Ayrık bir savaşın ayrıntılarıyız…
Boruyu çaldı nöbetçi:
Ölümün mü taraftarıyız?
Göğün aksanında bir telaş ki sorma
gitsin:
Üstü örtülü düşlerden bitap
Şekli şemaili kaymış şehrin de son
ışıkları
Bile bile lades aslında
Mutluluğun hatırına
Gözyaşımızı kuruladığımız…
Peki, ne için?
Bir buluta tebessüm kondurup
Sonsuza uğurlandığımız mı için için?
Kenarları olmayan bir karenin
İzafi alanıyız aslında:
Mehter takımı ile karşılandığımız
hayatın
Kırık basamaklarında
Bir o kadar kırık kalbimiz ile
Tüm geçmişimize duacıyız.
Bir bardak iksir içip de
Etkisi geçene kadar hayallerin
Gidip de dönmeyenlere sunduğumuz bir
bildirge
Tutamadığımız gözyaşı.
Ne çok misafir
İçimizin dehlizinde.
Ne çok yalan saklı
Tüm gerçeklerde
Ne için, diye sormayı unuttum unutalı
Çok çok rahat içim
Ve göğsümde konuk ettiğim
O sefil kuş yavrusuna
Ettiğim bir kelamda
Öperken yüreğimin ta içini
Kırık kanatlarına
Konan umudun da izdüşümü her yazdığım
şiir.
Bir göğün tanıklığına müteşekkirim
Ve yalanların cirit attığı yerkürede
Mühürlü yüreğimle sevmeyi
Hala bırakamadığım bunca canlı ve
insan
Biteviye pekişen İlahi Aşkın
nazarında
Kaç pul etse bile umurumda değil
İfa edilen palavra.
Tek tanığım;
Tarafınca asla kanatılmadığım;
Tek gerçeğim;
Bir içimlik günü yaşarken için için;
Susuz kaldığım aşksa
Aşk adına inancın bahşedildiği her
zerremde
Nasılsa kendimle uzlaştığım…
Yanık kelamın yansız sevdası;
Varlığımın izafi olmayan her noktası;
Bil mukabele, azizim;
İyi dileklerim bakidir her daim,
Demekle kanadığım da asla yalan değil
hani.
Kırgın olsam da kızgınlığımı
sonlandırdığım;
Olmadığı için de yürekten gelen tek
yalanım:
Belki de hala sevgiye inanıp
Kendimi mi aldattığım?
Ne gam, varlığım, ne gam!
Sevgiye biat hücremde serpilmedim mi
bunca zaman
Bunca kötülüğe inat?
Ne farkım ne farkındalığım son sürat
Düşmüşken aşka
Fıtratıma aşina bir yolcuyum:
Göğün en tepesinde
Sürüden ayrı kalmış bir asi kuşum
işin aslı.