Makale / Eleştri Makaleleri

Eklenme Tarihi : 10.12.2018
Okunma Sayısı : 2949
Yorum Sayısı : 16
ÇALINTI  ŞİİR ,  ESİNLENME,  ŞAİR/YAZARLIK İLE İLGİLİ  BAZI MESELELER

Ben  yakın  zamana kadar  çalma  hastalığının ( Kleptomani ) genelde  bir  mağazadan,  bir  dükkandan,  bir  işletmeden  bir  şeyler  çalma hastalığı  olduğunu sanırdım. Ama  emekli  olup  da  ucundan  kıyısından  edebiyat  dünyasına  duhul  eyleyince  gördüm  ki  bu  hastalığın bir  başka  türü  de  şiir  ya  da  yazı  çalmak  şeklinde  tezahür  edebiliyormuş.

''Edebiyat  dünyasına  duhul  etmek'' dedim  de... Bir  şiir  etkinliğinde  bir  araya  gelen  en  fazla  yüz  kişiyiz. İstanbul'da bildiğim  30 un  üzerinde  dernek  ve  grup  olduğuna  göre  demek  ki  yaklaşık  3000  civarında  varız. Bu  üç  bin  civarında  arkadaşın  kaç  tanesi ''Türk  Edebiyatı''  veya ''Türk  Şiiri -  Türk  Romancılığı-  Türk Hikayeciliği''  denince  akla  gelir?

Başka  isimleri  örnek  gösterip  de  kimseyi  rencide  etmemek adına  kendimi  öne  süreyim... Çıkın  sokağa  elinizde  bir  mikrofonla ve  sorun '' Şair/Yazar  Sami  Biberoğulları'nı  tanıyor  musunuz?  Herhangi  bir  yazısını  ya da  şiirini  okudunuz  mu?''  diye...Alacağınız  cevap  kesinlikle  ''  O  da  kim  ya ?  ''  olacaktır  ya da  ''  Valla  kardeş  biberin de  domatesin de oğlunu  tanımıyorum. ''  olacaktır. Hatta  ''Kargadan  başka  kuş  tanımam '' Diye  dalga  geçen  bile  olacaktır.

Velhasılıkelam  aslında yüzde  doksan  dokuzumuz  hiç  kimsenin  takmadığı  Yalova  Kaymakamından  daha  da  takılmayan  insanlarız  aslında.  Kendi  camiamız  dışında  da  ister  bir  sürü  kitabı olan  bir  şair/yazar  olalım  ister  benim  gibi  kitapsız  olalım  tanınmayız,  bilinmeyiz.

Hal  böyleyken bu  mini  minnacık  camiada  adından  bahsettirmek  için  bir  başkasının  şiirini  çalmak ve  kendi  adıyla yayınlamak  neyle  ve  nasıl  izah  edilebilir  bir  türlü  anlamıyorum. 

Hırsız  ne  yapmaya  çalışmaktadır?  Öyle  ya  içimizdeki  en  baba  şair/ yazar  bile  2500-3000 Tl  parasına  kıyıp  1000  kadar  kitap  bastırıyor ve satabildiği  en  fazla  100  oluyorsa,  yani  masraflarını  bile  karşılayamıyorsa  hırsız  şiir  çalarak  maddi  kazanç  elde  edemez. Hele  bir  de  görüyorum  ki  çalınan  şiirlerin  neredeyse  %75  ine  şiir  diyebilmek  için  bin  şahit  lazım.  Mesela  hemen  uydurayım  böyle  bir  şiir :

Gözlerin  aklımı  başımdan  aldı
Beni  dertten  derde  saldı.
Ahhh  ben  ne  çileli  bir  babayım ( Veya  anneyim)
Benim  haylaz  oğlum  yine  sınıfta kaldı.

