Mağdur kılındığım tepesinde
Haşmetli dağın gövdesinde saklı
Aslında hiçliğin nezdinde bir kurşun
yemek kadar
Sakil bir ölüm;
Kayıp teranenin uzvunda
O lacivert sessizlik
Doğasına hâkimim aşkın ve acının
Hele ki kayıp ritminde,
Vuku bulan sefil tanıklığımın da
hicvi
Adeta
Körüklenen lanet.
Ben ki meyyal olmuşum bir ömür
Küfelik günahların tövbesine
sığındığım
Kulluk mertebesinde
Bir veryansın
Her karede saklı tuttuğum
Bunca duyguyu yalıtamazken
benliğimden
Bir düş gücü olsa olsa
Görmektense
Kaçtığım siperine
O kolluk kuvvetinde
İlahi Aşkın rabıtasına vakıfım usul
usul.
Ölen direncimle vakıf
İçimdeki yas’a
Ki en muteber ve hazin gölge bile
olsam
Neye değişirim ben bunca yükü
İnsanlığıma delalet kebir defterinde
Kayıpların
Bir kazanım addettiğim
Tutuklu kaldığım kadar mertebesinde
hazanın
Zaman zaman ihlal edilesi mahremin
Görücü sükûnu.
Dirlik telaşında devasa bir yangın
Zamanın mezar taşında kayıtlı
tarihler:
Bir nefeste saklı iştiyak
Zaferi kabul görmüş bir minvalde
Aslında aksayan ayak sesi
Ulu ve yanlı doğasında evrenin
Saklı tutulası gölgelerden
korkmadığım
Nasıl nasıl da aşikâr.
Yalın seyrinde âlemin
Katmerli bir yalnızlık bazı bazı
Nakşeden huzura biat
İçimdeki gelip geçici onca
sanrı/sanrı
Bir de kenetlendiğim manifestosunda
Hicrandan mütevellit kayıp siciline
Bahşedilmiş fıtratın gizemine dair
Sakındığım gözümden
Meylettiğim şu kaygan zemin ve eksen
Huşu içinde yaşıyorum bunca zaman.
Görünene tezat bir huzur
Bağdaş kurduğum kadar
Batıl bir kazanım
Makberi duyguların
Pervazında mutluluğun
Çakmak çakmak gözleri
Muteber aşkın ve sefasını sürdüğüm
Nice ilahi ateş
Bir anda vuku bulan
Sonsuzluk hissi
Teselli bulduğum kadar
Yalan ve riyadan uzak bir kıvılcımın
edası
Az sonramı tehir ettiğim
Yarın korkusundan uzak
Ve hidayete duyduğum itaat ve itibar…