Kale içinin orta yerine idam platformu kurulmuş köylü, tüccar etrafında toplanmıştı. Kalabalıktan uğultu yükseliyordu. Kral önde muhafızları arkada belirdiğinde ses kesildi. Kral yürürken bakınıyor aynı hizaya geldiği kişiler başlarını öne eğiyordu. İdam kütüğünü karşıdan gören yerine geçip oturunca “Yaşasın Kralımız!” tezahüratı yükseldi. Kalabalığın arkasından “yuhhh” sesleri duyuldu. Kalabalık ikiye ayılırken deri kıyafetli iri yarı cellat omzuna yasladığı baltasıyla ağır adımlar atıyordu. Çürümüş sebzeler fırlatıldı. Celladın arkasında beyazlar içindeki orta yaşlı adam önüne düşün sebzelere basarak ilerliyordu. Öfkeli yüzler, küfürler… Adam ağaçtan ağaca uçan yabani bülbülü izliyordu. Bülbül kralın hemen yanındaki ağaca kondu. Cellat adamı kolundan yakalayıp kütüğün arkasına diz çöktürdü. Başını bastırıp kütüğe yatırdı. Adam gözlerini bülbülden ayırmıyordu. Celladın yanına hâkim olduğu anlaşılan kodamanın biri geldi. Kocaman bir parşömeni elleriyle açıp bağıra bağıra okumaya koyuldu. Kalabalık çılgına dönmüş kral zevkten dört köşeydi. Bülbül bir an adama dikkatle bakıp öttü. Şarkısı adamın kulağına geldi. Hâkim sözlerini bitirip “Son bir isteğin var mı?” Adam kocaman bir gülümsemeyle “Yok” Balta inerken kralın suratı asılmıştı. Baş gövdeden ayrılıp düştü. Göz bebeklerinde bülbül yansıyordu. Uçtu.
( Son Şarkı başlıklı yazı E.Kirişçi tarafından 22.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.