İhtirası yanılgıların…
Mevsimlerden dahi alacaklı aşkın
Su geçirmez tema’sı.
Bir isyanın gölgesinde tartaklanan
imgeler
Başıboş döngüde
Asılı kehanet denklemleri.
Zarfı olmayan mektuplarda onca
itiraf:
Kim bilir kaç geçiyor gecenin de
Kaçıcı yarısı…
Doğuştan müptelasıyım acıların
Bir elin parmağını geçmez
İçimde ukde kalan hatıraların
Zamanla inceldiği o ipte
Basireti bağlanmış bir şiir olsam,
Hadi neyse!
Ne gam; sunumunda yalanların!
İçim talan; varla yok arası
Bir buse
Tenimde gezinen karıncalar
Aslında içimin mihrakı
Ödün vermediğim gerçekler.
Yalıtılmış insan izlekleri:
Dokusunda ömrün şaşalı bir telaş.
Belki verilmemiş o son fetva
Yine can pazarı;
Yine körüklü bir siren;
Yine metazori içimden her neyse
gelen:
Gidip gelmelerin dayattığı
Boş boğazlı ne çok ikilem:
Çöken dizlerimde
Çömez hecelerin
Çörekotu niyetine
Nazarı kovduğum mu
Hayatın devingen nakaratı?
Şimdi, mimlenir de mimlenir düzen:
Zaman denen teranede
Geçkin bir şarkı kadar nazlı,
Yarı uykulu gözlerinde
Çapkın bir yankı;
Aslında ötelenmiş sayısız beyit:
Düzenin yaftalanmış siteminde
Beşi bir arada hüzün ve elem…
El ele dolaşırız yüksünlüklerle
Ser verir sır vermeyiz
Şiirlerin kayıp mısralarında:
Beyhude olsa da bunca kelam
Basıp da bam teline inceden
Şakıyan sesinde mi bülbülün
Göğe teğet geçecek her sitem?
Aşkın metazori özlemine biat
Körüklenmiş seslerin noksan ses
aralıklarında
Köhne bir sevinç dünü müjdeleyen
Garipsensem de
Yarını muştulayan
Zafiyet yüklü elzem bir tenhalık
Makberin seçimi
İçimde nakşeden bunca sure;
Ölümle içli dışlı bir meltem
Aralık henüz takvimlerden düşmeden…