Mevsim döndü…/
Devretti
yıldızlar şiirin üstünde
Ve
devredildi her kaybedilen yalnızlık
Var oluş
masalları gibi sahteyiz aslında
Yok oluşun
kaçınılmazlığı kadar çaresiz…
O sebeple
belki de
Korkuyla
iniyor göğün katmanları üzerime,
Üstüne
Mevsimin
cilvesi bir karanlık ;
Üşüyorum
sanırım,
Üşümek
sensizlikse…
Gün döndü…/
Muzaffer ve
halaskar komutanlar gibi
Mağrur bir
kadehe mahkum
İçimdeki tüm
soğukluk ;
Ehli keyfin
buza zaferi gibi
Saf ve
serttir aslında tüm savaşların galibi…
Ve bilir
misin ki
Bir parça
mürekkebin
Birkaç
tümceye galebesidir bu suskunluk,
Ve bu suskunluk
aslında
Bir yudum
anason eksikliği…
Çevirdi
yüzünü benden içimin şarkıları
Bilmediğim
lisanların
Tanınmayan
Ve hiç anılmayan
yabancıları,
Tahta
masaların kemirgenleri
Küf kokulu şiirler…
Ardın sıra,
Ağıt içre patladı
Dört duvarın
kahkahası
Ve daha da
acısı
Bir kadeh
kokusunda saklanıyor
Mevsimin kusursuz sanrıları…
Hadi kalk,
Yazdan kalma
bir günde
Arpayı
kutsayan yalancı ayinleri terk edelim,
İnkar edelim
bildiğimiz her ritüeli…
Koş-mak
Gitmek yada
dönmek ;
Göç-mek
Yaşamak ve
ölmek belki…
Su ve Buz
gibi aslında
Mevsim
soğuk,
Mevsim
muzaffer
Mevsim,
anason mevsimi…