“Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.” Nisa,58



Bilgi, yaşandıkça değer kazanır, tecrübe olur. Yaşlı insan, çok yerler gezmiştir, çok belgeye çözüm bulmuştur, işin kendisine ruh katmıştır ve ereğe geldiğinde en doğrusunu yapar artık. Ancak, her bilgiye de aç ve öğrenerek yaşlanmak zorundadır. Çağın araçlarına yabancı kalmamalıdır. Eğer bilgisayar icat olmuşsa onu öğrenmeli, bilgisayarı kullanmak için onun programlarını çözebilmelidir. Tek başına tecrübe insanı bir adım ileri götürmez. Bir düşünün, sayıları kağıda alt alta yazarak el hesabıyla toplamakla, excel programında bilgisayara toplatmak bilgiyi öğrenmenin önemini ortaya çıkarır, en doğruya ulaşmada kolaylık sağlar. Yaşlı insan tecrübelidir ama çağın bilgi kaynaklarına da yabancı olmamalıdır. En azından bilgisayarın ne yapabildiğini bilmeli, ona gerek duyacak işleri gençlere yapması için görevlendirebilmelidir. Eğer yönetici, yapılacak işler için kullanacağı ara elamanlarına vakıfsa, tecrübesiyle işleri yönetir ve en doğruya ulaşır. Bilgi sahibi gence iş verir, onun çalışma potansiyelini yöneticilik hüneri ile en üst seviyeye taşır. Sonuçta bilgi kütüphanede durmaktadır, onu dışarı çıkaran tecrübe ve onu yaşayan acılardır. Gençler kütüphane olabilir ama yaşanmayan bilgi yanlış kararlara ve tercihlere ulaştırır. Bilgiyi en doğru kullanan onu en doğru şekilde yaşamına yansıtandır.


Bunu örnekle anlatırsak, Üniversiteden yeni mezun bir mühendis genç, işin ilmini öğrenmiştir ancak girdiği fabrikada kullanılan robotun nasıl çalıştığını bilemez. O robotun hangi işlevleri yapacağını öğrenmek zorundadır. Öğrendiğinde ise, yeni tasarımlar için planlar yapmak zorundadır. Bu planlama da ona yön verecek, yaşlı bir yönetici olmalıdır. Robotun işlevini öğrenmek, o fabrikanın tek başına ayakta durmasını sağlamaz, yeni tasarımları geliştirmek gerekir. Bu geliştirme işi, hem bilgi hem de tecrübe sahibi bir yönlendirici yönetici ile mümkündür. Mühendis genç ben teoriyi bilirim demekle, o fabrikanın işlerini yürütemez, yönetemez. 


Sonuç olarak yaşlı yönetici liyakat sahibidir. İşin nasıl ve hangi araçlarla yapılacağını bilir ve gençlere o işin en güzel biçimde yapılması için görev dağılımı yapar. Böylece üretkenlik de artar, iş yerinde huzurda… 


Yönetici deyip, liyakatı unutarak gençlere yöneticilik vermek; üretkenliği yok eder. Yeni fikirlerin önünü tıkar. İdealizmi öldürür. Gençlerde kendisine hiç tecrübe vermeyen bu ani yükselişin inişiyle, kısa bir zaman sonra boşluğa düşer. Çalışmayan ve sadece maaş alan, hayata küsmüş insanlar doğar. Acaba bu çizdiğim görüntü size tanıdık geliyor mu? 


Saffet Kuramaz

( Liyakat Sahibi Olmak başlıklı yazı safdeha tarafından 21.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.