de

Esefle sevilmeyi düşleyeceğim

Sıra dışı bir menkıbe içimin rotası.

 

Tezat gerçeklerin ihlali;

Düşlerin sektirdiği bir namlunun ucunda içimdeki

Hayallerim

Hani; deli fişek kelamın

Sunumunda, ihya edilesi yüreğimin de infilakı adeta

Boylu boyunca serildiğim o beyaz örtü

Tıpkı içimin titri;

Yerli yersiz bir yenilgi

Ansızın tekleyen yürek sesi

Fiilen yaşadığım

Manen öldüğüm

Ucube bir delikte

Dirilmeyi temenni ettiğim ölümün kokusu…

 

Burnumu yakan cehalet

Dünümle yarınım arasında sıkıştığım

Kim bilir hangi hayale ve mağdur sona delalet,

Düş cambazı bir iklimde

Akla zarar bir ritimde

Bir çarpan bir duran

Kayıtsızlığın ritüelinde

Tepe taklak olduğum kadar

Karalar bağladığım minvalde…

 

Bir ölçüt belki sıra dışı;

Bir sunum adeta hak ihlali

Hatta efsunlu bir yok oluş

Galip gelmenin dokusunda

Gaipten gelen bir sesleniş vuku bulan

Hayali fener izleklerin kesiştiği

Ruhun penceresinde

Gamsız o baykuş asla dokunmadığım kanatlarında

Titrek bir yürek çarpıntısı

Ne de olsa canlı ve rahvan gölgelerin insana ödettiği bedeli

Sorgulamadan

Yine de sonlanmayı talep eden bir nifak.

 

Zaman aşımına uğramış olmasaydı keşke

İçimizdeki mutsuz çocuk

Öyle ki;

Seyrelen zamanın her kapalı perdesi

Yarınla mutluluğa nifak sokan hazin bir serzeniş:

Bazen göğün temennisi

Bazen soluk neferi yüreğin açmazların

Fevri sancağında

Feyiz aldığımız gönüllerin baş tacı

Her sevgi zerresini serperken yere göğe

Sığamadığımız kadar heyula evrene

Ah, bir de solmasak gün bitiminde…

 

Hani, o hanımeli

Hani gecenin sefası

Süklüm püklüm de değil asla yüreğin hülyası

Ne için ne için bunca sitayiş?

Altı üstü bir fani bir de sevip sevip yenildiği

Göğün en mert neferi

Arzı endam eden

Aşkın himayesinde;

Gelip geçici bir heves de değil çağrısı benliğin

Aslına biat bir kesir

Yine varlığın teklikle imtihanı

İnsan düşmüşse bir de tuzağına aşkın

Mabedi varsa yoksa kayıp ruhunda

Taklalar atan duyguları

Matemin de esaretinde

Çatık kaşlı bir efsane.

 

Ne laneti ne hüznü kanıksamış;

İhya etmiş bir kez tüm asaleti ile

Mağdur ve mazlum gölgelerin uğruna

Ateş açtığı çatısında sefaletin,

Cefa yüklense de zaman zaman

Sür git kudreti sevgiden mütevellit

O tetikleyici sanrı.

 

Aşkın manzumu

Yüreğin kibri dokunulmazlığında

Varlık kadar temenni yüklü bir cihan daha saklıysa

Aşka biat bir rüzgârı baş tacı edip

Çalıntı bir kabri sunmuşken

Firari duygularına…

 


( Firari... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 18.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.