Ben  senin  ellerine  kurban  olurum
Sazının  tellerine  kurban  olurum
Yellen  bolca  meleğim
Ben  senin  yellerine  kurban  olurum
O  en  dekolte  kafana,
Kellerine  kurban  olurum
İste  yeter  ki
Ben  senin  öpünce  prense  dönüşen  kurbağan  olurum...

Ha  bunun  nesini  çalarsın  bre  gafil?  Atsan  atılmaz,  satsan  satılmaz,  köpeğin  önüne  yal  diye  koysan  yemez. Böyle  bir saçmalığın  altına  kendi  adını  yazarak 5846  Sayılı  kanunu  çiğnemeye, yakalandığın  zaman  bu  iğrenç  şiir  müsveddesi  için mahkemelerde sürünmeye,  milyarlarca  lira  tazminat  ödemeye değer mi? 

Değmez  elbette.  Ama  dedik  ya  kleptomani...  Bu  bir  ruh  hastalığıdır  ve  tedavisi  de  maalesef  oldukça  zordur.

Evet,  çalıntı  şiirde  durum  bu.  Ben  elimden  geldiğince  yakaladığımı  anında  her  platformda  ifşa  ediyorum. Lakin  bir  başka  mesele  daha  var  bu alemde.

Vatandaşın  biri  şöyle  bir  şiir  yazıyor: ( X Diyelim  bu  şaire )

Konuşursun  bülbül  gibi
Dillerin  ne  güzel  senin
Koşuyorsun  Düldül  gibi
Yolların  ne  güzel  senin

Bir başkası  da şöyle  diyor  kendi  şiirinde ( Bu  da  Y  olsun  ) 

Mercan  mıdır, yoksa  lal mı
Dillerin  ah  o  dillerin
Memleketin Mut mu Çal  mı
Yolların  ah  o  yolların

X  başlıyor  feryad-ü  figana  ''  Şiirimi  çaldılar.  Dillerin, Yolların  ayakları  bana  ait  ayaklardır. ''

El  insaf  yahuu.  El  insaffff. ''Ellerin,  Yolların''  Babandan  mı  miras  kaldı  sana  hırt? '' Diyesi  geliyor  insanın.

Yani  bu  alemde  maalesef  böylesine  muhabbetler  de  oluyor  sık  sık. Sebep  ne  peki?  Densizlik.  Ben  buna başka  bir isim  veremiyorum.

Bir  başka  konu  da  şu:

Mesela  bir  arkadaş  (  Yine  ben  olayım )  '' KUŞLAR''  Başlıklı bir  şiir  yazıyor,  bir  başkası  feryat  figanlarda ''  O  başlığı  benden  çaldın ''  Diye...

Ya  hu !  Be  hey  Allah'ın dangıl  dangıl  dangalağı.  Bu  dünyada  kuşlar  üzerine  şiir  yazma  hakkı  sadece  sana  mı  ait?  Patentini  mi  aldın ''  Falanca  kişi  haricinde  hiç  kimse  Kuşlar  başlıklı  şiir  yazamaz ''  Diye.  

Ha,  bazı  şiirler  vardır  ki  onların  başlığını  kullanırsanız  olmaz.  Başlıklarıyla  birlikte  bir  bütündür  o  şiirler.  Mesela  '' Yaş  Otuz beş '' Diye  şiir  yazarsanız  o  şiirin tamamı  Cahit  Sıtkı'nın  şiirinden  farklı  olsa da yaptığınız  hırsızlık  kapsamına  girer.Ya  da  '' Mona  Rosa ''  Diye şiir  yazarsanız hırsız  olursunuz. ''Endülüs'te  Raks ''  başlığıyla  şiir  yazamazsınız  vs.  

''Yaş  Otuz  Altı ''  Diye  şiir  yazarsanız ?  Hırsız  olmazsınız  belki  ama  komik  olursunuz.  Dalga  geçerler  sizinle. 

'' Ya  evde  yoksan ''  şiirini  ''  Ya  hanende  değilsen ?''  e  çevirir de  '' Bunlar  benim  dizelerim ''  derseniz   hem  hırsız  olursunuz  hem  de  komik. 

