Meftun bir telaşı lav edebilirim
Yerle yeksan sevici gölgelerin
Vakur duruşumdaki istilasına
Yenik düşebilirim gecenin başı
Göğe değil içimdeki boşluğa tezat
düşmeden
Sessizliğin de boynunu bükebilirim.
El ayak çekilmeden içimdeki
İzdiham benzeri geçitte
Kara deliğe sürüklendiğim
Her laneti de sonlandırsın isterim
Tanrı.
Ben ki; mülteci imlerin tehdit ettiği
Şiirleri
Görmezden gelirim bir kış vakti
İçimdeki aruz veznin tebaasına laf
sokarım
Sakilce,
Bir de sefil varlığımın veryansın
tüten yalnızlığına
Layık bir son dilerim evrenden
İçimdeki çatal sesli hüzne basarım
En bam telinde acıların
Ketum varlıkların da doğasına biat
Yeni bir acıyı daha evlat
edinebilirim.
Gece düşmeden gözümden
Gözden düşsem de bazen
Yenilmez vakurluğunda
Şehla şiirlerin
Yeniden bir maruzat dillendiririm
Çetrefilli hükümlerde
Çingene güzeli bir veryansın da
tümler hani
Varlığımda ne çok noksan
Ben ki;
Şehrin titrek siluetine şerh düşerim
Bir şiir vakti daha dilemişken
meleklerimden
Boykot ettiğim yalnızlığın
Gölgesine ve inadına
Yenik düşerim ansızın.
İçimin Kerbelası her sunumunu ömrün
Bazen yorgun bir tefrika süzülürken
İs’imle adımı kazıdığım
Gönül gözümde
Tümlerim acılarımı
Acındırmadan düşlerimi de
sonlandırırım
Bir seher vakti.
Aşkın idam sehpasındaki
Masumiyetine iz düşmeden
Gecenin koynunda yok olur giderim
Basireti bağlanmış sevinçlerin de
Köküne kibrit suyu dökerim
İçimdeki ateşi sonlandıran
Lal hecelere
Çemkirirken iblis
Göğün suretine iz düşerim
Elemin fitilini her çektiğimde
İstikrarsız ve yoldan çıkmış
umutlarımı
Seyrederken kuş bakışı rahmetin
Dirliğine şükrederim
Ne de olsa
Ben yalnızlığın ve aşkın en sadık
neferiyim.