Atalar der ki; “Tedbir takdiri bozar!”

Takdir nedir? İnsanın yazılan kaderidir.

Kader nedir? Kader de insan doğmadan önce alnına yazılanlardır.

Günü geldikçe insan bunları yapar, bu olayları yaşar. Ta ki ömrü bitene kadar.

       Bir gün olur, hak vaki olur. Yani ölüm emri gelir. Bunun kurtuluşu yoktur. Ama başlıkta da dediğimiz gibi bazen tedbir, takdiri (Allahın yazmış olduğu yazıyı) bozar. O da insanın elinde olan ve kendisine bağlı olan yaşama şekli, kendisine verilen Cüz-i İradesidir. Allah insanı yaratırken kendi kaderinin yanında bir de insanlara akıl vermiş,” iradeni kendin yönet”, demiştir. Tıpkı Cennet ve Cehennemi yarattığı gibi.İyiler ve iyilik yapanlar Cennete, kötüler ve kötülük yapanlar Cehenneme gidecekleri gibi.Allah yüce Kitabı Kur’an-ı Kerim’de insanları doğru yola, Hak yoluna çağırmıştır.

      Bunlar nelerdir, hepsi yazılıdır. İnsanlar eğer aklını çalıştırırsa iyiliklerin yoluna, çalıştırmazlarsa kötülüklerin yoluna gideceklerdir. Onun için insanın kendi iradesini, çok iyi kullanması gerekir.

      Ha bir de atalar der ki; “Allah’ın işine karışma!” O neyi ,ne zaman, nasıl yapacağını elbette bilir.

Ve hakkımızda hayırlısı neyse en iyisini yapar.

      Biz gelelim hikayemize;

      Adamın güzel bir hayatı varmış . Evlenmiş, çoluk-çocukları olmuş. Helal yoldan onları büyütmüş, beslemiş.Günü gelmiş, sıra ile hepsini evlendirmiş.Evlenenler iş sahibi olmuş. Başka yerlere gitmiş, ayrı evler kurmuşlar. Bir karı koca kalan adam huzur içinde yaşarken, bir gün hanımı hastalanmış. Götürmediği doktor, gitmediği hastane kalmamış.Ama ne doktorlar, ne de hastaneler kadıncağıza çare olamamış.Netice de rahmetli olmuş, gitmiş.

     Adam tek başına kalmış. Hani derler ya; “Yalnızlık Allaha mahsus diye!” O da böyle düşünmüş ama hanımının üzerine de evlenmek istememiş. Tek başına çocuklarından uzak yaşamaya başlamış.

Ekmiş, biçmiş yetiştirdiği hayvanlarının geliri ile de gül gibi geçinip gitmiş. Ta ki Azrail gelene kadar.

Allahın bir günü kapısı çalınmış. Kapıyı açmış ki bir Tanrı Misafiri. İçeri buyur etmiş. Nereden gelip, nereye gittiğini sormuş. Misafir ev sahibini gözlerine bakıyormuş. Adam huylanmış.

---Hele de bakalım, demiş sen kimsin?

     Misafir sözü hiç dolandırmamış:

--- Ben demiş, Azrailim. Bugün ki canını alacaklarımın listesine göre geziye çıktım. Listenin başında senin ismin yazılı. Hemen canını almam lazım.

     Adam;

--- Olur, demiş. Demek ki Hak vak-i oldu. Beklenen gün geldi.Ne zaman istersen canımı al.Ama ben yalnız yaşayan bir adamım.Hiç gelenim gidenim yok.Sana bir fincan kahve yapayım da içtikten sonra canımı alırsın.

     Azrail adama bakmış. İçi acımış. “Bu garibi üzmeyeyim, demiş.”Sonra da;

--- Olur! Bir fincan kahve yap, içtikten sonra canını alayım.

      Adam hemen cezveye suyu, kahveyi ve şekeri koymuş. Yanan ocağın üstüne sürmüş. Bunları yaparken de aklına bir şeytanlık gelmiş.

      Kendi kendine demiş ki;

---“Bizim evde uyku hapı var. Bir kaç tane şu fincanın için atayım da, Azrail kahveyi içerken uyur. Ben de şu listeyi değiştireyim. Kendi adımı baştan silip, en sona yazayım!”

     Kahve pişe dursun uyku haplarını almış. Azraile çaktırmadan fincanın içine atmış. Kahve ile birlikte karıştırmış.Sonra da Azraile sunmuş.

      Azrail büyük bir keyifle kahveyi içmiş. Olduğu yere sızmış. Adam hemen listeyi bulmuş, en başındaki ismini silmiş, en sona yazmış.Artık keyfine diyecek yokmuş.En azından bir süre daha yaşayacakmış.

     Hayli zaman geçtikten sonra Azrailin baygınlığı geçmiş. Yavaş yavaş uyanmış.Tam kendine gelince cebindeki listeyi çıkarmış, baştan aşağı iyice süzmüş.

     Neden sonra;

--- Bana bak ihtiyar, demiş. Seni çok sevdim. Sen iyi bir adama benziyorsun. Canını almak istediklerimden ilk defa sen, bana korkmadan, kızmadan kahve yaptın. Ben de afiyetle içtim.Üstelikte uyudum ve rahatladım. Ben de sana bir iyilik yapmak istiyorum. Cenab-ı Allah canını al, dedi ama benim de bir hakkım var. Bunu senin için kullanacağım. Listenin sonundan başlayacağım.Bu gün de listenin sonundan itibaren can alalım, bakalım.

     Adam bir listeye bir de yaptığı işe bakmış.

---“Demek ki demiş, bunun için kaderden kaçılmaz demişler! Biz de kaçamadık işte. Kurtulalım derken tekrar kendi tuzağımıza düştük. Ne yapalım artık Allah suçlarımızı affetsin.”

     Azrail o dakka da adamın canını almış ve emri yerine getirmiş.

     Yine atalar ne demiş;

---“ Ne verirsen elinle o gider hep seninle…”Böylece zavallı adam kendi oyunu ile hayatını vermiş.

     Siz siz olun iyilikten kaçınmayın.Kimsenin de işine karışmayın.Yoksa başınız beladan kurtulmaz ha!..

Üstte de dediğim gibi; Allahın işine de sakın ola karışmayın!..

     Gökten üç elma düştü;

Biri benim.

Biri anlatanın

Biri de sizlerin olsun!

Sevgili okuyucular.

 

Kemal DOĞANAY

( Çocuklara Masallar-11 Herkes Görevini Yapmalı başlıklı yazı kemaldoganay tarafından 31.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.