Bu
sabah İstanbul’da
Yağmur senfonisini dinlerken
Penceremden
Gökler
rengini çevirmişti
Griye…
Pusluydu
İstanbul
Tıpkı
yüreğim gibi…
Yıllar
öncesine gitti yorgun gözlerim…
Zihnime
kazınan hüzün dolu dizelerim.
O gün
Bir
resim çizmiştim
kelimelerle
Tüm
renklerin çılgınca dans ettiği
Hayat
tuvalime…
Demiştim ki…
Ömür
denizinde
Yol
alırken Hayat teknesi
Süsler
ruhumuzun her demini
Tüm
renklerin aksi.
Duygular
ve renkler
Gönül
penceremizde
Dans
ederler hep birlikte.
Anlık
duyguları,
Ölümsüz
aşkları,
Yıllanmış ihtirasları,
Süsler
kırmızı.
Mutluluğu ,doğumu,
Merhameti
,sevgiyi,
Saygıyı
,huzuru,
Simgeler
pembe ve mavi.
Hüznü
,acıyı,
Terk
edilişi ,nefreti,
Kaygıyı
,gözyaşlarını,
Yansıtır
hep sarı.
Siyah
ile beyaz ise
Kimileri
renk demese de
Bence
Renklerin
en asilleri
Anlatır…
Beşikteki bebeyi,
Duvağı ,gelinliği,
Gündüzle
geceyi,
İlk ve
sonu.
Günleri
,ayları ,yılları,
Hiç
bitmeyecek
Sandığımız
acıları,
Aşkları,
mutlulukları.
Gök kuşağı
renkleriyle
Yansıtırız
hayat tuvalimize.
Kum
saati kırıldığında
Tamamlanmıştır
tablo artık.
Geride
sadece
Yaşanmamışlarımız,
Özlemlerimiz,
Anılarımız
kalır kırık kırık
Cansız
gözbebeklerimizde.
Sonra…
Bembeyaz
mezar taşımıza
Yazılan
simsiyah adımız
Olur
Son İmzamız.
Yıllar
sonra
Bugün
de ben
Sildim
Hayat
tuvalimdeki
Tüm
renkleri…
Hayat
tuvalim şimdi
Sadece
gri,
..................Düşlerim gibi.
……………….ENA.