Biz de böyle miydik eskiden diye kendi kendime soruyorum, cevabını da
kendim veriyorum, hayır hayır biz kesinlikle böyle değildik. Kalkar paşa paşa
yerimizi verirdik, gazilere, hamilelere, yaşlı amca ve teyzelere... Şimdiki
bebeler niye böyle davranıyorlar onu da çözebilmiş değilim...
Ah be oğlum, ah be kızım, anladık öğrencisiniz, gece de belki ders çalıştınız
ikiye üçe kadar, onu da anladık da, gençsiniz be yavrum, sizler de yaşlanacaksınız
günün birinde, hep böyle kalmayacaksınız değil mi? O zaman siz de gözünün içine
bakacaksınız, o koltukta oturup da size yer vermeyen bebelerin gözünün içine
içine...
Bak delikanlım, yorgunsan bile, gecede ders de çalıştıysan, o gözünün içine
bakan amcada yorgun, yaşlı, elinde file olan teyzede yorgun. Hem onların ki
yetmiş seksen yıllık bir yorgunluk, hayat yorgunluğu, seninki yarın geçer
gider... Niye taksiye binmemiş de saatini beklemiş hem de belediye otobüsüne
binmiş dersin? Cebinde parası bol olsa, hiç taksiye binmez mi amcam ya da
teyzem, bir düşün bakalım?
Bırak uyuma numarası yapanları bir de horlama numarası yapanlar var.
Delikanlım, kızım yavrum, bırakın bu ayakları, kalabalık bir belediye
otobüsünde uyunmaz, uyunmaaaaaz! Otuz kişi birden sizin gözünüze bakıp da ''Ne
zaman kalkıp şu amcaya yer verecek?'' diye düşüncelerini üstünüze salıyorsa,
siz de biraz anlayışlı olun canım...
Bir de kulaklık takıp cep telefonundan müzik dinleyenlerde var. Onlarda ayrı
bir arıza, dert... Çocuğum ayakta da dinlersin o müziği, ama ayakta ki amcanın
belki romatizmaları vardır, azmıştır, teyzenin kalbi vardır belki ya da ayağını
sürüyerek yürüyordur ancak. Hiç mi vicdan yok sizlerde, hiç mi nasip almadınız
insanlıktan? Bakın bu ağabeyiniz den size son ihtar demeyeyim de artık, ufak
bir hatırlatma, yer verin çocuğum yaşlı ve hamile bayanlara da onların ve
toplumun gözünde de bir anda zirvelere çıkın, kimselerde indirmesin sizi
oralardan...