Şimdi  gelelim  esinlenme  ya  da  nazire  yapma  durumuna. Bazı   arkadaşlar  benim  şiir  hırsızlarını  açık  açık  ifşa  ettiğimi biliyorlar  ya.  Kendi  elleri  armut  topluyor  olacak  ki  özelden  yazıp  ''  Hocam !  Hele  şu  şiire  bir  bak.  Adam/  ya  da  kadın  resmen  çalmış''  diyorlar. Bakıyorum,  iki  şiir  çok  farklı.  Üstelik  şair  kimden  esinlendiğini  açık  açık  yazmış. 

Yine  kendimi  örnek  vereyim:

Rahmetli  Abdurrahim  Karakoç  Şöyle  bir  şiir  yazmış:


Yeni bir afyondur yenen her lokma 
Biber avrupalı, tuz avrupalı. 
Gülücükler sahte, kirpikler takma 
Dudak Avrupalı, göz Avrupalı. 

Bebeklikte benliğini yitiren 
Tepe tepe tepemizde oturan 
Bizi çıkmazlara alıp götüren 
Ayak Avrupalı, iz avrupalı. 

Birisi diskoda içer, kıvırır 
Birisi kulüpte konken çevirir 
Yapmasını bilmez, yıkar devirir 
Ana avrupalı, kız avrupalı. 

Kalıba uydurdu uyduklarımız 
Yazmakla bitmez ki duyduklarımız 
Paris modasıdır giydiklerimiz 
Astar avrupalı, yüz avrupalı. 

En mahrem yerlerin kalktı örtüsü 
Beş santim tırnaktır ellerin süsü 
Bütün bunlar medenîlik ölçüsü 
Cilve avrupalı, naz avrupalı. 

İster sâri deyin, isterse irsî, 
Büyük revaç buldu makbulün tersi 
Duyduğumuz 'okey,adiyö,mersi' 
Ağız avrupalı, söz avrupalı. 

Her gün karşımıza on zıpır çıkar 
Bağırır,çağırır,devirir yıkar 
Dinler kulağımız, gözümüz bakar 
Sürü Avrupalı, yoz avrupalı. 

Başımız ayıkmaz binlerce halttan 
Örf,adet gemimiz delindi alttan 
Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan 
Bebek avrupalı, bez avrupalı. 

Sahnede ekranda hıyar dinleriz 
Deliye,densize uyar dinleriz 
Saçma çığlıkları duyar dinleriz 
Şarkı avrupalı, saz avrupalı. 

Herkes soyunuyor, açılmıyor ki 
Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki 
Müslüman gâvurdan seçilmiyor ki 
Şekil avrupalı,poz avrupalı. 

'Türklük bu mu? ' desem 'bu' diyecekler 
Şampanyayı sorsam 'su' diyecekler 
Bir gün kökümüze 'hu' diyecekler 
Kabuk avrupalı,öz avrupalı. 

Abdurrahim Karakoç

Ben  bu  şiiri  alıyorum,  Abdurrahim  Karakoç'un  şiiri  olduğunu  belirterek  altına  kendi  şiirimi  yazıyorum.

Şöyle  bir şey:

Köyümün tütmüyor artık bacası.
Karıyı kıskanmaz oldu kocası.
Mektebi, tedrisat, hatta hocası 
Müezzini bile az Avrupalı.

Dinleye dinleye pop, rock ve de caz.
Beyinler küçüldü oluverdik kaz. 
Bunları deyince dediler yobaz.
Feraset, anlayış, haz Avrupalı 

Vaz geçtik tarladan, bağdan, ekinden.
Vaz geçemez olduk ziftin pekinden.
En son ördeği de aldık Pekin’den 
Hindi Avrupalı , kaz Avrupalı. 

Hiç fark etmedik ki niçe değişti.
Gökdelenler geldi bahçe değişti. 
Lisanlar, ağızlar, lehçe değişti.
Yörük, Çerkez, Kürd’ü, Laz Avrupalı.

