Veli hala aynı kanaatteydi. Çocuklarını evlendiren babalar bir süre sonra ölüyordu. Gardiyan ölmüştü. O çocuklarını evlendirmiş dünyadan bir bağını koparmıştı. Ölüm ona erken gelmişti.
Oğlu hapishanedeydi. Bir gasp olayına girmişti. Kızı babaannesinde kalıyordu. Adı Nazan’dı. Gardiyan bir düğün günü havaya tabancası ile ateş açmıştı. Veli de polise ihbar etmiş, polis gelmiş sadece uyarmıştı. Neydi o iştah, neydi o yaşam sevinci. Gardiyan yinede toprağa girmişti.
Veli’nin amcası da toprağa girmişti. Amcası Hasan Konya’da oturuyordu. Almanya zenginiydi. Veli babası ile ziyarete gitmişti. Amcanın o an kafası dolanıyordu. Hap attığını yinede geçmediği söylemişti. Veli’nin babası ona sarımsak yemesini söyledi. Amca öyle yaptı.
Dışarıya çıkmışlardı. Amca yeni yapılmış binadaki kendine ait daireleri gösteriyordu. Amca o an sarımsağın iyi geldiğini söylüyordu. Sonra sokakta geziye çıktılar. Amca Birden sendeledi. Veli kolundan tuttu. Hastaneye götürdüler. Ancak sekiz gün yaşayabildi. Amca bütün mürüvvetleri yaşamıştı. Olmaz olsun öyle evlilik olmaz olsun zamansız gelen.
Sırada Veli’nin akrabası Musa dayı vardı. Musa dayı kooperatifteki evinin çekilişi için Konya’ya gidiyordu. Ölüm onu Konya yolunda yakaladı. Birkaç gün önce. Veli babası ve büyük amcası ile ziyaretine gitmişlerdi. Zamansız ölüm onu son oğlunu evlendirdikten birkaç sene sonra yakalamıştı.
Ölüm hep zamansız geliyordu. Gidenlerin ardından ağlayanlar ölüme hangi doğanın sebep olduğunu bilmiyorlardı. Bilinen varsa onu Veli biliyordu. O buna inanıyordu. Doğa ona görünüyordu. Doğa intikam alıyor evlenenlerden nefret ediyordu. Buna sebep olanları bir bir avlıyordu.
Zamansız ölümün yeni bir adresi vardı. Veli bekleyecek ve görecekti. Kafe sahibi Salim dayıydı bu. İki oğlunu evermiş son oğlunu Pazar günü evlendirecekti. Oğlu Namık kendini beğenmiş Veli’ye de bazen tavır yapan tipti. Veli Namık’a canı ne zaman sıkılırsa ölümü hatırlar babası Salim dayının ölümünü düşünürdü. Bunu Namık’a bile söylemişti. “Ölüm çocuklarını evlendiren babalara geliyor. Gel sen evlenme. Baban yaşasın.” Demişti.
Pazar günü birden geldi. Veli için etli pilav yemek doya doya karın doyurmak demekti. Düğün yemeği  için gelenler bir hayli çoktu. Servise bakanlar mahalleden tanıdık gençlerdi. Salim dayı ayakta gelenlere, düğün sahibi olarak merhaba yapıyordu.
Veli kamerayı sevmezdi. Düğünde video çekimi uğursuzluktu. Kamera yaşamları hapis ediyordu. Ömürleri hapis ediyordu. Bir ölüm anında kamera tek suçluydu. Kamera yargılandı. “Sen çekmeseydin ölmezdi.” Suçu bulundu.
Gökyüzünde güneş kavuruyordu. Veli sıcağı bereket sayar sıcakta terlemeyi uğur sayardı. O yüzden gölge yerlere hiç oturmadı. Hep güneş altında sıcakla baş başaydı. Yaşlılar gölgede oturuyordu. Çökmüş vücutları karanlıkta daha çökmüş görünüyordu. Sıcağı bir sevselerdi sıcağın bereketini bir anlasalardı, gençlere benzemenin hiçte uçuk bir tarafının olmadığını anlarlardı.
