Allah ölümünde hayırlısını nasip etsin inşallah, Âmin.

 

Nerede, nasıl ve hangi hal üzerine göçeceğiz bu dünyadan sır dolu.

 

Yaşarken ölümü düşünmek, öleceğim diye yaşamak mümkün değil ancak ipin ucunu da bırakmamak gerekiyor. Zaman zaman hatırlamakta da fayda var.

 

Yolculuk nasıl belirgin değilse hayatta öyledir. Ancak yola çıktığımızda mutluyuzdur. İçinde macera, dinlenme, yeni insanları görme ve paylaşma, maddi fayda… Birçok yenilikleri bize verir. Yolun sonu yok ama aksine hayatın vardır. Tercihler ve sebepler bizi yaşama bağlar. Sanki yolun sonsuzluğuna kapılır ve hiç bitmeyecekmiş gibi eğlenir dururuz. Bitme, tıkanma noktasına geldiğimizde, ölüm denen şeye sen miydin bile diyemeyiz, hesap soramayız, dur ya biraz daha yaşayayım diyemeyiz.  En kısa cevap, bitmiştir…

 

Her ölümün mutlaka bir sebebi vardır da;

 

Sapasağlam insandı daha biraz önce nasıl oldu da öldü…

 

Nasıl dikkat etmediler de sobanın dumanıyla uykudan uyanamadılar!

 

Neydi o yangın ya… İçinde cayır, cayır yandı zavallı. Baktımda tanınmaz haldeydi… Aman Allah’ım!  

 

Nasıl donanımlıydı oysa Titanik! O kadar para verdiler sanki ölmek için. Üstelik dondurucu buzullar kabirleri oldu…

 

Neymiş elinde pankart protesto ediyormuş, adamın biri rastgele ateş açmış ve orada vermiş son nefesini… Düğünde de silahı rasgele ateşleyen biri küçücük çocuğu balkonda yakalamış… Yazık ki, yazık!

 

Düşen uçağın enkazında parçalarını aramışlar… Nasıl da güzeldi… Nasıl da yakışıklıydı, vah, vah!


 

Yolun bir anında, bir sebep işte! Sevdiklerine bile veda edemeden, cesedi bile tanınamaz haldeyken… Ölen yakınları neyle avunsun ki, mezarı var diye gidip de dua mı etsin ki? Şehit oldu diyorlar, mezarına gidiyorlar, kendisi yerine taşına sarılıyorlar, ağlıyorlar… Ya mezarı olmayanlar ne yapsınlar ki…

 

“Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.” (Ali İmran, 185) diyor Kur‘anda. İnsana nasipse yaşlanır ve sevdikleri yanında, Kur’an okunarak son nefesini verir. Bir mezarı olur, o mezarlığa giden kim olursa olsun, tanısın tanımasın ona dua eder. Unutulmaz bir süre de.... Sıradan olmayan birkaç kişi ise, asla unutulmazlar… Peygamber gibi, sahabelerin bir kısmı… Din vatan, ilim uğrunda mücadele etmiş, yaşarken yaşamayı unutup ölmüş kişilerdir bunlar. İnsanlığın iyiliğine çalışmışlardır. İnsanlıkta vefa gösterip asla onu unutmamıştır. Ölümün en hayırlısı bu olsa gerektir.

 

Allah’ım bize hayırlı ölüm nasip et… Sevdiklerimize veda etmeyi, helallik almayı nasip et. Öldükten sonrada hayırla yâd edilmeyi nasip et. Allah’ım sen bizi sev, bize merhamet et kereminle… Âmin!

 

Saffet Kuramaz

( Ölümünde Hayırlısını İstemek Gerekir başlıklı yazı safdeha tarafından 19.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.