Sami  Biberoğulları

Vatandaş  avaz  avaz  yırtınıyor  '' Çalıntı  şiir ''  Diye.

Bunun  neresi  çalıntı?  Hangi  dizesi çalıntı?  

Yani  demem  o  ki çalıntı  ile  esinlenme,  nazire,  karşılama  gibi  kavramlar  arasındaki  farkı  bilmeden  hemen  suçlama  cihetine  gitmek  de oldukça  yanlış  bir  tutumdur.  Çalıntı  böyle  olmaz.  Alırsın  birinci şiiri,  altına  kendi  ismini  yazarsın, buna  çalıntı  denir.

Alırsın  birinci  şiiri,  kelimelerle  oynayıp  yeniden  yayınlarsın,  bu  çalıntı  olur.  Ama  alırsın  birinci  şiiri,  o  şiirin  kime  ait  olduğunu  açık  açık  yazdıktan  sonra  ona  benzer  bir  şeyler  yazarsın  buna esinlenme, nazire en  fazla  taklit  denilebilir.  Çalıntı  asla...

Bir  başka  konu:

A) Şair  kendi kendisine mahlas  vermesi doğru  değildir. Hele  hele  de  mesela  hayatında  cami  kapısından  içeri  adım  atmamış  biri  kendisine  '' İmamî ''  diye  mahlas  veremez. (  Bu  mahlasla  bir  şair  varsa  özür  dilerim.  Kastım  kimseyi  rencide  etmek  değildir.  Misal  sadece )

B)  Çok  bilinen  mahlasları  kullanmak  hırsızlıktır.  Örneğin  '' Reyhani,  Sümmani, Ruhsati, Gevheri, Muhibbi, Avnî ''  Gibi...  Ancak, farz edelim  Adı  Muhittin  olan  iki  farklı  şair  ''  Muhittinî  ''  diye  mahlas  kullanırsa  bu  hırsızlık  olmaz.  

Ve  son  olarak:

Yahu  başka  işimiz  gücümüz  yok  mu  Allah  aşkına?  Dünya  büyük  bir  savaşın  eşiğinde.  Her  an  büyük  acılara  yol  açacak  bir  savaşın  tam  ortasında  bulabiliriz  kendimizi.  Hal  böyleyken  ( kendim  de  dahil )  uğraştığımız  şeylere  bakar  mısınız? 

Çok  mu  önemlidir  usta  şair  diye  anılmak?  Yazdınığız  şiirlerin  herkes  tarafından  beğenilmesi?  Herkesin  sizi  alkışlaması?  

Hele  hele de  bir  iki kitap  bastırmışsanız  kendinizi  sultan-ı  üdeba  mertebesinde  görüp  ''  Beni  niçin  okumuyorsunuz  a  cahiller?''  havalarına  girmeniz?  

Musalla  taşına  koyduklarında müezzin ''Er  kişi  niyetine''  ya  da  '' Hatun  kişi  niyetine''  diyecek.  '' Büyük  şair-yazar, bestekar,  organizatör,  ses  ve  saz  sanatçısı,  çağdaş  şair vesaire ''  demeyecek.  

Hiç  bir  Allah'ın  kulunun  yazdıklarını  okumadığınız,  tek  satır  yorum  yazmadığınız  halde  sizin  yazdıklarınızı  okumayanlara  sitem  üstüne  sitemler  yağdırmanız,  ''  Sileceğim  hepinizi ''  diye  adeta  tehditler  yağdırmanız  sizi  ne  kadar  saygın  bir  yazar  ya  da  şair  yapıyor?  

Biliyorum  daldan  dala  atladım  ama  oh  beeee rahatladım  vallahi )))))

Herkese  selam,  okunsak  da  okunmasak  da  yazmaya  devam.

( Çalıntı Şiir , Esinlenme, Şair/yazarlık İle İlgili Bazı Meseleler başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.