Zamana ayak mı  uyduruyoruz... yoksa bu uydurma işimize mi geliyor...

 

Elimizde bir sürü şeyi aynı anda  yapan bir alet var.... fotoğraf çekebiliyoruz,canlı yayın yapabiliyoruz,sosyal medya denen yerlerde bütün stresimizi atabiliyoruz yani bir çeşit terapi , ne yedik ne içtik, ne giydik, nerede tatil yaptık  havamızı da atıyoruz...sevdiklerimizi yüceltip sevmediklerimize laf da sokuyoruz... istediğimizi engelliyor ,hayatımızdan çıkarıyoruz...sonra videolar çekiyoruz. Doğum günü,ölüm günü düğün  dernek aklınıza ne gelirse...biri çatıya çıktı atlayacak mı çek video,  selde fırtınada  çek video, araba çarpmış adam ölüyor çek video, eline tabanca al havaya ateş et çek video  birde bunu paylaş başkaları da görsün aa ne güzel çekmiş desin diye.. evet insanlık yapıp yardımcı olmak yerine bakın bakın ne güzelde çekmiş.. gelsin like ler... bununla yetinmiyoruz tabi, yemek yapacağız gir nete, bir şey alacağız gir nete... her yerde w.c de dahil elimize yapışık gezdiğimiz bu aletle dünyayı parmağımızda oynatıyoruz... pardon pardon parmağımızla dünyayı oynatıyoruz....acaba bu telefonu icat eden Graham bell icadını şimdi görse tanır mı... insanları  bu kadar tembeleştireceğini bilseydi yinede icat edermiydi... hoş elimizde ki artık bir telefon değil  iletişim aracından çok insan ilişkilerini insan iletişimini sözden parmak ucuna taşıyan  sunileştiren gerektiğinden çok gerekmediği  şekliyle kullanılan bir hastalık bir bağımlılık ... ve maalesef hepimizin 7den 70 hata  1den 90 a  kadar hepimizi esir almış onsuz soluk alamayacağımızı düşündüğümüz havamız suyumuz..... teknoloji  gerekli de bu kadar gereklimi bilemedim...ama şunu biliyorum ki hepimiz elimizde telefonla öleceğiz.. biz ölene kadar öbür tarafa net bağlanmazsa  canlı bağlantı kurulmazsa  elimizde altıncı duyu organımız olarak yapışan telefonun öbür tarafta bir anlamı olmayacak ....acıyorum acıyorum da buna acıyorum.....kimileri bir araba parası verdiğinden  çürüyüp gidecek toprak altında.....

 

Bu arada bunları yazıyorsun silgisiz sanki sen farklı mı sın dediğinizi duyar gibiyim... hani yanığın dereceleri vardır birinci derecede yanık yok 3.derece  Yok 5. derece Diye  benimki şu anda 4 .dereceden bir yanık diyeyim ben ...siz anlayın.... yani yandım ama çok değil....hiç değilse saatlerce telefonda  boş lakırtı yapmıyorum... sosyal medyada laf sokmayı da sevmiyorum. Direk yüzüne söylüyorum kimle ne derdim varsa...ha bir de fotoğraf çekmeyi seviyorum  lakin bu genelde çiçek böcek manzara resimleri oluyor... sosyal medyada genelde  sosyal sorunları  ya da yaptığım resimleri sergileyerek kullanmaya çalışıyorum... yani anlayacağınız bunlar derecemi biraz iyileştiriyorJ yarı bağımlılık mı denir acaba buna... ALLAH önce beni islah etsin ozamanJ

 

İşin ironik kısımlarını geçtim  telefon , internet, kamera, televizyon, v.s v.s.... gerekli ve yararlıdır.. gerektiği kadar gerektiği yerde  insanlığından sonra geldiği sürece..... bıçak gibi... ekmek keser , meyve soyarsan, et sebze doğrarsan gerekli, adam öldürsen gereksizdir.... yani  teknoloji denen o güzel şeye esir olmayalım... o güzel şeyin güzel kalması için gerektiğince gerekiği yerde insanlığımızdan çıkmadan kullanalım... diyorum ben.........

 

Silgisizce dip notlar

 

 

 

 

( Zamana Ayak Mı Uyduruyoruz başlıklı yazı SİLGİSİZce tarafından 20.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.