Çay ocağından katılan çaylar bir çocuğun elindeki tepsi ile gölgede oturanlara gidiyordu. Veli düğün çelenklerini çok yapmacık buldu. Kim icat ediyordu bunları. Onları bir araya toplayıp iyi bir paylamak gerekiyordu. Onlara icatları sorulmalıydı. Düğün yapanların düzeni bu yüzden bozuktu. Kimi havaya ateş açıyor kimi havai fişek kullanıyordu. Parası olmayan ne yapmalıydı peki. Evet Veli’nin şimdi vicdanında bütün sorumlular paylanmıştı.
Kız evine konvoylar halinde gitmeye az kalmıştı. Baba heyecanlı damat heyecanlı. Damat evde kalıyor o gitmiyor. Veli kaşla göz arasında kendini götürecek bir araba buldu. Kornalar yol boyu hep çaldı. Üç genç kız evinin temel duvarına çıktı. Birinin elinde bayrak. Düğün sahibi onlara para verdi. Gelin arabaya binince hoca dua okudu. Herkes el açmış dua sonunda amin dedi. Kimi buna inanıyor kimi inanmıyor. İçlerini Allah bilir. Çünkü tepede güneş herkes sıcaktan bıkmış gibi. Düğün konvoyu sokak aralarından çarşıya doğru ilerledi.
Gelin erkek evine gelince yine dua okundu. Veli duadan zevk alıyordu. Çünkü bu tür dualar hayat kuranlara yapılan duaydı. Bir ömür boyu sürerdi. Havaya tekrar silahlar sıkıldı. Gelin arabadan inince alkışlandı. Kamera temel duvarının üstünde video çekimi yapıyor. Kalabalığın içinden biri havaya bozuk paralar attı. Çocuklar arasında bir itiş kakış oldu. Çocuk bunlar. Her fırsatı değerlendirirler. Gençlerde öyle. Ama gençler şık giyimleri ile düğüne gelen kızlara göz keserler. O an herkes Salim dayıyı sıraya girip toka yaparak kutladı. Veli’ye de sıra gelmişti. Salim dayıya “Uzun yaşa” dedi sıradan çıktı.
Veli odasında sürekli silah maytap ve havai fişek sesleri duydu. Büyükler hep söylerdi.Yeni evlenen kızlara şeytan daha çok musallat olurmuş. Veli’nin aklında bu var. Zaman zaman aklına sorular geliyor görüntüler geliyor. Gerdekte ne var ne yok, Veli’nin zihnini yokluyorlar. Salim dayının ölümü belki yakındır. Herkese işleyen kural ona da işleyecek. Zamansız ölümün kıyısı hep düğün sahipleri ile dolu. Kimileri o uçurumdan düşüyor. Düşmeyen bir yerlere yapışıyor kurtulmaya çalışıyor.
Damat çok heyecanlı olmalı. Birkaç gün sonra akrabalarına el öpmeye gidecekler. Cicim ayları işte. Namık’ın en büyük abisi karısı ile çok önceleri bir kez tartışmışlardı. Kız anasının evine gitmişti. Salim dayı ise dünürlerinden gelinini getirmeyi reddediyordu. Kendini dünürü karşısında haklı görüyordu. İblis’in gözünün incisi boşanan çiftler. Şeytan en çok bundan keyif alırmış.
Kötülük istemek hiçbir zaman iyi değil. Ahlaklı olmanın faydası elbette var. Veli o gün iştahla bununla ilgilendi. Namık’ın büyük abisi Taner’e öğütler verdi. Barışmanın erken olmasının iyi olacağı ve araya soğukluğun giremeyeceğinden konuştu. Veli ki Taner’le karısının bir araya gelmesine sebep olmuştu.
Salim dayı yine her zamanki gibi oğullarının başında. Kafeyi idare ediyor.Çocukları uyanık. Ölüp gitse gözleri arkada kalmaz. Taner Çumra Konya arası kendi otobüslerinde çalışıyor. Salim dayının yeni satın aldığı yük taşıyan bir tırı var. Veli’ye övünerek tırı internetten nasıl takip ettiklerini anlatmışlardı ve göstermişlerdi.
 
Tuna M. Yaşar

( Zamansız başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 4.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.