Pusuya düşmüşlerdi. Yağmur gibi kurşun yağıyordu üzerlerine. Üç arkadaşıyla birlikte ölüm bölgesindeydi. Üstünden, sağından, solundan geçen kurşunların şaklama sesi kulaklarını çınlatıyordu. Göğsünde bir sıcaklık hissetti. Acaba vuruldum mu korkusu ile elini koynuna soktu, ıslaktı. Kalbi gümbürdemeye başladı. Elini çıkardı, baktı, kan lekesi yoktu. Terden sırılsıklam olmuştu göğsü. Bu ıslaklık ondandı. Çevresine bakındı, en yakın arkadaşı sağ tarafta, elli metre kadar uzağında, küçük bir toprak yığınının arkasına saklanmaya çalışıyordu. Diğer ikisi birlikte, iri bir ardıç ağacının arkasında mevzi almışlardı. Durumları iyiydi, teröristlere ateşle karşılık verebiliyorlardı. Timin geri kalanı ölüm bölgesinin dışında, sırt hattının sağına ve soluna yayılmışlardı. Kendisi nispeten büyük bir kaya parçasının arkasındaydı. Terörist unsurlar tahminen yüz-yüz elli metre yukarıda, zirve hattına yakın, kayalık, ardıç ağaçları ile kaplı bölgede olmalıydılar. Ateşler yoğun olarak o bölgeden geliyordu. Karşılık vermek istedi ancak tetiğin boşa düşme sesi ile panikledi. Şarjörü çıkardı, boştu, fırlatıp attı. Mühimmat yeleğini yokladı, iki dolu şarjörü kalmıştı. Birini çıkardı, taktı. Taşın arkasına yüzükoyun yattı. Mühimmatı az kalmıştı, görmeden ateş etmek istemiyordu. Başını hafifçe çıkararak gözetlemeye başladı, bir şey göremedi. Başını biraz daha çıkardı, görüntü vermişti. Şiddetli bir yaylım ateşi altında kaldı. Kayalardan seken mermiler kulağının dibinden vınlayarak geçiyor, şaklama sesinin etkisiyle kulakları şedit bir şekilde çınlıyordu. Gözleri birden sağ tarafında tek başına toprak yığınının arkasına gizlenmeye çalışan arkadaşına kaydı. Hareket etmiyordu. Korkuya kapıldı. Şehit olmuş olabilir miydi? Bu ihtimal başını döndürdü. Bağırmaya başladı: “Şeref, Şeref!” Cevap alamadı. Hemen telsizin mandalına sarıldı. Timin diğer unsurları ile irtibat kurmaya çalıştı: “Hedefi gören var mı? Hedefi gören var mı? Ölüm bölgesinde kaldık, başımızı kaldıramıyoruz. Hedefi ateş altına alın.” İlk etapta cevap veren olmadı. Ortalık yangın yerine dönmüştü. Sonrasında biri cevap verdi: “Alındı, hedefi tespit edemedik. Sen bize tarif edebilir misin?” 
“Anlaşıldı. Benim bulunduğum noktanın batı istikametinde, yüz-yüz elli metre ilerde, üçgen şeklinde, büyük bir kaya bloğu var. Muhtemelen o bölgedeler. Biz oradan ateş yiyoruz şu an, başımızı kaldıramıyoruz. Bir arkadaş açıkta kaldı, hareket etmiyor. Şehit olmuş olabilir. Acele ateş desteği sağlayın bize. Yoksa mahvolacağız burada. 
“Alındı. Taarruz helikopteri talep ettik. Diğer unsurunla irtibatın var mı?”
“Olumsuz. Telsize cevap vermiyor. Onlar bulunduğum sırtın diğer yamacında kalmışlardı. Muhtemelen ateş altında değiller. Siz irtibat kurmayı deneyin. Manevra yapmalarını sağlamanız uygun olur”
“Desen 24, Desen 241”
“Desen 241, Desen 24”
“Komutanım biz şu an ateş altında değiliz. Manevra yapmaya başladık. Sırt hattına doğru çıkıyoruz. Çaprazdan ateş altına alacağız tarif ettiğiniz bölgeyi. 
“Anlaşıldı Desen 241! Acele edin! Şeref şehit olmuş olabilir. Onu görüyorum ama yoğun ateş altındayım. Çıkamıyorum yerimden. Yerimi tespit ettiler. Roket atabilirler. Siz orada kaç kişisiniz?”
“Alındı komutanım, biz yedi kişiyiz.”
“Anlaşıldı, ben burada üç kişiyim, üç kişi nerede?
“Alındı, komutanım burada yedi kişiyiz. Sizin sol tarafınızda kalmış olabilirler. 
“Anlaşıldı. Bir an önce ateş desteği sağlayın bize!
“Anlaşıldı, tamam. 
Muhabereyi sonlandırdı. Başını kenardan çıkarıp baktı. Bir teröristin roketle nişan almaya çalıştığını gördü. Bir anda fırladı, ayağa kalktı. O bölgeye ateş etmeye başladı. Sol tarafındaki arkadaşları da ateşle destek verdi. Roketli terörist kendini kayaların arkasına atmak zorunda kaldı. Yeri tespit edilmişti. Yer değiştirmeliydi. Ateş ederek yaklaşık yirmi metre soldaki büyük ardıç ağacının dibine kadar çekildi. Kendini yere atacaktı ki, kulakları şiddetli bir şekilde çınlamaya başladı. Çenesini oynatmaya çalıştı, olmadı. Bağırmak istiyor, sesi çıkmıyordu. Gözleri karardı, vücudu boşaldı. Olduğu yere yığıldı, kaldı. 

DEVAMI GELECEK
( Şehadete Yürüyenler 1.bölüm başlıklı yazı Silüet tarafından 4.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.