Âh ikliminde

Çöle  üvey gölgeler emzirir güneş

Papatyanın teri damlar baharın tenine

Ruhun kirlenmemiş beyazında açılır  bir Yusuf kuyusu

Sızılı zemzemler biriktirir  derinine 



 

Uğultular  üleşir

Sıvası yorgun duvarların  arasında

Ansızın vicdanın coğrafyasına  düşer kanamalı bir düş

Sabır  aşısını zerk  eder   yarasına



 

Bakışın  soluğunu içen

Uzaklara  yolcu  edilir  gözler

Paslı bir  sardunya  sancıyla döker tohumunu

Düğümleri çözülür  kehribar  renkli  depremlerin

Erkenci  sarsıntılar  saklar  kamburunu

 



Aydınlığa diş biler

Kıyısız  denizin yüzündeki çömez  kabarcıklar

Gömülmenin provasında

Çöle yamalı ninniler söyler damlacıklar

 


  

Mevsimsiz kıvranışlarla

Uzletin keyfinde kanat çırparken ömür

Bekleyişin çürük dişini söker çılgınlar

Nikotinli nefesler kaplar köhne kalabalıkların yüzünü

Ve külün aksak yüreğinde söner cüce yangınlar

 

 


Parsellenmiş ağıtların zılgıtıyla

Her sabah  yeniden sofra kurar cellatlar ölüme

Yağmurla ıslanmış zikrini yapar toprak

Kanı çekilir son gargat ağacının

Ve dalından firar eder yaprak



 

İllegâl bir tınıyla

Tırnaklarını şiire geçirirken kelimelerin  özü

Ruhların son içtimasında kulakların zarını yırtar

Göğün heybetli sözü


.

.

.

.

...

( F E R İ M A H başlıklı yazı AYDIN UZKAN tarafından 27.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.